Ömrümüz sınırlı ve bu sınır içerisinde de, bedenen değişikliğe uğradığımız gibi fikri içerik açısından da önemli değişikliğe uğruyoruz…

Fakat ne hazin bir durum ki; bugün ki cemiyetin insanı fikri değişikliğini bugünden yarına çok kolay değiştirebiliyor!...

Bu fikri değişikliklerimiz, bizim kendimizden midir yoksa bazı çevrelerin bize dayatmalarından mıdır? Bizim için en önemli olması gereken düşüncelerimiz bu kadar kolay nasıl değişir bunu anlamakta gerçekten zorlanıyorum…

İnsanımızın, yani; siyasetçisinden aydınına, işçisinden köylüsüne, meslek erbabından bürokratına, kısaca bu ülke insanının “düşünce noktasında ki çilesizliği” bugün her dönemdekinden daha fazla ayyuka çıkmıştır…

Neden bahsettiğimi anlamışsınızdır!

Uzunca bir süredir partilerin aday adayları meydan yerindeydiler. Neden aday olduklarının hikâyesini bol bol dinledik ve izledik.

Bu süre zarfında her aday, mensubu olduğu parti ve kendi fikri potansiyeli içerisinde salt kendi haklılığını ispata çalışan bir figüran rolündeydi sanki!

Sizi bir kez daha temin ederim ki; her hangi bir siyasi partinin hassasiyeti değil, Türk Milletinin ve Devletinin hassasiyetleri üzerine yazı yazmaya çalışan birisi oldum bugüne kadar… Bizim hassasiyetlerimiz; milli şuurdan kaynaklanan ve en ileri kişisel duygularımla beslenen bir hassasiyettir…

Figüran olmayı kendi nefsine yedirebilen insanlara bu söylediklerim hikâye gelebilir bunun şuurundayım elbette! Her defasında ifade ediyorum; bu ülkenin insanı kendisine yeni baştan çeki düzen vermelidir diye! Ve tabii iktidarı değiştirme yerine önce kendisini değiştirmesi gerektiğine inandığı an “figüran olmaktan” çıkıp “şuurlu bir birey olacağını” unutmamalıdır…

Ben doğrusunu isterseniz, bugün ülkemizde para kazanmak ve oy kaygısının iç içe geçtiğini düşünüyorum. Yoksa bugün ki ortamda “figüran” rolüne soyunan insanları anlamak ve anlatmakta zorluk çekebilirim!

Bu adaylık süreci ve adayların netleşmesi sonrası beni üzen en önemli noktalardan biriside şu; eli kalem tutan, mürekkep yalamış birçok değerli insanın bu “figüranlık” korosuna itiraz etmeden katılmış olmalarıdır!

Ve olayın en vahim tarafı da şudur aslında ; “figüranlığa” soyunan insanlara karşı seslendirdiğimiz itirazlar karşısında bu role soyunanların teslimiyet gösterdiklerini gizlemeden yukarıya yağcılık yapmaya devam etmiş olmalarıdır!

Demem o ki; siz ne kadar proje ortaya koyarsanız koyun, eğitiminiz, kariyeriniz ne olursa olsun “biz adayımızı koyalım nasılsa bu millet seçer” mantığına itiraz etmiyorsanız siz “figüran” olmaya zaten gönüllüsünüz demektir!

Halkın teveccühünü kazanmış ve halka hizmet edeceğini daha fazla düşündüğümüz aday adayı ortada varken, ehliyetsiz, yalaka kişilikli insanları salahiyet mevkiine getirmek ne ahlaka nede hiçbir beşeri mantığa uymaz! Ve buna itiraz etmeyen ister delege, isterse aday adayı benim gözümde “siyasi bezirgân” ve “siyasi figürandır!”

Parası olanın dünyaya tamahı, ilim adamının-aydınının korkak ve ikiyüzlü, siyaset adamının kendi halkına karşı bile hilekâr olduğu bu coğrafyada bugün ki “gönüllü figüranlık” sonucu elbette kaçınılmazdır!

Görüşmek üzere, Allah’a emanet olun…