Rizeli olsun olmasın konuya ilgi duyan herkesin büyük bir ittifakla üzerinde durduğu en önemli husus çayın yöre insanı için anlamı ve vazgeçilmezliğidir. Bu önemli göstergeyi bugüne kadar TBMM tarafından çıkarılan çaya ilişkin on iki adet Kanun açıkça ortaya koymaktadır. Hiçbir tarımsal ürün için bu denli yoğunlukta Kanuni Düzenleme yapılmamıştır. TBMM son olarak 3092 Sayılı Kanunu 04.Aralık.1984 tarihinde çıkarmış ve bu uygulama ile o ana kadar Devlet Tekelinde olan kuru çay üretimi özel sektöre açılmıştır. Ancak aradan geçen zaman zarfında özel sektör tarafından kurulan üç yüzü aşkın fabrikanın çoğunun kapanmış olması sonucu özelleştirmenin bu alanda sergilediği başarısızlık çay sektöründe Devlet Desteğinin gerekliliğini ve ÇAYKUR’un yaş çay müstahsilleri açısında vazgeçilmezliğini tartışmasız bir biçimde ortaya koymaktadır. Zira Doğu Karadeniz Bölgesinde bir milyonu aşkın Türk insanının geçimi doğrudan çaya endekslidir. Ucuz çay ithalatı yoluyla tatlı kar sağlamayı amaçlayan yabancı şirketler ve onların yerli işbirlikçileri gözlerini bir milyar ABD-$’nı aşan Türkiye’nin Çay İç Pazarına ve dolayısıyla müstahsillerin ekmeğine dikmiş bulunmaktadırlar.

Pazarı ele geçirmenin önündeki en önemli engeli ise ÇAYKUR teşkil etmektedir. Bu nedenle müstahsiller açısından düşük fiyattan da olsa yılda yaklaşık 600.000 Ton civarında yaş çay alıp işleyen, paketleyen, pazarlama ağı ve güven verici markası sayesinde piyasanın %65’ini elinde tutan ÇAYKUR’un özelleştirilmesi veya ortadan kaldırılması gereklidir. Ancak bu sayede ucuz ithal çayın önü açılacak, önce harmanlama ile damak zevkimiz değiştirilecek, sonradan esans ve yabancı madde katkılı ucuz ithal çaylar Türkiye Pazarına egemen olacaktır. En az 500 milyon ABD-$ karın gözleri kamaştırdığı ortamda başta Rizeli Müstahsiller olmak üzere bir milyonu aşkın Doğu Karadeniz insanının göç etmesi, varoşlarda makarna, pirinç, kömür karşılığı oy kullanan diğer seçmenlere katılması ise projenin diğer bir ayağını teşkil etmektedir. Öte yandan piyasada oturmuş çay satış fiyatları sayesinde ithal çay ile tüketici açısından herhangi bir ucuzlama sağlanmayacak, sadece zahmetsiz tatlı kar elde edilecektir.

Bu amaçla Türkiye’de uzman kalmamış gibi daha dün sömürge olan bugün ise ucuz işçilikleri sayesinde yok pahasına çay üreten az gelişmiş ülkelerin uluslararası şirketlere mahkûm ihracat borsalarından getirilen uzmanlarının da katkısıyla Hukuk, Ekonomi, Ziraat Alanlarında tanınmış Türk Bilim Adamları sürece dâhil edilmeden hazırlanan Çay Kanunu Taslağını, daha doğru değişiyle Türk Çayını Ortadan Kaldırma Projesini öncelikli görevinin Rize’nin ekonomik hayatını geliştirmek olması gereken Rize Ticaret Borsası tarafından görücüye çıkarılması ibret vericidir. Sanki çözümmüş gibi Türk Çayının üretim şartları ile en ufak bir ortak paydası bulunmayan az gelişmiş ülke çaylarının satıldıkları ihracat borsaları çıkış yolu gibi sunulmakta, maksatlı ve aldatıcı veriler ile üreticiler kandırılmak istenmektedir.

