Artık zamanı gelmedi mi sevgili Senozlular! Bu ülke Türküyle- Kürdüyle- Çerkez’iyle-Laz’ıyla-Gürcüsüyle-SENOZLUSUYLA kurulmamış mıdır? Bizim atalarımızda… Osmanlıdan bu yana bu devlet için, vatan için, bayrak için, cepheden cepheye koşturmamışlar mıdır? ( Dedemin babası ve amcası da Sarıkamış dağlarında bu vatan için canının seve seve vermemişler miydi?)

En son söyleyeceğimi en baştan söyleyeyim de birilerinin kafası karışmasın… artık zamanı gelmedi mi derken kastettiğim şudur; “ Bağımsız Senoz Cumhuriyetini” kurmak ve bu uğurda ne gerekiyorsa hem maddi hem manevi olarak bütün senozluların elini taşın altına koymaları noktasında ki sorumluluklarıdır!   

Biliyorum ki, bizim bir “gerilla” kadromuzun bugüne kadar oluşturulmuş olması gerekirdi. Ama olsun zararı yok. Belki bu gerilla kadromuzun olmaması uluslar arası alanda sesimizin yankı bulması konusunda handikap oluşturacaktır. Hatta bize diyeceklerdir “ sizin silahlı bir gerilla kadronuz mu var senoz’un dağlarında” diye de… Bende kabul ediyorum bu eksikliğimizi ama Türk Devletinin başka konularda Senoz’u sömürmesi de az bir şey midir yani!

Yıllarca dilimizle alay edilmedi mi? Hangi Senozlu tulumunu rahat icra edebildi? Yıllarca derelerimizde ki alabalıkları kim tuttu? Yaylalarımıza turlar düzenleyerek o güzelim dağlarımıza çöplerini kim boca etti? Kara lastiklerimizle bile çarşı Pazar dolaşamadık rahatça! Ya şimdi… dağımızı taşımızı bu devlet denizleri doldurmak için kullandı. Yetmedi şimdide, derelerimize, ormanlarımıza göz koydu! Öyle ki;  Çatalderemizde, HES projesi altında yapmaya çalıştıkları barajlarla suyumuzu ve ormanımızı yok ederek bizi asimile etmeye çalışmaktadır bu devlet!

Bu tuzaklara artık düşmeyeceğiz değil mi sevgili Senozlular! Bu son tezgâh senoz halkının şuurlanmasına vesile olmuştur. