İnsanoğlunun en güzel şekilde nefsini terbiye edeceği ve sabrını olgunlaştıracağı mübarek günler olarak görürüm oruç ayını…..Nihayet sonuna doğru geldiğimiz bu mübarek günler, Milletimiz için hüznün adı oldu son zamanlarda!..

PKK terör örgütü ve onun uzantısı olan sivil unsurlar her Allah’ın günü keyfimizi kaçıran olaylarla gündemimizi meşgul etti…Bütün bu olup bitenler bu mübarek günlerde gözümüzün önünde cereyan ediyor. Olup bitenler keyfimizi kaçırmakta,Ramazan ayında sevincin yerini hüzün ve ümitsizliğe bırakmakta….Ve dolayısıyla her bir şehit haberi sadece aile ocaklarını değil milletimizin maddi ve manevi dünyasını hüzünlü bir şekilde kuşatmakta…

Hükümet, nihayet  terör örgütüne karşı hava hareketi yapma kararı almış olması gönüllere su serpse de gelecek günlerin pek ümitli olduğunu düşünmek saf dillik olur diye düşünmekteyim! Zira, bugüne kadar her sınır ötesi hareket bir şekilde amacına uygun sonuçlanmadığı noktasında ki gelişmeleri bugüne kadar hep birlikte yaşadık,onun için bu son operasyonlardan ümitli olmamız da düşünülmüyor tarafımdan!...

Birçok yazımda bu meselenin çözümü konusunda ki görüşlerimi sizlerle paylaştım. Çözüm yollarının tıkandığı noktasında ümitsiz olmadım hiçbir zaman…

Tarih boyunca,Türk Milletinin iradesiyle kurulan Türk Devletleri,beraber yaşadıkları hiçbir millete zulüm yapmamıştır,bilakis onlara hoşgörüyle muamele ederek devlette en önemli görevler vererek yüceltebilmiştir. Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türk Milletinin iradesi de aynı yönde tecelli etmiştir…Zamanın şartlarına göre devleti idare edenler yanlışlar yapsalar da bugüne kadar çevremizde ki devletlerin yaptığı gibi katliamlar ve asimilasyonların içinde asla olmamıştır!...

Bu uzun girişten sonra “terör olaylarının” ve ya kimilerinin “Kürt sorunu” diye tanımladığı meselelerimizin artık bir çözüme kavuşması gerektiğini ve o çözüm yollarının ne olması gerektiğini sizlerin ve kamuoyunun takdirine sunmak istiyorum…

Terörist başı Kenya’da yakalanıp Türkiye’ye teslim edildiğinde millet olarak sevinmiştik..daha sonraki macerayı hep birlikte yaşadık.Yargılandı,idama mahkum oldu ama bir el maalesef idam kararının Türk hukuk sisteminden kaldırılması için düğmeye basınca infazın yapılması gündemden düştü. İdamın kalkmasında   kimin ve ya kimlerin  vebalı varsa tarih önünde sorumludur ve vicdanı mahşerde bunun hesabını verecektir!...

İdamın kalkmasıyla birlikte “İmralı’da” yatan terörist başı hiç gündemden düşmemiş,devleti idare edenlerde bu caniden istifade edip terörü durdurmada başarısız kalmıştır. Her hafta avukatları vasıtasıyla terör örgütüne talimatlar veren eli kanlı katil,milletimizin sınır uçlarıyla oynamaya devam etmektedir!

İşte benim sizlerle paylaşmak istediğim “çözüm önerilerim” İmralı’da yatan terörist başının geleceği ile ilgili önerimle birlikte ele alınmalıdır! O önerim şudur; yakalandıktan sonra on yılı aşkın bir süredir İmralı’da el bebek gül bebek beslenen terörist başı derhal bu ülkenin topraklarından dışarıya gönderilmelidir! Çok iddialı bir ifade olduğunu bende biliyorum. Belki birileri buna kızacak ,olur mu böyle şey diyecek ama bu yaşadığımız terör olaylarının bitmesi için devleti idare edenler bu çözümü düşünmeliler bence!...

Ne asabiliyorsunuz? Ne de ondan yararlanabiliyorsunuz? Ama o tatilini geçirdiği yerden ahkam kesmeye ve PKK Terör örgütünü yönlendirebilmektedir! Bu sıradanlığa artık bir son vermenin zamanı bence gelmiş de geçmektedir. Eğer terörist başı bu ülkenin topraklarından dışarıya atılırsa ,biz ülke olarak artık ne halın varsa gör diyebilecek ve içerde daha kapsamlı çözüm önerilerini tartışabileceğiz diye düşünmekteyim…

Daha sonra ki aşamada ise, kandırılan Kürt gençlerinin koşulsuz silah bırakmasını ve analarının yanına dönmesini isteyebiliriz…

Bir sonra ki adım kültürel haklar konusunda olacak ki,zaten Ak Parti hükümeti bu konuda bugüne kadar bayağı mesafe aldı.Benim bu konuda ki son önerim ise; Devlet Kürt vatandaşların isteği üzerine, okullarda Kürtçe seçmeli ders vermeye başlamasıdır…

Biliyorum zor ve çetin bir süreçten geçiyoruz millet olarak. Ama akan kanında bir şekilde durması gerekmektedir. Etrafımızda olup bitenlere bakacak olursak,sadece bu ülkenin insanı değil Osmanlı bakiyesi ülkelerinde gözü kulağı bizdedir…

Allah insana “hem kötülüğü, hem de (ondan) sakınmayı ilham eder”(Eş-Şems-8).Biz büyük bir medeniyetin mirasçıları olarak bize ilham edilen güzellikleri yaşamak ve yaşatmak için tarihi tecrübelerimizin hayat bulmasını ve ülkemizin daha fazla kan kaybetmesine müsaade etmeyelim,meselelerimize neşter vuralım ve dua etme makamında olalım!...

Görüşmek üzere,Allah’a emanet olunuz…..