Kanun Taslakları hazırlanırken ele alınması gereken husus Kanunla amaçlananın ne olduğu ve bu Kanunla vatandaşa ne gibi hizmetler ve olanaklar sağlanacağı olmalıdır. Sosyal bir Hukuk Devletinin en önemli amacı bu olmalıdır. Ancak Rize Ticaret Borsası tarafından sektöre dağıtılan Çay Kanunu Taslağını incelediğimizde ise kapsamının bu sosyal amacın tamamen dışına çıktığını ve sezdirmeden önce ÇAYKUR’un Pazarlama Bölümünün sonradan da doğal olarak kendisinin ortadan kaldırılması amacı ile hazırlandığını görmekteyiz. Zaten AKP iktidarınca hazırlanan ve 01.Temmuz.2006 günü kabul edilen 9. Kalkınma Planı’nın 336. Maddesi uyarınca Çay 2007-2013 döneminde özelleştirme kapsamına alınmış bulunmaktadır.

Ancak AKP Hükümeti ve Çay ithalatçısı Vekil Rize’nin Türk Siyasetindeki öncü özelliği, iki başbakanlı siyasetini ve gelen aşırı tepkileri göz önüne alarak ilk etapta ÇAYKUR’un özelleştirilmesinden vazgeçmiş gözükmektedirler. Fakat bu tamamen aldatmaya yöneliktir. Bu aldatmaca yaş Çay müstahsillerine artan girdileri karşısında düşük taban fiyat verilmesi ve yetersiz destekleme ödenmesi, ÇAYKUR’un elzem hale gelen rehabilitasyonu ve aşırıya kaçan üretim giderlerini düşürecek modern bir yapıya kavuşturulması, yaşlanan çaylıkların yenilenmesi, üretim alanlarının ve çay üretiminin disiplin altına alınarak sağlıklı bir kayıt sistemine geçilmesi, çay üretimi alanında gerekli ARGE çalışmalarını yürütecek yeterli donanım ve bilimsel alt yapıya sahip bir enstitünün Üniversite Bünyesinde kurulması, kaçak çayla mücadele, dâhilde işleme rejimi sayesinde ülkeye resmi yoldan gümrüksüz ve vergisiz çay sokulması, yakalanan ithal çayların açık artırmada düşük fiyattan kaçakçıları tarafından alınarak legal hale getirilmesi gibi temel sorunlar dururken suni bir tartışma atmosferi yaratılarak çözümmüş gibi sunulan Çay Üst Kurulu ve altında gizlenen İhtisas Borsası kurulması Kanun Taslağı ile açıkça ortaya çıkmaktadır.

