Ak Parti ile Cemaat arasındaki çatışma da ciddi sebepler ortaya çıksa da çok komik nedenlerin inanılmaz saçmalıkların olduğu da muhakkak.Birşeyi belirtmek istiyorum benim eşgüdümlü bu dayanışmaya ilişkin kaygılarımın yanında enteresan sonuçlarında ortaya çıkacağı düşüncelerim olmuştu ama becerilemedi.Enteresan bir örnek şuydu.Herşey çok güzel gider de bigün Ayasofya Camisinde ibadete başlanır ilk vaazı Fetullah Hoca ilk hutbeyide Başbakan irad eder diye bir tebessümlü hayalim vardı.Ne oldu beki.Hayalim bir başka bahara kaldı inşallah bizlere kalır demekten başka bir diyeceğimiz yoktur.Neyse konudan uzaklaşmadan toparlayalım kendimizi yoksa okuyucu arkadaşlarla aramızda bir ihtilaf çıkmasın.

Neden bu ayrışma ve çatışma oluştu?
Öncelikle cematin Ak partiyi özellkle başbakanı ,Ak partinin de Cematin kodlarını tam olarak bilmediğini birbirleri hakkında yeterince bilgiye sahip olmadıklarını düşünüyorum. Genel olarak bakıldığında hedef olarak her iki anlayışında İlayi Kelimetullah için çalıştıklarını söyleyebiliriz.Fakat her iki tarafın yöntem,bakış açısı,bağlantıları,referans kaynaklarının farklılığı ve bir çok sebeple ayrışabileceklerini hatta bunlardan ötürü husumete düşecekleri öngörülemedi.Bu değerlendirme kimin haklı olup olmadığıyla ilgili değildir.Bu yüzden yanlış anlaşılmakta istemeyiz.

Bir başka sorunda tarafların liderleri konumundaki insanları kişsel özelliklerinin baskın ve farklı oluşudur.Farklı tutumların oluşmasında aslında bu etkenin daha fazla rol oynadığı gözlemlenmektedir.
Mavi maramara olayında uluslar arası politikadaki düşünce farklılığı bir çok noktada mevcuttur.Sadece su yüzüne çıkmamışır o kadar.Cemaatin yurt dışındaki okulları ve bağlantılı ilişkileri nedeniyle çok ta bağımsız hareket edemeyeceği atlanmıştır.Cemaat son olaylar da bunun oldukça baskısı altında hareket etmeketedir.

Diğer yandan yurt içinde de Anayasanın değiştirlmesinden tutun da çözüm sürüecüne kadar Ak parti Cemaatın düşüncelerine ters bir politika uygulamıştır.Cemaat bir siyasi organizasyon olmadan bunu bekleyerek hükümetten iktidarı paylaşmasını istemiştir.Gerçi Sayın Başbakan "Ne istediler de vermedik?" diyerek bunun haklı bir temeli olduğunu dile getirmiş olsa da iktidar şerik kabul etmeyeceğinden "oysa istişare kabul eder" sorun çatışmaya kadar dönüşmüştür.
Bu sorunun halledilme biçimi ve sonucu Türkiyede bir çok şeyi yeniden tanımlamamıza sebep olacaktır.Bir çok olgu artık farklı dizayn edilecektir.