Memlekette sanki işler yolundaymış gibi bir de Fenerbahçe ile Galatasaray’ın Avrupa kupalarından elenmesi moralleri iyice bozdu! 

Sabah işe gelirken kimsenin ağzını bıçak açmıyordu öyle ki işe geldiğimde verdiğim selamı bile zar zor alan arkadaşlar aman hiçbir şey konuşmayalım der gibi yüzüme baktılar…. 

Millet olarak futbola düşkünüz ,  tıpkı siyasete olduğu gibi! Ama arada çok büyük farklar var tabii… Mevzu futbol oldu mu her birimiz futbol profesörü kesiliriz ama iş siyasete geldi mi seçtiklerimizin elbet bir bildiği var diyerek topu taca atarız! 

Eleştirdiğim bizim insanımızın futbol fanatikliği değil aslında bunu da belirteyim… Çünkü, koca bir ülkeyi karşıma almak istemem doğrusu! Hem ben de sütten çıkmış ak kaşık değilim bu konuda…Hatta sizlerle bir anımı paylaşmak da isterim bu vesile ile…. 

Sanırım lise üç de okuyorduk. Hafta sonu Fenerbahçe ile Trabzonspor’un maçı vardı Trabzon’da… Ömerimle (biliyorsunuz kim olduğunu) kararlaştırdık maça gitmeyi. Sabah erken kalkacak,Çayeli’nden Rize’ye geçecek oradan da ver elini Trabzon…Ömer diğer arkadaşlarımız gibi hiçbir şeyin fanatiği da olmadı hayatı boyunca ama arkadaşlarına eşlik etmeyi sevdiği için benden gelen bu talebi geri çevirmemiş ve bana eşlik edeceğini söylemişti…Konuştuğumuz gibi,sabah erken kalktım kahvaltımı yaptım dışarı çıkarak Ömer’lerin evinin önüne gelip zile bastım. Bir iki derken kapıyı açan olmadı. Zaman da geçiyordu son kez bir daha şansımı denedim nihayet Rahmetli Halacığım pencereden bakarak hayırdır evladım sabah sabah ne oldu dedi…. Ben bir an durakladım ve Halama, Ömer kalkmadı mı hala diye sordum. Halam da hayır evladım Ömer hala uyuyor demesin mi! Ben gayet hiddetli bir şekilde belki Ömer de duyar umuduyla, camdan bakan Halama; Ömer’i kaldır akşam konuşmuştuk Trabzon’a maça gidecektik diye seslendim…Bu konuşmaları duyan Ömer kardeşim Halamın yanında camdan kafasını gösterdi.Uykudan yeni kalkmış saçı başı dağınık bir vaziyette bekle geliyorum diye seslendi. Ben o kadar kızmıştım ki, yukarıya kafamı kaldırarak, ben gidiyorum gelirsen araba durakların ordayım diye Ömer’e yüksek bir ses tonuyla bağırdım! Ömer kardeşim bizim kaprislerimize alışık olduğundan sadece, tamam diyebildi! 

Nihayet ben Ömer’i beklemedim ve dediğim gibi durağa doğru hızlı adımlarla yürümeye başladım… Ömer kardeşim apar topar giyinip durağa geldiğin de, araba kalkmak üzereydi…Yanıma oturdu ama ikimizde de ses çıkmıyor.Nihayet Rize’ye vardık araba değiştirdik,Trabzon’a doğru yola çıktık…Biz hala konuşmuyoruz…Trabzon meydanına vardık orada tekrar meydan dolmuşlarına binerek stada gittik…En nihayetin de maç kuyruğu ve stadın içine sağ salım ulaştık…Maçı izlerken de konuşmadık diyebilirim! Maç bitti Fenerbahçe Trabzonspor’u Selçuk Yula’nın golüyle bir sıfır yenince her halde benim keyfim yerine gelmiş olacak ki, bu durumu gören Ömerim, o saate kadar sesi soluğu çıkmayan bana dönerek; keyfin yerine geldi, artık benimle konuşursun diye sitemlerini iletti! 

Bugün futbol fanatikliğinin yanında bir de parti fanatikliğimiz oldu! Her birimiz bir diğerimizin söyleyeceklerine kulak asmadan hükümler veriyoruz hatta söylenilenleri dinlemek- anlamak zahmetine bile katlanmadan peşin peşin ret ediyoruz!… 

Burada bir hakkı da teslim edeyim…Bizim kuşak belki futbol konusunda bugün olduğu gibi  fanatikti ama emin olun ülke meselelerine de kafa yorardı…Bugün, maalesef ülke insanı,futbolla yatıp futbolla kalkıyor ve memlekette ki hiçbir sorunu dert etmiyor.Ben dün geceki maçlardan sonra ve ondan önce olanlarla ilgili arkadaşlarıma tespitler yaparken hep şunu diyorum “futbolcularınıza ve yöneticilerinize kızmayın mesele zihniyet meselesidir,bu ülke maalesef zihniyetini değiştirmediği müddetçe daha çok hayal kırıklıkları yaşayacaktır bu ne ilktir ne de son olacaktır” diye…. 

Benim yazılarımı parti taassubuyla okuyup eleştiren arkadaşlarım-dostlarım da aynı yanılgının içindedir maalesef…. Ben düşüncelerimi sizlerle paylaşırken asla bir partinin sözcüsü gibi davranmıyorum. Yazılarımın tümünü okuyanlar bileceklerdir ki; ben takım tutar gibi tek taraflı fanatik yazmıyorum bilakis doğru tespitler yapma gayreti içinde oluyorum… 

Ama asıl olanın, bu ülke insanının “gol yerine ol” diyebilmelerinden geçtiğini söylemek istiyorum… İşte benim bütün çabam da “olmak “ üzerine ne yapıyoruz un nasılını ve niçin ini kendi düşünce iklimim de sizlerle paylaşmak olarak özetlenebilir!... 

Görüşmek üzere, Allaha emanet olun…