Önceki çalışmalarda da açıkça ortaya konduğu üzere tarımın Devlet Desteği olmadan yaşaması ve yaşatılması mümkün değildir. AB ve ABD kendi müstahsillerini refah içinde yaşatırken AKP iktidarına Türkiye’yi daha da bağımlı hale getirecek, uluslararası şirketlerinin karına kar katacak Türk Tarımını ortadan kaldırma projesini telkin etmektedirler. Çözüm önerisi olarak sunulan Çay Kanunu Taslağı da bu alanda 13. olması tesadüfü ve içeriği ile Çay üreticileri için bir uğursuzluk abidesidir. Amacı Çay İhtisas Borsasının kurularak ÇAYKUR’un önce Pazarlamasının sonra da kendinin ortadan kaldırılmasıdır. Bu gizli hedef açıkça Kanunun 11. Sayfasında yer alan 12. Maddenin (5) inci Bendinde ortaya çıkmaktadır. Bu Madde kapsamında ‘’üreticiler (yani çay fabrikaları) ürettikleri kuru çayın tamamını borsada satmak zorundadırlar’’denmektedir. Bu düzenleme açıkça serbest piyasa ekonomisi kurallarına aykırı olmasının dışında ÇAYKUR’un tüm marka ve pazarlama faaliyetlerine ve piyasanın %65’ine hâkim olmasına rağmen kendi ürettiği kuru çayı borsaya koyarak akabinde KDV ve broker komisyonu, depo kirası vesair ödeyerek gene kendi satın alması ve bundan sonra paketleyerek pazarlaması gibi garabet bir durumu daha doğrusu gizli hedefi ortaya koymaktadır. Amaçlanan bellidir ve maske düşmüştür. Ayrıca sektörün başarıya ulaşmış birkaç özel fabrikası da kendi oluşturdukları markalarını ve paketleme ile pazarlama birimlerini bir tarafa bırakarak borsada kuru dökme çay satmaya zorlanmaktadırlar. Bu durum açıkça Türk Ticaret Kanunu ile de çelişmektedir. Bütün bunların dışında dikkat edilmesi gereken diğer bir husus da borsada Kanunun öngördüğü akredite alıcılar tarafından yapılacak alımlarda borsa şartları ve piyasa dinamikleri doğrultusunda fiyatların oluşacağıdır. Acaba borsada ki alıcılar anlaşarak fiyatları düşürürlerse ve ÇAYKUR’un kendi ürettiği de dâhil olmak üzere yaklaşık 6,00 ila 8,00 TL/Kg arasında mal olan kuru dökme çayı örneğin diğer alıcılar kilogramı için 3,00 ila 4,00 TL fiyat önerirken nasıl en az 8,00 TL fiyattan alabileceğidir. Bu durum Kamu Kurumu bünyesinde ilave zarar tablosunun, olumsuz diğer bir göstergenin ortaya çıkmasına ve sonradan kötüye kullanılacak tartışma ortamına sebep olmayacak mıdır? Kanun Taslağında ki diğer bir tuzak da burada gizlidir. Ayrıca Kanun Taslağının 5. Sayfa 4. Madde u) Bendinde kuru çay üreten ve doğrudan pazarlayan kuruluşlara getirilen borsa üzerinden işlem yapma zorunluluğu neticesinde broker, akredite alıcı, paketlemeci ve nihai satıcıların devreye girmesi ile  çay ticaretini ne denli güçleşeceği ve dolaylı girdiler ile katlamalı karların nasıl  üst üste konacağı durumu açıkça sergilenmektedir.

AKP Hükümeti ve Çay ithalatçısı Vekilin Türk Yaş Çay Üreticisinin cebine kilogram başına bu yıl için en az 1,20 TL’sini nasıl koyarımın hesabı yapmaları gerekirken, başta Sri Lanka, Hindistan ve Kenya olmak üzere ucuz çay getirip kar etmenin yollarını aramaya girişmişlerdir. Bu şekliyle Kanun Taslağının bir bütün olarak ret edilmesi kaçınılmaz ise de yaş çay üreticilerimize AKP tarafından hazırlanan bu garabetin içeriği konusunda bazı aydınlatıcı bilgilerin de verilmesi gereklidir;

Kanun Taslağının 11. Sayfa Beşinci Bölüm (7)inci Bendinde ‘’Yaş Çay bedeli, Kuru Çay bedelinin üreticiye ödenmesini takip eden en geç 15 içinde üretici tarafından müstahsillerine satın aldığı yaş çay oranlarınca ödenir’’ düzenlemesi yer almaktadır. Aksi bir davranışta uygulanacak yaptırıma yer verilmemenin dışında bu şart Türk Borçlar Kanununa ve Türk Ticaret Kanununa aykırıdır. Yaş çay üreten müstahsil ile kuru çay imal eden fabrika arasında mal alım ve teslimini içeren serbest ikili bir akit söz konusudur. İkili bir akide üçüncü kişilerin veya alacakların taraf ile konu edilmesi mümkün değildir. Bu maddenin büyük bir ihtimalle çay üreticilerinin gözünü boyamak amacı ile konduğu düşünülmektedir. Zira Rize Ticaret Borsası Başkanı konuşmalarında sürekli vurguladığı gibi ‘’Çay İhtisas Borsasının’’ faydaları Sarp’dan Giresun’a kadar tüm çay müstahsillerine anlatılacaktır demektedir, oysa kuru çay ihtisas borsasının yaş çay üretimi ile doğrudan hukuki ve ticari hiçbir bağı bulunmamaktadır. Bir tarafta müstahsil diğer tarafta ise bu hammadde ile imalat yaparak üçüncü kişilere satan tüzel kişilik söz konusudur ve çoğunlukla bu tüzel kişiliklerin merkezi Rize’de olmayacaktır. Bu Madde ile ‘’bakın alacağınızı garanti altına aldık’’ söylemi ve aldatmacasına zemin hazırlanmaktadır. Daha sonra eğer diğer Kanunlarla uyumsuzluğu ve uygulama imkânsızlığı yüzünden bu Madde TBMM veya Anayasa Mahkemesi tarafından metinden çıkarılacak olursa ya da işlevsiz kalırsa suç muhalefetin üzerine atılacak, bakın biz ne güzel tedbir almıştık, onlar bozdu denilecektir.

