Artık iyice anlaşıldı ki, masum bir çevrecilik hassasiyetiyle başlayan Gezi parkı olayları; Aslında İktidarımızı bir sokak harekâtıyla yıkmaya matuf, kadım dış düşmanlarımızın ve onların içerdeki yerli işbirlikçi birtakım, büyük sermayenin beraber hazırlığı kirli bir oyunmuş. Bu çirkin ve kirli oyunda; özellikle milli ve manevi değerlerinden yoksun, hayatı bir vursun patlasın çal oynasın havasıyla yaşamaya çalışan, çoğunluğu tuzu kuru ailelerin çocuklarından oluşan gençlik, ucuz figüranlar gibi kullanıldı.

Kullanılanlar sadece onlar mıydı? Elbette ki hayır. AK Parti ve T. Erdoğan düşmanlığından başka hiçbir şeyi göremeyen bazı; sanatçılar, yazarlar, öğretim üyeleri, bazı meslek ve STK mensupları da çok başarılı bir şekilde kullanıldılar.

Yapılan olayın basit bir çevre hassasiyeti olmadığı ilk 2-3 gün sonra bile, en kit zekâlıların dahi anlayabileceği kadar barız bir şekilde ortaya çıkmışken; hala o menfur olaya her fırsatta destek vermeye çalışanların, artık niyetlerinden şüphe etmek lazım. Hele bugünlerde bile, aradan onca zaman geçmişken; Güvenlik birimlerimizin olayı tezgâhlayan güçler hakkında çok önemli ipuçlarına ulaştığı bilgileri her gün medyada baş gösterdiği halde, hala gezi olaylarını savunanların, artık vatanseverliklerini sorgulamaya başlarım.

Başbakanımız Sayın T. Erdoğan’ in açıkladığı gibi, “Mayıs ayı, Cumhuriyet tarihimizin en parlak, her açıdan en başarılı sonuçların elde edildiği, İlkbaharla birlikte Türkiye’de umutların çok farklı şekilde filizlendiği, boy verdiği bir ay olmuştu. ... İstanbul’a inşa edeceğimiz, 3’üncü Havalimanı ile ilgili ihaleyi gerçekleştirmiş, devlet Hazinesi’nden hiçbir harcama yapmadan, tam tersine, 25 yıllık kira karşılığı Hazinemize 36 milyar dolarlık gelir getirecek bu Havalimanının startını vermiştik. Aynı ay içinde, 2,5 milyar dolara mal olacak 3’üncü Köprünün temelini atmış; Sinop'ta, 22 milyar dolara mal olacak İkinci Nükleer Enerji Santrali kurmak için Japonya ile ön anlaşmaları gerçekleştirmiştik. “

 Ne tesadüftür ki tamda bu kadar hizmetlerin olduğu bir ayın son gününden başlayarak yaklaşık 20 gün ülkemizde önemli bir “kalkışma” harekâtıyla sivil darbe yapma girişiminde bulunulmuş. Demek ki “birileri veya bir yerler” ülkemizin bu büyük kalkınma hamlelerinden oldukça rahatsız olmuşlardır. Bu mahfiler, aslında çok özenli bir şekilde de kendileri gizlememişler. Biraz dikkat edilirse bunların kimler olduğu rahatlıkla ortaya çıkmaktadır. Hep derim, “Bazen büyük gerçekler küçük ayrıntıda gizlidir.” Bu kez de, bu altın kural işledi.

Gezi parkı olayların en hararetli günlerinde, Taksim Dayanışma Platformu bir açıklamasındaki isteklerinden birinde; “Ekolojik dengeyi bozar gerekçesiyle 3. Havalimanı yapımı durdurmalıdır.” Demişti.

Dışardan yüzeysel olarak bakınca; Ne kadarda saf ve iyi niyetli bir istek olarak görülüyor değil mi? Ama tabii ki kazın ayağı öyle değil. Bir kere devasa bir yatırım, her şeyden önce ülkemize hem büyük katkı sağlayacak hem de binlerce kişi burada çalışarak ekmek yiyecektir. Ayrıca bana göre en önemlisi, devlet Hazinesi’nden hiçbir harcama yapmadan, tam tersine, 25 yıllık kira karşılığı Hazinemize 36 milyar dolarlık gelir getirecek, olmasıdır.

Ya el insaf, memleketini zerre kadar seven bir insan; şapka çıkartacağı yerde, böyle bir hizmette karşı çıkar mı?

İşin birde başka bir boyutu var. Bu hava limanını yaptığımız zaman; Almanya’ da ki Frankfurt havalimanının kullanımı önemli ölçüde azalacak, orada ki azalma fazladan olarak İstanbul’ a geçecektir. Bu da demek oluyor ki; İstanbul’ da ki yapılması öngörülen 3. havalimanına karşı çıkanlar, aslında Almanya’ nın menfaatini dile getiriyorlar. Bunu da açıkça söyleyemedikleri için, karşı çıkışlarının sebebi olarak ta ekolojik dengeyi gösteriyorlar.

Ey saf ve temiz vatandaşım, uyan artık. Çevre, ekolojik denge ve benzeri hassasiyetleri bahane ederek, gözlerimizi boyamaya çalışanların; kime ve nasıl hizmet ettiklerini görelim, anlayalım artık.

Sözün özü şu ki, geçen yazımda da yazdığım gibi; Ne zaman ki Türkiye, bir kalkınma ve sıçrama hamlesi yapmaya başlamıştır; her defasında önü, en pis ve en kirli oyunlarla kesilmeye çalışılmıştır. Gezi parkı olayları da bunun, defalarca ülkemizde oynanmış benzer oyunların son versiyonuydu. “Bu güne kadar, Emperyalist, derin ve karanlık güçler hep kazandı ama bu kez kazanamayacaklar” demiştim. ALLAH’ a şükür, öngördüğüm bu değerlendirmem doğru çıktı.

Bu millet belki de son 150 yıldır ilk defa bir meşru liderine; “Dik dur eğilme, millet seninle” diyerek sahip çıktı. Ankara ve Özellikle İstanbul’ da ki, Kazlıçeşme meydanında toplanan 1,5 Milyondan fazla ter temiz, vatan evladı; Başta ABD, İngiltere, Almanya, Rusya, İsrail olmak üzere tüm benzer ülkelere ve bu ülkelerdeki merkezlerinden dünyayı perde arkasından yönetmeye çalışan, Küresel sermayeye ve onların içerdeki yerli iş birlikçilerine çok anlamlı bir ders verdi. Bu tertemiz vatan evlatları, dedi ki; “Bu güne kadar, sizlere karşı bizim menfaatimizi korumaya çalışan bütün liderlerimizi elimizden aldınız. Ama artık bu kez bunu yapmayacaksınız.” Bu millet, “Bağrımızdan çıkmış, sizin menfaatinize göre değil; bizim, memleketimizin, milli menfaatlerine göre ülkemizi yöneten liderimizi artık size yedirmeyeceğiz” demiştir.