Uzun bir aradan sonra, ALLAH’a şükür yine beraberiz. Yazıma başlamadan önce, son birkaç haftadır memleketimizin içinde bulunduğu sel ve yangın felaketinde, hayatını kaybeden vatandaşlarımıza ALLAH’ tan rahmet diliyorum. Güzel ülkemize çok geçmiş olsun. Cenabu ALLAH bu tür felaketlerden memleketimizi korusun. 

Sel felaketleri için söylenecek fazla bir şey yok. ALLAH’ tan gelen bir doğal felaket… Fakat aynı anda çok sayıdaki yangınların birden bire ortaya çıkması, düşündürücüdür. Üstelik terör örgütünün, yangın çıkaracaklarına dair, sosyal medyada video paylaştıklarından sonra, bence bu yangınların faili belli olmuştur. Buna rağmen CHP ve İYİ Partili yöneticilerden, yangınlar konusunda PKK yı kınayan en küçük bir demeç verilmemiş, tek bir söz söylenmemiştir. 

Devletimizin ilgili tüm kurumları, halkımızın da desteğiyle yangınları söndürmek için canla başla çalışırken, özellikle CHP ve İYİ partiden oluşan ana muhalefet bloku; İktidarı yangınları söndürememekle suçlamıştır. Buna rağmen yukarda da söylediğim gibi, PKK terör örgütünü kınayan tek bir laf bile etmemişlerdir.  

Bu durum, leb demeden leblebiyi anlayan, azız milletimizin dikkatinden kaçmamaktadır. 

GENEL SEÇİMLERE,  EN AZ YÜZDE ÜÇLÜK KATILMA ŞARTI GETİRİLMELİDİR.
Her genel ve yerel seçimlerde oy kullanmamız için elimize, adeta çarşaf büyüklüğünde, bir “Birleşik oy pusulası” verilir. Bu oy pusulasının çok büyük olmasının tek sebebi; aslında hiçbir özelliği olmayan, ama kanunen seçime katılma hakkı olan, çok sayıdaki küçük partilerin varlığıdır. Bu küçük partilerin çoğunun oy oranları, hemen her seferinde % 1 ın altında kalmasına rağmen, her ne hikmetse her seçime katılıyorlar. 

Bu küçük partilerin, ülkemize hiçbir faydaları olmamasına rağmen, çok gereksiz bir şekilde birleşik oy pusulasını olduğundan fazla büyütüyorlar. Böylece “EVET” mührü vurulduktan sonra, katlanıp zarfa koyması oldukça zorlaşıyor. 

Ama bundan daha önemlisi, kendilerine yakın merkez partileri, gereksiz yerde bölerek; iktidar ve ana muhalefet partilerinin, zayıflamalarına veya en azından daha fazla alabilecekleri oyların, azalmasına sebep oluyorlar.  

Bu durum; siyaset kurumunun, biraz daha fazla zayıflamasına, hatta siyası istikrarsızlığa bile sebep olabiliyor.  

Bu küçük partilerin seçimlere katılmalarının oluşturduğu,  olumsuz durumdan kurtulmak için, şöyle bir tavsiyede bulunmak istiyorum: 

Katıldıkları son seçimlerde geçerli oyların %3 nu alamayan, bu oranın altına kalan tüm partilerin; sonraki seçimlere girmeleri yasaklanmalıdır. Şayet bu partilerden biri, oylarını artırdıklarına inanıp sonraki seçime muhakkak girmek istiyorlarsa veya sıfırdan yeni bir parti kurulup, seçime girmek istiyorsa; Onlar için şöyle bir uygulama getirilmelidir.

Söz konusu bu partiler girmek istedikleri seçim yılında, bir önceki yılın son günü olan 31 Aralık itibariyle, Kayıtlı seçmen sayısının %3 u kadar üye yapmaları şartı getirilmelidir. 
Bunu bir örnekle açıklayalım. Eğer böyle bir kanun çıkarılıp yürürlüğe girerse; o zaman 2023 seçimleri için, şöyle bir durum ortaya çıkacaktır.

En son genel seçimler olan 2018 seçimlerinde; %3 un altında oy alan veya o seçimden sonra yeni kurulan partilerden hiçbiri; ilk etapta bu seçimlere giremez. Bu partilerden her hangi bir veya bir kaçı; yapılacak genel seçimlerin bir önceki yılının son günü olan, 31 Aralık 2022 tarih itibariyle, YSK nın belirleyeceği seçmen sayısının en az % 3 kadar kişileri, partilerine üye yapmaları lazımdır.

Ancak O zaman yeni kurulan veya bir önceki seçimde %3 barajına takılan partiler, 2023 seçimine girmeyi hak kazanırlar. 

Seçim kanununda böyle bir değişikliğin yapılmasını çok önemsiyorum.  Büyük kitle partilerini bölmekten ve dolaysıyla demokrasiyi zayıf kılmaktan başka hiçbir işe yaramayan, bu küçük partilerin seçime girmeleri böylece engellenmiş olur. Bu durumda Demokrasimiz, milli irade ve siyaset dünyası; daha güçlenmiş, daha itibar ve saygınlık kazanmış olur. 

Ayrıca biz seçmenler de her seçimde, gereksiz partilerin varlığından dolayı, çarşaf gibi birleşik oy pusulasını, katlama zahmetinden kurtulmuş oluruz. Fenamı olur?