Arz ve Talep dengesi ile piyasa dinamiklerine göre malın fiyatının belirlendiği bir borsa ortamında yaş çay ve kuru çayın fiyatının belirlenmesi ile ilgili Kanun Taslağı metninde birbirinden ayrı dört çelişkili düzenleme bulunmaktadır. Ayrıca müstahsiller kendilerini zora koşacak, mağdur edecek düzenlemeler ve dolaylı giderler ile karşı karşıya kalmaktadırlar.

Çay İhtisas Borsası ve amaçlanan gizli hedefleri kamufle etmek amacıyla kurulması planlanan Üst Kurula yapısı ve oluşum prensipleri dışında işlevsiz ARGE faaliyetleri gibi bilimsel konularda, uluslararası marka ve logo oluşturmak gibi ticari iştigal alanlarında görev yüklenmektedir. Acaba ÇAYKUR’un oluşturduğu uluslararası marka ve logo ne olacaktır?

Üst Kurul ve Ürün İhtisas Borsası ile Çay ithalatının kolaylaştırılmasının, katkı maddelerine imkân tanınmasının ve önce harmanlama yolu ile sonra da kısıntısız olarak ithal çayın önünün açılmasının ve Türk Çay Piyasanın uluslararası şirketler ile yerli ortaklarına tesliminin amaçlandığı açıktır. Bu durum kurula verilen görevler arasına saklanmıştır.

İhtisas borsasında faaliyet gösterecek sayıları on ile sınırlı brokerlerin, lisanslı depo sahiplerinin ve her şeyden önce şu ana kadar hiçbir şekilde ekonomik ilgi analizi yapılmayan, ne oldukları meçhul akredite alıcıların kimler arasından seçileceği veya birileri tarafından mı belirleneceği de halkımızın gözünden kaçmayacaktır. Neden on sayısı ile sınırlama getirilmiştir? ÇAYKUR dışında kalan bu dokuz broker acaba bugünden bellimidir? Acaba tüm şartları sağlayan fazla müracaat olursa seçim hangi gizli kriterlere göre ve kimin tarafından yapılacaktır?

Kaçak çay ile nasıl mücadele edileceği, dâhilde işleme rejimi olumsuzluklarının nasıl önleneceği ve Türk Çayının ve Müstahsillerin nasıl korunacağı açık değildir, zaten bu da hedefler arasında yer almamaktadır.

Üst Kurul Üyelerinin de ağırlıklı olarak kimler tarafından atanacağı ve en azından Yaş Çay üreticilerinin yararına çalışmayacakları da belli olmuştur. Kanun Metninde standart bir Üst Kurul düzenleme ve esasları diğer örneklerinden aktarılarak bazı ilaveler ile alınmıştır. Ayrıca bu Üst Kurulun ve İhtisas Borsasının Bütçelerinin, getirecekleri ilave giderlerinin zaten zor durumda olan yaş çay üreticilerinin sırtına yükleneceği de tartışmasızdır. Oysa iyi niyetli ve üreticilerin yararına oluşturulacak tüm stratejik tarımsal ürünleri içeren bir Üst Kurul ve Üniversite Bünyesinde kurulacak bağımsız ihtisas Enstitüsü ile Türk Çayına ve korunmasına katkı sağlanacağı açıktır.

Bütün bunlardan ortaya şu somut sonuç çıkmaktadır. İki yüz dört bin yaş çay üreticisi ve ekmekleri çaya bağlı olan bir milyonu aşkın başta Rizeli hemşerilerim olmak üzere Doğu Karadenizli Türk İnsanı bir dahaki seçimde Çay veya AKP arasında bir tercih yapacaktır. Bugüne kadar Türkiye’de yapılan hiçbir seçimde yöremizde ortaya konan seçenekler bu kadar basit ve net olmamıştır.