Maalesef korktuğumuz başımıza geldi… Bu Ülkenin Milli birliğine, bölünmez bütünlüğüne karşı girişilen saldırılar yerli işbirlikçilerinin sayesinde istediklerini almış görünüyorlar. Bu ifadeyi özellikle seçtiğimi söylemeliyim. Bugün ülkemizde olup bitenlere aklı başında değerlendirme yapmanın tarafı olmak, fikir yürütmek, sebepler üzerinde kafa yormak hemen hemen imkânsızlaşmıştır…

Eğer bu ülkenin insanına, sabrı tavsiye etmesi gereken Başbakan” Vatandaşlarıma özellikle sabır tavsiye ediyorum. Fakat tabi bu sabır nereye kadar olacak. Bunun da endişesi içerisindeyim. Eğer siz Vatandaşın mağazasının camlarını indirirseniz, Vatandaşın hayatına kast ederseniz hayatına kast ettiğiniz Vatandaş kalkıp da eğer elinde böyle bir tedbiri böyle bir imkânı varsa, o da kendini savunma yoluna gidecektir. Yani bu tür yollara bu bir sevkti” demişse varın sade vatandaşının haleti ruhiye sini düşünün, ne demek istediğimi daha iyi anlarsınız… Şimdi bu cümlede sabır tavsiyesi mi? çözüm önerisi mi? Ya da geleceğe dair bir umut görebiliyor musunuz?

Evet, Başbakanımız bu sözleri durup dururken söylemedi elbette, ben, sen her gün bu ve buna benzer onlarca cümle kurup düşüncelerimizi ifade ediyoruz! Zaten takıp ediyorsunuz, ya onlar, neler söylüyorlar? Onlar derken kimi kast ettiğimi anlamışsınızdır! Hadi bir örnek vereyim, bakın neler söylemiş onlara taraf olan taraf yazarı “T.C askerleri, gerilla ile savaşamıyor korkuyorlar bunu görüyoruz” bu ifadelerin karşılığını hepinizin ferasetine bırakıyorum!

Ya adına demokrasi denilen ve halkın kendi kendini yönettiğini iddia ettiğimiz bu sistemde, milletvekili seçilerek bu ülkenin vekili olan kadının hezeyanlarına ne demeli.

Demokratik Toplum Partisi (DTP) Iğdır Milletvekili Pervin Buldan, 30 bin insanın katili terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan'ın serbest bırakılması ile bu ülkeye demokrasi geleceğini belirterek, "Eğer bu ülkeye barış, demokrasi getirmek istiyorlarsa, bir adım atarak s… Öcalan'ı serbest bıraksınlar" deme cüretinde bulundu.

Pekâlâ, sizi duyar gibiyim, soruyorsunuz haklı olarak, bu ülkenin bölünmez bütünlüğünün en önemli teminatlarından olan ve savcılarımız neyi bekliyorlar diye! Tamam, anlıyorum ortada koca adamların paşaların yargılandığı Ergenekon davası var, mesailerini o tarafa harcıyorlar ama Allahtan korkun, bu tarafta da memleketi hallaç pamuğu gibi atan bir edepsiz güruh oluştu biraz da bunu görün!...

Ya televizyon kanallarındaki, özgürlük savunucularına ne demeli! Özgürlük diye diye, bu ülkeyi bölünmenin eşiğine getirdiklerini bilmiyorlar mı zannediyorsunuz? Bu durumun müsebbipleri şahsi ikballeri uğruna koca ülkeyi yangın yerine çevirdiler… Utanmadan hukuktan bahsederek İmralı’da keyif süren terörist başına fiziki güç kullanıldığı yaygarasını kopararak, ülkenin huzurunu kaçıran fitili ateşlemekten geri durmamaktadırlar… Sanki bölücü başı avukatları aracılığıyla DTP yı idare etmiyormuş gibi, bir de işkence yapılıyor imajı oluşturdular!

Olayın terör boyutu böylede, ekonomik, siyasal boyutu ne âlem de! Durum içler acısı, kargaşa tüm toplumu öylesine kuşatmış ki, insanımız iki arada bir derede kalmış ne yapacağını, kime güveneceğini şaşırmış durumda… Fetret Devri dememde ki asıl amacım bu kaos ortamının bana çağrıştırdığı tarihi gerçeklerdir…

Osmanlı tarihinde, kardeşlerin saltanat mücadelesi verdikleri ve 11 yıl devam ederek 1413 yılında son bulan fetret devri var malumumuz… Karışıklıklar dönemi diyebileceğimiz "Fetret Devri", Timur'un uyguladığı bir siyasetin sonucu olarak ortaya çıkmıştı. Daha sonra ki süreçte, Mehmet Çelebinin tahta çıkışından sonra bu kaos ortamı son bulmuş ve Osmanlının ikinci kuruluşu gerçekleşmişti diyebiliriz…

Evet, bugün, bu ülkenin Timur’u Avrupa Birliğidir(AB)!İçerde ki, işbirlikçileri, bilerek ya da bilmeyerek bu değirmene su taşımaktadırlar… Özellikle bu ülkenin siyasetine yön veren politikaların sahibi olanlar bugün geldiğimiz noktanın da tek sorumlularıdır.  Bu ister siyasetçi, ister asker olsun hiç fark etmez benim için.

Bu fetret devrinin kolay kolay bitmesini de düşünmüyorum doğrusunu isterseniz,   zira etrafındaki olup bitenlerden ders çıkaracak, teşhis ve tedaviyi uygulayacak olanların bana bugüne kadar hiçbir ümit ışığı verdiklerini söyleyemem doğrusu… Umarım yanılırım ve temenni ederim ki, yangın tüm ülkeye yayılmadan akıl ve feraset üstün gelerek en kısa zamanda “fetret devrinden” çıkabiliriz…

Görüşmek üzere, Allaha emanet olun…