O gün harika bir hava vardı Çayeli’nde.

Niyetim; Ömer, Nacettin, Dursun, Recep ve Zeki’yi arayıp birlikte Çayeli’ni dolaşmaktı.

Önce, sevgili annem ve rahmetli babamla birlikte kahvaltıyı yapıp dışarı çıktım.

Fakat aniden karar değiştirdim.

Pazar gününü de göz önüne alarak kafamdaki planımdan vaz geçerek arkadaşlarımı aramadım.

Önce İstanbul, oradan da İzmir’e tayinle gittikten sonra ilk defa Çayeli’ne silah-ı rahim yapmıştım.

Çayeli’nin merkezinde ki denize açılan kapısı olan “İskele Caddesi” yanında ki “Mesut Yılmaz Parkının” içinden geçerek deniz kıyısına ulaştım. Yürümeye başladım. Bir yandan denize bir yandan da Çayeli’ne paralel inen dağlara baka baka Çayeli Lisesinin denize bakan arka tarafının dibine kadar geldim.

Eski Lise binamız yerinde yoktu!

Yıkılmış, yerine yenisi yapılmış ve üstelik de bir bankanın ismi verilmişti!

Ayaklarım orada sabitlenmişti!

İleriye doğru bir adım bile atamıyordum!

Yeni yapılan bina bana o kadar yabancı gelmişti ki; başımı deniz tarafına çevirerek lise yıllarında üzerlerinde oturduğumuz kayalara doğru yürümeye başladım. Sırtımı binaya vererek kendime güzel oturulabilecek bir kaya bularak denizin dalgalarını izlemeye başladım.

Karışık duygular içindeydim. Çayeli Lisesinin denize bakan arka bahçesinde arkadaşlarımla ne voltalar atmış, demir korkulukları aşarak şu anda oturduğum deniz kıyısına gelerek ne güzel anılar biriktirmişim diye düşüncelere dalmıştım.

Orada en kadar oturdum tam hatırlamıyorum.

Fakat o süre zarfında sıralarında dirsek çürüttüğüm “Çayeli Lisesi” için ne yapabilirim diye düşündüm düşündüm düşündüm!

Çok uçuk hayaller kurduğumu hatırlıyorum!

Kurduğum o hayallerin imkânsız olduğunu biliyordum; bu imkânsızlığa rağmen lisemiz için bir şeyler düşünüp hayal kurmak bile çok güzeldi benim için!

Nihayet iznim bitmiş İzmir’e geri dönmüştüm.

Fakat aklım Çayeli’nde ve Çayeli’nin yüz akı kurumlarından olan Lisesinde kalmıştı!

Deniz kıyısında kurduğum hayallerimden başka elimden gelen var ne diye düşünmeye başladım. Birden; “elimde en büyük silahım olan kalemim!” var diye düşündüm!

İşte duygularımı bihakkın ifade ettiğine inandığım “Çayeli Lisesi ismini geri istiyor” başlıklı makalemin giriş cümlesinde ki satırlarım bir bir döküldü kalemimden o gün!

O yazımda demiştim ki;

“Uzun süren dostluklar, evlilikler, aşklar neler ve neler bitebiliyor bu hayatta. Zaman fikirlerimizi dahi değiştirebiliyor. İş dünyamız zenginleşebiliyor. Yeni dostlarımız yeni çevremiz olabiliyor. Bütün bunların değişmesine yâda gelişmesine rağmen ben kendi adıma söyleyebilirim ki; kişiliğimi oluşturan önemli kilometre taşlarından birisi olan “Çayeli Liselilik aidiyeti” hiçbir zaman bitmedi ve bitmeyecektir de!”

Aynı yıl içinde “Çayeli Lisesi ve bir hatıra “ adlı bir başka makale daha kaleme aldım.

Bu arada “Çayeli Lisesi Mezunları Derneği” kurulmuş ve Lisemizin isminin iade edilmesi için büyük bir çabanın içine girmişti.

O yazımda Derneğimizin çalışmalarına atıf yaparak yazdığım Çayeli Lisesi ile ilgili hatıramı şöyle bitirmiştim; “…Ben inanıyorum ki; Muammer Okur Hocamızın talebeleri olan eski mezunlar ‘Çayeli Lisesi’ ismini yeniden iadeyi itibarla taçlandıracaklardır!”  

