Değerli kardeşler gün geçmiyor ki ülkemizin herhangi bir yerinden bir cinayet haberi duymayalım.  

Ulusal kanallar  reytingine katkı olsun diye ballandırıp pullandırıp haber konusu da oluyor ya, millet te ağız açık dinliyor olunca ver mehteri kablinden oluyor.
Nedenlerine niçinleri değişik olsada  hepsi bir dramın getirisi olması dikkatlerden kaçmıyor.

Hiçbir neden candan daha kıymetli olmasa gerek. Eminim bu konuda aynı görüşteyiz. 
Eğer bir yerde, değil insan, masum bir hayvan dahi  öldürülüyorsa ordaki bütün akli selim insanlar hem insani hem vicdani hem de dini sorumluluk altındadır. 
Bu zaviyeden bakıldığında özetle hepimiz sorumluyuz.

Başta zulme uğrayanın yakınları ve yakınında olanlar olmak kaydıyla  hepimiz sorumludur.
Ben bu yazımda daha ziyade maddi buhranların sonucu olan cinayetleri konu edinip bu konuda sorumluluğun neresindeyiz ya da hayat memat meselesi olacak kadar önemli  bu konuda üzerimize düşen görevleri yapabiliyor muyuz tarafından bakacağım.

Hani bir atasözümüz varya "biri yer biri bakar kıyamet ondan kopar’’.
Ne güzel söylenmiş değil mi?

Bu atasözünün ana temasıdır Hz Musa ile Firavun'u, Harun ile Karun'u, İbrahim ile Nemrutu, Hz Muhammet(sav) ile Ebu Cehil'i ve o sömürücü zihniyeti ayıran 
Hep benim olsun herkes bana muhtaç olsun. En lüküs ben olayım en çok dünyalık benim yığınağım olsun vs vs.

"Komşusu aç iken kendi tok yatan bizden değildir" bir hadisi şerif olmanın yanında müthiş bir insanlık vurgusu oluştururken  müslümanın evinde, lokantalarında yemekler çöpe dökülürken komşular evlerinde biçare, mekânsızlar sokaklarda aç ve sefil bir şekilde  sabahlıyorsa sizi gidi takkeli  karunlar demek geliyor insanın içinden.

Ya ehli sünnet denilen anlayış metodolojisini kimisi şalvarının genişliğine ve sakalına,  kimisi de tam zıddı  sinek kaydı tıraşlığı gibi şekil sellikten öteye geçemeyen ve eşitsizliğe çözüm üretmeyi kendine sorun etmeyen Müslümanlara ne demeli?
Alınteri olmadan edinilen birikimlerle tedarik edilen milyonluk bineklerle saltanat süren efendiler, sokaklarda aç gezen yoksulların ahı size dokunmayacağını mı zannediyorsunuz?

Konu yoksulluk, sosyal paylaşım, adil bölüşüm olunca çok misallerle konu zenginleştirilebilir . Ben yerel bir olaydan bahsetmek istiyorum.
Geçenlerde ilçemizde de bir kadın cinayeti yaşandı. Tanıdığımız kişiler olması olaya biraz daha kulak kabartmamızı doğal olarak mücbir kıldı.
Ortada bir cinayet. Mesele kuvvetli görüş  ekonomik kaynaklı. 

Çevreyi biraz bildiğim için sormak istiyorum. Neredesiniz o civarın zenginleri? Sizin bu olayda köylü teyzeler, nineler gibi  sakın ha ahlanmaya vahlanmaya hakkınız yok bilesiniz. Hayırseverliliğinize sözüm yok lakin yanınıza gelip ceketinin üç düğmesini düğmeleyip sizi yağlayıp pullayıp cennetin tamda ortasına koyup size dilenenlerden ziyade komşuluk akrabalık hukuku olanları neden görmezden gelirsiniz? ’Ve itaa izil kurba’’;her cuma hutbenin  son bölümünde tekrarlanan bir emir. İhtiyacı olan yakınlara vermeyi emrediyor Rabb'imiz.

Hiç şüphesiz bu olay ilk değil son da olmayacak. Mesele bizim bu olaylara sebep  oluşturan nedenlere ne kadar kafa yorabiliyoruz? Bu nedenleri izole etmede görüşümüz Karun'dan yana mı yoksa Harun'dan yana mı?

Tabbi ki çözüm üretmek lazım kuru ve süslü cümleler cila kelimelerle anlık çözümler üretilse de uzun vadeli bir huzuru yakalamak mümkün değil.
Tam da burada yıllardır düşünüp arkadaşlara dillendirdiğim ve yöremize mahsus infak ve hayır hasenat üzerine  bir istatistiki düşüncemi paylaşmak isterim.
 Mevlaya şükürler olsun yeşil altın gibi bir bitkiyi bizlere lütfetti.. Bu nimetten firesiz bir faydalanma alanını oluşturabiliriz.


Sadece çaydan gelecek maddi katkıyı paylaşmak istiyorum. İlçemizde  ellinin üzerinde köy onlarca mahallemiz var.Burlardan ilçemizde toplamda çay alımevlerinlerinde yılda toplamda 5milyon tl zekat, oşur, hayır adı altında yardım toplanıp belki %20 toplayanlar tarafından  usulüne uygun şekliyle değerlendiriliyor. %80 amacı dışında şahsileştirilip mikro Karunlara yol açılıyor.

Oysa idare amirlerin öncülüğünde oluşturulabilecek, sistematik bir yapının oluşturularak ve çay müstahsillerine inandırıcı bir lisanla anlatılarak bu rakam daha da yükseltilerek ilçemizdeki başta öğrenciler olmak üzere yoksul halkımıza hayat suyu olabilecek bir potansiyel oluşturulabilir.
Yani eğitimde başarı sadece yılda birkaç defa öğrencilerle oturup foto alınıncaya kitap okuyarak eğitimde başarıyı yakalamak olanaksızdır. Öğrenciler arasında her alanda olduğu gibi maddi alanda da eşitsizliği gidermek gerek.

Yukarda zikretmiş olduğum maddi kaynakla yılda yaklaşık bin öğrenciye her ay 300 tl den dokuz ay burs verilse güzel olmazmı? Toplanan yardımlardan kalan diğer yarısı hastası olanlara, askeri olanlara, yoksul ve dar gelirlilere dağıtılsa yerinde olmaz mı?  Kanımca çok iyi olur. Yeter ki cesaretli bir irade kararlı bir tutum ve uygulanabilir bir program üretmek gerek.    

Şunu da ifade etmeliyim  ki sorunları kökünden halletmek mümkün değil ama inanın ilçemiz böyle bir çalışmaya öncü  olabilse eğitimde hissedilir bir başarı ekonomik nedenli birçok soruna da neşter vurmuş olur. Ve sorunlarda kayda değer azalma olacağı kanaatindeyim. Selamette kalın inşallah.