Eğitimde genelde başarılı olmadığımız gibi, Dini yanı İslami eğitimde de içler acısı bir durumdayız.  Cumhuriyetin ilk yıllarında, 3 Mart 1924 de kabul edilen 430 sayılı Tevhid-i Tedrisat Kanunu gereğince; “Türkiye’deki bütün eğitim-öğretim kurumları Maarif Vekâleti’ne (Milli Eğitim Bakanlığına) bağlandı.” Bana göre ilk yanlışlık burada başladı. Zira bu kanunun açık hükmüne rağmen Askeri okullar hiçbir zaman Milli eğitim Bakanlığına bağlanmazken ki doğrusu budur. Dini okullar, Dini otoriteden alınıp Milli Eğitim Bakanlığın Bağlandı.

Askeri okulların, Milli eğitim Bakanlığına bağlanmadan bugünkü mevcut statüsüyle devam etmesi ne kadar doğruysa, Dini okulların Milli eğitim Bakanlığına bağlanması o kadar yanlıştır bence.

Askeri okulların, nasıl ki kendilerine özgür bir havası, verilemek istenen sadece kuru bir bilgi değil aynı zamanda yetiştirilmek istenen bir askeri ruhu vardır.  Dini okullarda aynen öyledir.  O irfan yuvalarında sadece kuru bir dini bilgi değil, İslam’ in yüce ahlak, fazilet ve manevi ruhu da öğrencilere verilmeye çalışılmalıdır. Bu tur eğitim, takdir edilmesi lazım ki aynen Askeri okullar gibi, özel bir dini atmosfer ve otorite altında verilmelidir. Bütün bu özelliklerden, doğal olarak çok uzak olan Milli eğitim Bakanlığının bu hizmeti yeterli kalitede vermesi mümkün değildir.

         1924 yılında çıkarılmasına rağmen, bilinen sayıklardan dolayı bugünlerde bile hiçbir iktidarın kolay kolay değiştiremeyeceği Tevhid-i Tedrisat kanunu var olduğu müddetçe, dini – İslami okulların Milli Eğitim Bakanlığına bağlı kalması devam edecektir. Madem bu kanunu değiştiremiyoruz, O zaman mevcut yapıyı en kusursuz ve en müspet şekle getirmek için, Milli eğitim Bakanlığı içinde yeni bir yapılanmaya gidilmeli.

         Dini-İslami eğitimin daha kaliteli ve daha verimli olması için, Milli Eğitim Bakanlığına, “İslami Eğitim Müsteşarlığı   adı altına yeni bir Müsteşarlık eklenmeli. Okul öncesi, ilk ve orta dereceli bütün örgün dini – İslami eğitim veren okullar bu müsteşarlığa bağlanması lazım. İslami Eğitim Müsteşarlığı kuruluş kanununda açıkça belirtilerek; kanun gereği, Diyanet işleri Başkanlığı’ ile iş birliği halinde çalışmalıdır. Hiçbir yanlış anlaşılma veya açıklamaya gerek kalmayacak şekilde gerekli kanuni düzenlemeler yapılarak, bu yeni müsteşarlığın başlıca görev ve yetkileri şunlar olmalıdır:

    1- İlköğretimdeki 8 yıllık temel eğitim 4+4 şeklinde değiştirilmeli. İlk 4 yıl herkes için ilkokul adı verilen eski 5 yıllık okul gibi devam etmeli. Daha sonra Dini eğitim alacak olanlar İmam Hatip liselerinin ilk 4 yıllık orta bölümlerine, mesleki eğitim alacak olanlar 4 yıllık Temel meslek eğitimi okullarına, Liseye devam edecek olanlar 4 yıllık Ortaokullara gidip, böylece her halükarda 8 yıllık temel eğitimi bütün öğrenciler almış olacaklardır.

         Dikkat edilirse İlköğretimde öngördüğümüz 5+3 değil, 4+4 dur. Bunun sebebi de isteyen yavrularımızın bir an önce dini eğitim veya mesleki eğitimle buluşabilmesidir.

    2- İmam Hatip liseleri, 2 bölüme ayrılması lazım. 1. Bölüme, yeni yapılacak düzenlemeden 4 yıllık temel eğitimi alan öğrenciler gelecek. İsteyen öğrenci burayı bitirdikten sonra eğitime devam etmeyebilir. Böylece gerekli dini eğitimini de alarak, kanunen mecbur olduğu 8 yıllık Temel eğitimini tamamlamış olur.  Eğer bu uygulamaya en kısa zamanda geçebilirsek çok iyi olur. Eminim ki binlerce yavrumuz temel eğitiminde tercihini bu yönde kullanacak ve dolaysıyla hiç olmasa zaruri dini bilgilerini alarak hayata atılacaklardır.

   3- İmam Hatip liselerinin 2. Bölümleri şimdiki Anadolu liseleri statüsünde olmalı. Bu sebeple din dersleri dışındaki tüm dünyevi (laik) dersler, şuanda da olduğu gibi, bir Anadolu lisesindeki tüm dersler, eksiksiz burada da olmalıdır.

