Temelde bir sistem ve devlet felsefesi sorunu yaşıyoruz. Yüzyıllarca büyük devletleri kurmuş bir tarihin çocuklarıyız.Fakat şurda en küçüğe indirgenmiş toprak parçasında modern bir proje olan demokratik parlementer sistemi idame etirmede zorluklar yaşıyoruz.On yılı aşan bir istikrar sürecimiz neredeyse yok. 

Mustafa Kemal 1923-1933 te etkin, Menderes 1950-1960, Özal 1983-1992, Erdoğan 2002-2012 dahası yok… Bu bir şekilde sistem sorunu..Bir türlü iyileştiremiyoruz.Bu sorunu enine boyuna samimiyetle düşünmeliyiz.Bu dönemlerde bir şekilde sonlandırmalarla karşı karşıya kalmış durumdayız.

Mustafa Kemal ,tek adamlıkla suçlandı, Menderes baskıcı ve totaliter olmakla. Özal hakeza öyle. Şimdide Tayyip Erdoğan dikta eğilimi olmakla suçlanıyor.Halbuki şekli olarak öyle görünse de içerik itibariyle bir dikta ve baskı ile karşı karşıya kalınmamıştır.

Mustafa Kemal uluslar arası kopmlo ve en yakın arakadaşının oyunlarıyla hasta edilmiş bir rivayete göre zehirlenmiştir.Menderes yaşamı bir yargı kararı ile sonlandırılmıştır.Şimdi bu yargı kararının yanında yer alanlar yanlışlarını ifade etmekteler.İadei itibar sağlanmıştır.

Özal yine benzer durumlarla karşılaşmıştır.Zehirlendiğine dair dava devam etmektedir. Erdoğan bir taraftan baskıcı eğilime girdiği söylenmiş diğer taraftan ailesine her türlü söz söylenmiş,oğluna ve en yakınlarına kadar göz altına alınmaya varacak yargı soruşturmasıyla muhatap olmuştur.

Şimdi görünürde iddialrın doğruluğunu ortaya koyacak adi suçlamalar mevcut.Mendereste bebek davası,Özalın ailesi ile ilgili iddialar şimdi Erdoğan'la ilgili iddialar benzerlik arz ediyor.

Ne yapmalı ve sorun nedir konusunda mütevazi düşüncelerimizi ifade etmeye devam ederiz.

Kalın emanette.