Bu konuyu yakından takip eden Çayeli Lisesi Mezunları ve Çayeli kamuoyu hatırlayacaklardır; “Çayeli Lisesi Mezunlarına Çağrımdır!” başlıklı makalem de Çayeli Lisesinden mezunu olan ve bugün çeşitli meslek gruplarında hayat mücadelesi veren mezunlarımızın bir kısmının ismini yazarak bir çağrıda bulunmuş ve özetle şunları ifade etmiştim;

“…Lisemiz adalet istiyor, hakkını vermemizi istiyor bizlerden bugün… Ben inanıyorum ki; Çayeli Lisesi Mezunları Derneğini kuran arkadaşlarımızın bu derneği kurmasında ki nedenlerden bir tanesi belki de en önemlisi Çayeli Lisesi“ adının tekrar “iade-i itibarla” taçlanması içindir ve bunu el birliğiyle başaracağımızdan eminim…”

İlk makalemin üzerinden on yıl geçtikten sonra 2018 tarihinde “Bir zamanlar “Çayeli Lisesi” vardı!” başlıklı yeniden bir yazı kaleme aldım ve sitemle karışık yazdığım o makalemde özetle şunları ifade ettim;

“Okulumuzun sadece ismi gasp edilmedi, eskisinin yerine yapılan yeni binamızda gasp edildi ama her meselede olduğu gibi bu konuda da iktidarın her dediğine “emredersiniz “ diye baş sallayanlarımız olduğu için kimseden ses çıkmadı ve bu gidişlide çıkmayacak gibi!

Hepimizin bir hikâyesi oldu mezun olduktan sonra bu hayat yolculuğunda.

Ama gördüm ki bu süre boyunca “Çayeli Lisemizin hayat hikâyesi nedir onu hiç birimiz merak etmedik, düşünmedik bile!”  

O gün sormuştum, bugün yine soruyorum cevap alamayacağımı bile bile; Çayeli Lisesinin değerli mezunları; ”Okuduğumuz, sıralarında dirsek çürüttüğümüz, bahçesinde volta attığımız, hatıralarımızın en güzellerinin geçtiğine inandığımız Çayeli Lisemizin şu anda ki durumundan memnun musunuz?”

Son yazımın üzerinden fazla zaman geçmeden hepimizin malumu olan müjdeli haberi almış ve bu defa da “Sönmüş sanılan ışık bir anda parlar!” başlığıyla “Çayeli Lisesi” isminin iade edilmesine bir nevi selam yollayarak bu sürece katkı sağlayan herkese teşekkür kabilinde bir yazı kaleme almıştım.

O yazımda teşekkürlerin en büyüğünü dernek kurarak lisemizin gasp edilen haklarını savunan dernek başkanları ve yöneticileri, Çayeli İlçe Milli Eğitim Müdürümüz Hüseyin Şahin Bey, Çayeli’nin eğitim camiasının önemli isimlerinden Cengiz Azman Bey ve tüm Çayeli Lisesi mezunları hak ediyor demiştim.

Şimdi bütün bu anlattığım süreçten sonra son sözü “Çayeli Lisesi Mezunları Derneği Başkanı” sevgili Hasan Ali Mahrebel’e bırakıyorum.

Sevgili Başkanımızın Çayeli Lisesi Mezunlarına bir çağrısı var;

Kökleri, 1950’li yıllarda açılan “Çayeli Ortaokulu” na dayanan ve o okulumuzun devamı olan Çayeli Lisesinin temelleri 1970 yılında atılmış, ilk mezunlarını 1973 yılında vermiş, ilçemizin ve yöremizin en köklü eğitim kurumlarından birisidir. Okulumuzun ilk mezunlarının, görev yapan öğretmenlerimizin ve okul yönetimimizin ön ayak olduğu; okul aile birliği ve mezunlar derneğimizin katılımıyla “Büyük Çayeli Lisesi Buluşması” için hazırlıklar hız kesmeden devam ediyor.

30-31 Ağustos 2019’da Çayeli’nde yapılacak büyük ve duygusal buluşma, Çayeli Lisesi mezunları ve mensupları için yıllarca büyük bir gururla taşıdıkları; Çayeli Lisesi armasının toparlayan, birleştiren ve karşılıksız sevenlerin camiasının büyük şölenidir.

Tüm kimliklerimizden sıyrılıp; “Çayeli Lisesi Armasının” hakkını teslim etmek ve on iki bine yakın mezunumuzun hatırasını diri tutmak için 30-31 Ağustos’ta “Çayeli Lisesi” için bir arada olacağız.

 

Görüşmek üzere; Allah’a emanet olun…