Yaşadığımız dünyada insan bir  çok şeye özlem duyar. Kimimiz bu özlemi kısa zaman da giderebilme şansına sahibiz, kimimizse özlemi bir ömür boyu çekeriz… Çok şeye özlem duyabiliriz bu cümle geniş anlamlar ifade edebilir ama ben insanı olan, içinde hüzün barındıran bir özlemden bahsederek, size yüreğimi açmaya çalışacağım…

 

Merhum Servet Çomoğlu’nun “Şimdi gurbette değil sanki Çayeli’ndeyim, Çıha’nın eşliğin de Kuspa’nın belindeyim” dizeleriyle başladığı “Gurbette Çayeli” şiirinde ifadesini bulan “memleket özlemini” gurbette birisi olarak , resmetmek istiyorum…

Bu duyguyu resmederken “Çayeli sevdalılarından” yardım alarak onların duygularına da müracaat edeceğim…

 

Çayeli gibi bir cennet köşesini sevmek, ondan ayrı kalanlar için insanın yüreğine çok ağır bedeller ödetir! Mustafa Atış kardeşim bu özlemi Çayeli şiirin de şöyle satırlara dökmüştü…

    

       “Sensiz dolu yağsa kalbim köz kalır

        Sende umut sende hayat vardır Çayeli’m

        Bu aşktan geriye bir çift söz kalır

        “Bu sevgiye gönlüm dardır” Çayeli’m “

 

Değerli Abim,Muammer Kemerbaş ise bu özlemi ifade ederken şöyle ahlanıyordu….

     

        “Ufukları özlüyorsun bilirim

          Merak etme bu yaz gene gelirim

          Sen söylersin ben derdini dinlerim

          Benim güzel ilçem canım Çayelim”

 

İnsan özlem duyduğu sevgiliye yüreğinin kapılarını sonuna kadar açar. Çayeli’ne sevdalı olmak gönüllere su serper ve yaşama kaynağı oluşturur. Abdurrahman Gençalioğlu’nun dizelerin de olduğu gibi, Çayeli’ni özlemek,insanı cesareti de tetikler…

 

      “Bu ülke benim ülkem, baktırmam kimseye kem.

        Şahlanmış küheylanım, vurdurtmam kimseye gem.

        Çayeli uşağıyım, öyle olmam kolay yem.

        Benim gibi biz de çok, rahat uyu Türkiyem”

 

Bu özlemin ortak  paydası, bir gün Çayeli’n de buluşmak ümididir. Yazılan ve çizilen her şey zamanla tükenebilir ama Çayeli’ne olan özlem, insanın yüreğin de hiçbir zaman perdelerini kapatmayacak. Sevgili Dayım Muhammet Ümit(Momoş),bu duyguyu ifade ederken adeta yalvarmaktadır…

 

      “Sana gelsem, sana hizmet eylesem,

        Gücüm yetse hep dertlerin dindirsem

        Her şeyi ayrı şiir söylesem

        Gözüm nuru, benim canım Çayelim”

 

Çayeli’n de yaşayanlar gurbette olanların halinden anlar mı bilmem ama Çayeli’n den uzak yaşayanlar için gittikleri her yer onların “yalnızlık başkentidir”. Kalabalık hemşeri gurubu içerisin de bile, Çayeli’nden uzak yaşayan gurbetçiler yaşadığı şehrin kalabalık yalnızlıkları, her bir gurbetçinin yüreğine siner! Onun içindir ki, büyük şehirler de hemen hemen her Çayeli’linin yaşadığı yerlerde dernekler kurularak bu hasreti bertaraf etmeye çalışılmıştır. Bu derneklerimiz Çayeli’ne özlemi ne kadar giderir bilmem ama bildiğim bir şey var ki; özlem ancak Çayeli’ne kavuşmakla mümkün olur…

 

Bizim özleme verdiğimiz isimle, Çayeli’mizi çok “göreslendiğim” bir zaman dilimin de, gurbetin hüznünü yaşarken yazdığım “Çayelim” şiirimle ,İzmir’den “Mapavrıme” özlemlerimi yolluyorum…

 

     “Hep hayallerim olmuştu başka diyarlar!

       Gittim… gördüm… yaşadım sahte hayallerimi,

       Özrümü nasıl ifade etsem de affetsen Çayelim.

 

       Zaman bir su misali akıp giderken,

       Ruhumda ki özlemin senle büyürken

       Mazı gözüm de hüzünlü bir tablodur artık

       Hatıralar var, ruhumu besleyen senden.

 

       Yazmakla, söylemekle bitmez özlemim…bilirim,

       Kapatıp gözümü senle olmak isterim Çayelim…

       Döner kendimi hesaba çeker haykırım!

       Ey Çayelim!

       Beşerim yanılır şaşarım elbet, menzil göründü bitti bitecek.”

 

Görüşmek üzere,Allaha emanet olun….