Belma Akçura’nın, cumhuriyet tarihi boyunca (1925-2007) hazırlanan Kürt raporlarını derlediği kitabı, ‘Devletin Kürt Filmi’ adıyla yayımlandı.

DTP Meclis Grup Başkanı Ahmet Türk’ün, ‘PKK’nın silahlı mücadelesi Kürtlere zarar veriyor’ söylemiyle gelinen yeni aşamada, 84 yıldır çözülemeyen sorunun -istenirse- barışçı yoldan nasıl çözülebileceğine ilişkin zengin bir kaynak sunuyor Belma’nın kitabı.

Devlet, sorunun ‘siyasi’ boyutunu görmek istemediği için ‘Şark’ meselesinden ‘Güneydoğu’ya çeşitli adlar altında hazırlanan 70 rapor arşiv malzemesinden öteye geçmiyor. Askeri operasyonlar bugün de sürüyor, PKK dağılmış durumda ancak karakol baskınlarıyla varlığını sürdürmeye çalışıyor.

Güneydoğu halkı ise sürekli ‘ateş altında’ yaşamaktan usandı. Ahmet Türk’ün çıkışının Irak ziyareti ardından yapılmış olması önemli. Kuzey Irak hızla normalleşirken Kürtlerin PKK nedeniyle bölgesel geri kalmışlığa mahkûmiyetleri daha kaç yıl sürecek? PKK silahsızlandırılırsa, Güneydoğu’da askeri harcamaların yerini yatırımlar alacaktır.
Kürtleri temsil eden demokratik akımlar Ahmet Türk’ün mesajının ‘arka planı’nı tartışıyorlar:

1984’te PKK’nın başlattığı silahlı hareket, ‘Kürt kimliği’nin tanınmasında etkili oldu. O zamana kadar Kürtlerin varlığını tanımayan asker-sivil bürokrasi ve hükümetler ‘reform’ niteliğinde pek çok düzenleme yaptılar. Ancak geçen 24 yılda ‘şiddet’e hiç başvurulmasa da 1990-2000’lerin demokratik açılımları içerisinde Kürt siyaseti daha fazla yol alamaz mıydı? Kürtler şimdi PKK’nın ‘silahlı mücadelesi’nin sonuçlarını ve 2008 Türkiye’sindeki çıkmazını bu açıdan da sorguluyorlar. Öcalan’ın mücadelesi DTP’ye ‘meşruiyet’ kazandırdı ama daha ileriye gidemedi!
İşte bu noktada ‘Devlet isteseydi Kürt sorunu çözülürdü!’ gerçeği karşımıza çıkıyor.

84 yıldaki 70 rapordan sadece Adnan Kahveci’nin başlığının ‘Kürt Sorunu Nasıl Çözülmez?’ olması anlamlı değil mi?

Belma Akçura’nın kitabındaki ‘Devletin Kürt Filmi’ ise Öcalan Roma’ya kaçtıktan sonra PKK terörünü dünyaya anlatmak üzere 102 bin dolar harcanarak çekilen ancak gösterime bir türlü giremeyen belgesel kapsamında ‘başını kuma gömen’ anlayışın trajikomik öyküsüdür:

Bir film çekilecek, ama senaryoda ‘Kürtler’den söz edilmeyecek, PKK, ‘ETA, IRA’ gibi örgütlere benzetilmeyecek, arka planda Anıtkabir ve Türk bayrağı gözükmüyor diye yönetmen fişlenecek. Ve film bitene dek Apo İmralı’yı boyladığı için ‘Şimdi zamanı değil’ diye proje çöpe atılacak!

‘Kürt sorunu neden çözülmüyor?’ diye dert edinenler Akçura’nın kitabını (Ayraç Yayınları) okumalılar. (Milliyet)

Editör: HABER MERKEZİ