Seni ebediyen sevmek zorunda olmadığımı anladım. Korkumdan ya da riyakârlık yapmak suretiyle “seni seviyorum” demekten vaz geçtim!
Artık senin duyguların anlaşılır olmaktan çok uzakta…
Aldığımız ya da yaşadığımız kültürel farklılıktan dolayı aramızda bir kan uyuşmazlığı olduğunu anladım!

Bugüne kadar sana hoş nazarla bakmayan, lekelemedik tarafını bırakmayan düşmanlarına muhabbetin bir yana, beni sürekli “tehlikeli” bir insan gibi görmen “gönlünden kovman” sanki varlığıma tahammül edememen beni uyandırdı!

Ben seni bu hallerinle seversem, ahmaklar, aptallar sınıfına girmem mi?

Artık senden nefret etmiyorum ama seni hiç sevmiyorum, bunu bil!

Belki sen benim için bir tanesiydin, başka da bir benzerin yoktu fakat ne yalan söyleyeyim seni sevmekten bıktım!..

Veciz bir söz var; eşeğe semer vurmuşlar, hanı benim yularım demiş...

Varsın eşekliğe talip olanlar sevsin seni!

Bahçenizin meyvelerinden yiyenler, suyunuzdan içenler sevsinler… Senin despot tavrından haz duyanlar sevsin seni…

Ben seni artık sevmeyeceğim!

Zannederim sende bunu istiyordun değil mi?

Hem bende kim oluyorum ki!

Biliyorsun at asilse sahibini tepmez. Güzel, güzel huyluysa kimseye kötülük yapmaz! 

Çok üzülüyorum ama maalesef durum bu!

Sen sevilmeye layık olan vasıflarını kaybettin gözümde… Artık göründüğün gibi olamıyorsun… 
Evet seni sevmiştim bu doğru, ama o zamanlar sevilecek tarafların vardı ,ya şimdi!.. 
Benim sana olan sevgimin bitmesini anlayabiliyor musun?

Anladığını sanmıyorum ama ilerde mutlaka anlayacaksın…

Gönül rüzgarı, sevgi rüzgarı sürekli aynı istikamette esmez biliyorsun!?

Ne olurdu biraz daha ihtiyatlı olsaydın!

Benden sana ömrünün sonuna kadar bir zarar gelmeyeceğini anlayabilseydin…

Ben artık seni dostça uyarıyorum…

Sen sevimsizleştiğinin farkında değilsin ya da bilmediğim, senden daha güçlülerin tesirinde kalıyorsun!

Gönül aynalarına bak ve kendini düzelt! 
İnanıyorum ki, sevginin yalandan üstün olduğunu anladığın zaman sende sevebileceksin! 

Hey hayalet sevgili!

Seni hayallerimden de kovdum!

Bak yağmur mevsimi geldi geçti...

Ben yağmura aşığım biliyorsun?

Ara ara beni terk etse de, onda ki vefayı hep değerli bulmuşum…

Sen de aradığım birazcık vefaydı ve maalesef vefa duygusunun olmadığı yerde sevginin olması da düşünülmezdi!

Son bir hediyem olsun diye çok sevdiğin “Nazım Hikmet’in” bir şiiriyle veda ediyorum!...


Gözlerim gözünde aşkı seçmiyor,
Onlardan kalbime sevda geçmiyor.
Ben yordum ruhumu birazda sen yor,
Çünkü bence şimdi herkes gibisin.

Yolunu beklerken daha dün gece,
Kaçıyorum bugün senden gizlice,
Kalbime baktım da işte iyice,
Anladım ki sende herkes gibisin.

Büsbütün unuttum seni eminim,
Maziye karıştı şimdi yeminim,
Kalbimde senin için yok bile kınım,
Bence sende şimdi herkes gibisin.

Bundan sonra yolunu dört gözle bekleyenlerinsin artık!

Yorulan ruhumu dinlendirmeye ve kalbimi yeniden keşfetme adına gidiyorum geri dönmemecesine!...Ve sürekli ifade ettiğim kalbimde senin için” kın” tutmaya dair yer olmadığını özellikle belirterek gidiyorum!..

 

Evet, “böyledir kanunu kahpe dünyanın, dört mevsim için de bir bahar olur!” demişti bir şairimiz…

Ben yağmur mevsimime sense kışına dön artık!

…Ve son söz!

Geriye dönüşü olmayan bu yolda ki son sözüm…

“…Geçti istemem gelmeni/Yokluğunda buldum seni/Bırak vehmimde gölgeni/Gelme artık neye yarar?”

“Üstat, Necip Fazıl’ın”  bu dizeleri artık beynine ve yüreğine çivi gibi saplanmıştır inanıyorum!

Bu bende ki senin son satırlarındı ve ben giderken sen zaten yoktun “hayalet sevgilim!”

Görüşmek üzere, Allah’a emanet olunuz…