Türkiye’ye kış mevsimi bu yıl “kara kış” tarafı ile geldi.

Başta İstanbul ve Ankara olmak üzere kar ve tipi ülkemizin birçok şehrinde çok etkili oldu.

Kar, birçok şehrimizi tabiri caizse esir aldı.

Doğal olarak insanımızın hayatını zorlaştırdı.

“Kara kış”günlerini iyi bir şekilde yönetmesi gerekenler birbirine düştü!

Olan “yolda izde kalmış”vatandaşa oldu!

Bir tarafta merkezi hükümet;onun siyasi gücü ve imkânları.

Diğer tarafta, İstanbul’un seçilmiş belediye başkanı;

Ve onun yağan kara hazır olmayan “kış hazırlıkları!”

İki tarafta, “toplumun lehine olması gereken” müzakereyi etmedi/edemedi!

Kar yağdı, birbirlerine uyguladıkları “örtülü, örtüsüz öfkeli tavırları” iyice açığa çıktı!

Vatandaşın aleyhine olan bu “karşılıklı anlamsız öfkeyi” bir türlü görünmez kılamadılar!

Bu beceriksiz ve birbirine neredeyse“kin duyan!” öfkeli tarafların aksine;

Ülkemizin her bölgesinden insanlar “kriz anında” birlikteliğin ne kadar önemli olduğunuyeniden fark ettiler.

Çünkü, insanımızher afette olduğu gibi kendi arasında yine muhteşem birlik gösterdi.

Yolda kalmışlara el uzattı; çay, çorba yapıp dağıttı evinde ağırladı.

İnsanlar arasında, merhametin ve yardımlaşmanın ne büyük bir nimet olduğunu bir kez daha gösterdiler.

“Merkezi iktidar ve şehrin iktidarı” ise bu duyarlılıktan uzak kalmak istedi!

Merkezi otoritenin bir şehrin kendi düşüncesinden olmayan belediye başkanına mobing uygulaması ne kadar yanlışsa, bir belediye başkanının kriz anında keyfe keder davranışları da o oranda asla kabul edilemez bir durumdur bizim için.

Maalesef, ülkenin “Kamu sistemin işleyişinde” problemler var!

“Kara kış” ile bu iyice açığa çıktı!

Demokrasi sadece seçim ve seçilmek değildir!

Bu nedenle de, hangi görüşten olursak olalım, doğru bir tutum takınarak, “benim tarafım, senin tarafın” demeden ilkeli bir duruş göstererek “yanlışları hep birlikte eleştirelim!”

Şükür ki; iktidarlar krizi yönetemezlerken, bu ülkenin kamu kurumlarında çalışan her meslekten insanlar “kar krizine” ellerinden geldiğince mesai ve emek harcayarak gereğini yapabilmişlerdir!

İktidar ve genel anlamda “kamu yöneticileri” hepimizindaha iyi şartlarda yaşamak için çabaladığımız, mücadele ettiğimiz şehirlerimizde ciddi bir sorun haline gelmeye başladılar, bunu da bu vesile ile görmüş olduk.

Hâlbuki bu tür doğal afetlerde;

Ortak bir amaca sahip insanlar, birlikte hareket ederseler, sorunları daha kolay ve daha çabuk çözüme ulaştırırlar.

İktidar, belediyeye, belediye hemşerilerine yardım ederse, hep birlikte çok daha kolay aşılır bu tür sorunlar ve yeni bir toplumsal kaynaşmanın da ilk adımı atılmış olurdu.

Hepimizin çok iyi bildiği gibi;

İnsanlar, birlikte hareket ederken oluşturdukları sinerjiyi, tek başlarına çalışırken asla hissedemezler. Hele devleti yanında hissettikleri an, daha güzel işler ortaya koyabilirler.

Bu doğal afetler zamanında en azından; "ben" yerine "biz" diyebilmek o kadar zor mu?

Ey merkezin ve yerelin iktidar sahipleri!

Vatandaş sizi seçsin o makamlara getirsin, siz vatandaşın lehine değil de, bir sonraki seçimde yeniden seçilebilmek için muhalifine “tavır koyarak” aslında bu ülkenin insanına zarar verdiğinizi anlayacak kadar şuurdan uzak düşmüşsünüz de farkında bile değilsiniz!

Sosyal devlet dediğimiz ve inandığımız gerçek şudur; vatandaşlarının refahı için birinci derecede sorumluluk alan, kurumları kavgalı olmayan ve “devlet kavramının” özellikle “doğal afetler” zamanında “ete kemiğebüründüğü” büyük ve değerli organizasyonun adıdır!

Şu şerhi de düşmek isterim.

Samimî bir duruş ve ortak hizmetşuuru içinde sorumluluklarınıbüyük bir özveri ile üstlenip, kendilerine düşen vazifeyi en iyi şekilde yerine getirmeye çalışan, “siyasetçi ve kamu idarecisi”  bu ülke insanının her zaman baş tacıdır.

İstanbul’a “yağan kar” bize bir kez daha şunları gösterdi.

Her insan toplumun bir parçası olarak yaşar ülkemizde.

Fakat bu ülkenin siyasetçilerinin büyük bir bölümü maalesef sadece kendi koltukları ve gelecekleri için yaşarlar!

Siyasi iktidarın koltuk değneği olan “kamu idarecileri” ve “sivil toplum örgütlerinin”büyük bir kısmı ise siyasetçilerin “arka bahçesinde”  yaşarlar ve “her iktidara göre” şekil alırlar!

Son cümle;

Benim doğduğum topraklarda, kar metrelerce yağardı; kirlenen ruhları ve fiziksel mekânları temizler diye inanırdık.

Ne yazık ki;  “gücü elinde bulunduran seçilmiş öfkelilerin” İstanbullulara yaşattığı sıradanlığı “ne yağmur ne de kar temizler!”

Görüşmek üzere; Allah’a emanet olun…