Yeni bir seçim arifesindeyiz.

Kendi kendime söylenip duruyorum; “ben her seçim dönemi böyle bir yazı yazmak zorunda mıyım” diye!

Bu defa ki seçim diğer hiçbir seçime benzemiyor. İlk defa milletimiz kendi oyu ile cumhurbaşkanını seçecek. Gerçi 12 Eylül 1980 darbesinden sonra millet darbeci paşamızı anayasa ile birlikte devlet başkanı seçmişti o da ayrı bir konu ya neyse!…

Bu seçimin başaktörü elbette ki sayın başbakan! 

Öyle olunca da başbakanın içine düşmüş olduğu tezatlara ve üslubuna yansıyan öfkesine birkaç kelam etmek, birçoğumuzun hoşuna gitmese de boynumuzun borcudur!

Ramazanın manevi havasını berhava eden bir üslubun sahibi olan başbakana karşı, nezaket ve üslup konusunda taktire şayan bir duruşun sahibi olan “Ekmeleddin İhsanoğlu Bey” Cumhurbaşkanlığı seçimi için meydan yerindeler…

Ve tabii bu yazıyı yazarken bizde kendimizin dışına çıktığımızdan, öyle dolu dolu cümlelerde beklemeyin, peşinen bunu da ifade etmiş olayım!

Sadece şu sözü yazmak bile aslında meramımı ifade etmeye yeterde artar bile!

“Üslubu beyan ayniyle insandır” diye çok harika bir atasözümüz var biliyorsunuz?

Benim inandığım gerçek şudur; siyasetçi toplumun önünde olması gereken kişidir. Sokakta birbirini tanımayan iki yabancı insanın bile birbirine söyleyemeyeceği tarzda ifadelerle belden aşağıya vurmalar bu ülkenin siyasetçisinin üslubu oldu maalesef.

Bu ülkenin insanına karşı sorumluluk makamında olanların yerlerde sürünen üslubu sizce hoş mu?

Ve en garibi şu; takım tutar gibi siyasi partilere gönül veren vatandaşlarımız maalesef kendi siyasetçisinin iğreti duran üslubuna ses çıkarmamakta-çıkaramamaktadır!

Bu konuda özellikle her seçim döneminde ortaya çıkan üslup problemi beni gerçekten ama gerçekten çok fazla üzmekte ve zaten inanıp güvenmediğim siyasetçilere karşı daha bir mesafe koymama vesile oluyor!

Düşünebiliyor musunuz?

Bir zamanlar beraber çalıştığınız, övgülerinize mazhar olabilmiş bir kişi karşı safa geçti mi “ondan daha kötüsü” birisi yok sizin için!

Ve tabii sadece sizin için değil, size gönülden biat etmiş milyonlar tarafından da kötü bir kişidir artık o kimse!

Bu konuda her iktidar severin kahkahadan hoplayacağı, zıplayacağı sözde saadet şartları içinde bana düşen şey bu üslupsuzluğa ve sıradanlığa prim veren vatandaşa sitem etmektir!

Bu meseleleri anlayabilmek için, illa muhalefet ettiklerimize çamur atmak ve onları yılanlı kuyulara itmek sonrada ellerimizi ovuşturmak mı olmalı yani!

Siz meydanlarda atıp tutuyordunuz muhalefet aday çıkaramaz diye. İşte büyük bir sorumluluk örneği gösteren MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli Bey çatı adayı fikrini ortaya attı ve o fikir etrafında muhalefet partileri birleşti Cumhurbaşkanı adayını gösterdi…

Ekmeleddin İhsanoğlu’nun Cumhurbaşkanı adayı gösterildiği günden bugüne siz de büyük bir öfke patlaması oldu!

Başbakanda öfke patlaması olunca topluma yansıyor ve asıl konuşulması gerekenler güme gidiyor!

İktidar partisi bugüne kadar kimlerle koalisyon yaptığını unutarak CHP ve MHP’nin öncülüğünde oluşturulan çatı adayı formülünü itibarsızlaştırmak için akla hayale gelmeyen şekilde karalama kampanyasına girişildi.

Neymiş efendim, MHP nasıl olurda CHP’nin dümen suyuna girermiş!

Unutmuşlar sanıyorum ben hatırlatayım. 1974 yılında merhum Ecevit’in CHP’si ile koalisyonu daha o günlerde kuran sizin ağababalarınızdı!

Üstelik bugün ki CHP dün ki CHP hiç değil bunu siz de çok iyi biliyorsunuz ama nasılsa sorgulamayan hesap sormayan seçmeniniz var aklınıza geleni söyleyin, inanacaklardır!

Hepsi bir yana; İmralı da ki caniyle koalisyon kuran sanki biziz!

Dün, böyle şey yok, ispat etmeyen şerefsiz ve ahlaksızdır diyenler nasıl bir ahlaksızlığın içinde debelendiklerinin farkında bile değillerdir!

Bu olup bitenleri “paralel yapı” masalıyla örtbas ederek hedef şaşırtanların maskelerini düşürmek bu ülkenin milli refleksi olan Milliyetçilerinin boynunun borcudur!

Sürekli ifade ettiğim gibi; en üstten başlayarak en alta kadar öyle bir sıradanlığa kurban ediyoruz ki olması gerekenleri, doğrusunu isterseniz ben her geçen gün biraz daha ümitsizliğe kapılıyorum ülkemizin geleceğine dair…

Ve en acı olan şeyde şu; bu gerçekleri iktidar seçmenine izah etmeye kalktığımızda, “Uzun adamdan” daha iyi mi bileceksin cevabıyla karşılaşarak öfke patlaması yaşıyor olmamızdır!

Bu üslup da cevaplar sadece toplumda değil, gazete sayfalarından televizyon ekranlarına kadar her yere hâkimdir maalesef!

Sonuç olarak şunu ifade edebilirim; 

Yeni Cumhurbaşkanını Türk Milletinin iradesi belirleyecek.

Bu iradeye her türlü fitne ile müdahale edecek olanlar, yarın Hakk’ın huzurun da hesap veremeyeceklerdir!

Görüşmek üzere, Allaha emanet olunuz…