4-  İmam Hatip liselerinin fiziki yapısı da çok önemlidir ve şöyle olmalıdır:

a-   Bu okullarımız, Kız ve Erkek İmam Hatip liseleri olarak iki ayrı okul şeklinde olmalıdır. Kesinlikle karma öğrenci bulunmamalı. Kız öğrencilerimiz Kız İmam Hatip liselerinde, erkek öğrencilerimiz Erkek İmam Hatip liselerinde eğitim görmelidirler. 

b-   1. ve 2. Bölümler aynı bina veya aynı bahçe içindeki binalarda olabilir. Fakat Kız ve Erkek İmam Hatip liseleri kesinlikle bahçeleri dahi birbirinden ayrı olan binalarda olmalıdırlar.

c-   Özellikle Erkek İmam Hatip liseleri, mümkünse bir caminin yakınında olmalı. Öğrenciler, eğitim süresi içindeki öğle ve ikindi namazlarını, öğretmenlerinin eşliğinde bu camide cemaatle kılmalıdırlar.  Eğer yakınlarda bir cami yoksa Okulun bahçesinde veya bahçede yer yoksa binanın en üst katında bir mescit açılmalı. Eğitim süresindeki vakit namazları bu mescitte öğretmenleriyle birlikte cemaatle kılınmalı.

5-   Milli Eğitim Bakanlığı nasıl ki, okul öncesi eğitim olarak anaokulları açmaktadır. Bu bakanlığa bağlı İslami Eğitimden sorumlu, İslami Eğitim Müsteşarlığı da anaokulu açmalı. Tabii ki bu okullarda minik yavrularımızın küçük dimağlarına, yaratışlarına, fıtratlarına uygun olarak; yaratanı yanı ALLAH’ı tanıtan, temel dini bilgileri öğreten, eğitim verilmeli. Bu çeşit eğitim, bazı özel ana okullarda zaten verilmekte. Ama oraya her din kardeşimiz çocuğunu gönderememektedir. Devlet madem bizim devletimiz ki buna şüphemiz yok. O zaman devletin de, Müslüman milletimizin beklediği bu hizmeti vermekte hiçbir sakınca olmamalı. Sözüm Laikliği bahane ederek, her seferinde en küçük Dini-İslami hizmetlere karşı çıkan başta CHP olmak üzere malum çevreleredir.

 6-   İslami Eğitim Müsteşarlığı bütün bu eğitim hizmetlerini yaparken, Diyanet işleri başkanlığıyla ilişkili çalışmalı. Ders müfredatından eğitimin veriliş şekil ve ortamına kadar her uygulamamanın yüce dinimize uygun olup olmadığının olurunu Diyanet İşleri Başkanlığından almadır.

7-   İmam Hatip liseleri bu yeni yapılanmayla, Anadolu liseleri statüsünde olacaklarından; Mezunları, Üniversiteye girişte, Anadolu lisesi mezunlarından farklı hiçbir muameleye tabi tutulmayacaklar. Polis ve Askeri okullar dâhil onların girebildiği her okula aynı şartlarda girebilmelidirler.

Buraya kadar anlattıklarım, dini eğitimin daha çok İmam Hatip liseleriyle ilgili kısmıydı. Bilindiği gibi İslami eğitim, sadece İmam Hatip liseleriyle sınırlı değil. Ayrıca Kuran Kursu eğitimi ve İlahiyat fakültelerimiz vardır.  Önümüzdeki yazılarımda ilk fırsatta, ALLAH izin verirse bu okullarımızla ilgili önemli şeyler yazacağım… İnşallah

  Bir hususu burada belirtmeden edemeyeceğim. Bilindiği gibi; 28 Şubat 1997 Post modern Darbesinde, dini eğitimimize büyük darbe vuruldu.  Yaz aylarında Camilerde çocuklara verilen Kur’an Eğitimine ve Kuran kurslarına gitmeye, 12 yaş ve ilköğretimi bitirme şartı getirildi.

  Böylece o günden beri yıllardır hala Türkiye’de camiye ve Kur’an Kursuna gitmeleri sınırlandırılmak suretiyle,  Müslüman çocuklarının, ALLAH’ i, Dinini, imanını öğrenmesi geciktirilmekte dolaylı olarak ta engellenmektedir. Bu sebeple bu anlamsız ve dini eğitim alanında çok zararlı ve sakıncalı olan uygulamaya;  Kanun çıkarmada tek merci olan TBMM, bir an önce son vermelidir. AK PARTİ li ve MHP li Sayın Milletvekillerimize duyurulur. CHP li Milletvekillerimi? Engel olmasınlar yeter…  

Bu konunun, önem ve ehemmiyetinin anlaşılması bakımdan, İki cihan serverı, Ümmeti olmakla şeref duyduğumuz Peygamber efendimizin bir iki hadis-i şerifini (mealen) aktarmak istiyorum. Sevgili Peygamberimiz buyurdu ki: “Ümmetimin en hayırlısı, Kur’ân-ı kerîmi öğrenen ve öğretendir.”

 “Hoca çocuğa besmele okur, çocuk da söyleyince, ALLAHü teâlâ çocuğun anasının, babasının ve hocasının Cehennem’e girmemesi için senet yazdırır. “

“Çocuklarına Kur’ân-ı kerîm öğretenlere veya Kur’ân-ı kerîm hocasına gönderenlere, öğretilen Kur’ânın her harfi için, on kere Kâbe-i muazzama ziyareti sevabı verilir ve kıyamette, başına devlet tâcı konur. Bütün insanlar görüp imrenir.”

Bu mübarek hadis-i şerifleri gördükten sonra;  başta Kur’ân-ı kerîmi ve önemli dini bilgileri öğreten; dini okul ve eğitim yuvalarımızın ve onlara sahip çıkmanın, oralara yavrularımızı göndermenin ne demek olduğunu sanırım şimdi daha iyi anlamış oluruz. ALLAH c.c. Bütün dini-İslami okul ve he türlü eğitim yuvalarımızın, en kâmil ve kaliteli bir şekilde, ayrıca en serbest ve özgür bir biçimde eğitim vermelerini nasibu müyesser eylesin. Rabbimiz yar ve yardımcımız olsun… Âmin