Her şey anlamaktır; yani anlaşılamayanı anlamaktır!...

1984 yılında üç beş çapulcu diye küçük ve hor görülen bir avuç çapulcu,dün ve bugün Ülkemizi idare edenlerin marifetiyle bir avuç olarak kalmak şöyle dursun; Diyarbakır başta olmak üzere,bir çok ilimiz de “yalancı zaferlerini” ilan ederek,Türk Milletini dehşete düşürmüşlerdir!...

Hükümetin açılım diye Türk Milletinin önüne koyduğu ihanet projesi günlerinde ki bir yazımda şöyle demiştim, “Yaşanılanları tarafsız ve objektif bir değerlendirmeye tabi tutan her insaflı kişi, bu durumun adını Türkiye şaha kalkıyor değil ancak ”Türkiye’nin, çözülme ve yıkılma süreci” adı verilmesi gerektiğini idrak edebilmektedir…

Ülkemizde bir gelişmeden çok bir çözülmeden ve sıradanlıktan söz ederken, gerçekten de büyük bir ızdırap duymaktayım. Ama buna rağmen olup bitenleri görmemezlikten gelerek bazıları gibi hayal kurmadan ve gerçekler ne kadar acı da olsa tespit etmek durumunda olduğumu söylemeliyim!”

Hükümetin “çözüm süreci” adını verdiği bu dönem de,tv’ler,gazeteler,köşe yazarları,aydın geçinenlerimiz,bir kısım sivil toplum dernekleri her türlü “laf madrabazlığı”nı milletimizin gözünün içine baka baka yaparak,milli kavramlarımızı törpülemiş ve sıradan hale getirmişlerdir!

 Osmanlı Devleti döneminden başlayarak günümüze kadar devam eden “kürt isyanları” sonucunda,bugün Kürtlerin bağımsızlık almalarının tam zamanıdır diye yüksek sesle yıllardır ayaklanma provaları yapanlar,Diyarbakır’daki Nevruz kutlamalarıyla bağımsızlığa giden yolu taçlandırmışlardır! Siz bakmayın, terörist başına devletin dikta ettirdiği ve Diyarbakır’da okunan mektuba!Bu okunan metin,dün terörist,canı dediğimiz bebek katilini de meşrulaştırdı maalesef!…

Bu millet ne kadar zamana kadar bu ihanete sabredecek doğrusu merak ediyorum!Kalk borusu ne zaman çalacak,siz merak edenlerden değimlisiniz yoksa?!

Bunları yazarken,şunları da ifade etmek boynumun borcudur….

Hakikatler öğrenilmeye, millet uyanmaya başladı!…

Bundan öyle telaş etmeye başladılar ki,daha şimdiden satılmış basın, onların kalemşorları ve bu ülkenin değerlerine sövmeyi kendilerine ideal edinmiş aydın zümre medya aracılığıyla olup bitenleri milletimize nasıl yutturacaklarının telaşına düştüler…

Özellikle sosyal medyada insanımız bu uyanışın karinelerini bana vermektedir.iki örnek vermek isterim…

Mustafa Çomoğlu kardeşim şöyle bir cümleyle bugün ki durumu resm etmiş;İnandığı gibi yaşamayanlar zamanla yaşadığı gibi inanmaya başlarlar ve hatta bu yaşayışın kuvvetli bir savunucusu bile olabilirler…

Diğer vereceğim örnek, amcamın oğlu Hasan Akın’a ait.O da şöyle ifade etmiş yaşadığımız bu durumu; İsrail’in Kürt açılımı ve beraberinde terörist başı Öcalan’ın mektubundan hemen sonra Türkiye’den özür dilemesini çok ama çok manidar buluyorum.

Dün Osmanlı Devletinin başına gelenler bugün Türkiye Cumhuriyetinin başına getirilmeye çalışıyor!

Vatan mefhumumuz, millet,bayrak sevgimiz,tersine bir seyirle yavaş yavaş daraltılmaya başlanmıştır.Maalesef tersine bir tekamül ile adeta yok olmaya da yüz tutmuştur!…

Allah, Türk Milletine,bu kavramları yeniden anlayıp sahip çıkacak yolları göstersin.Ancak bu olursa“çözülme sürecinin” devamı gelmeyecektir!

Görüşmek üzere, Allah’a emanet olunuz…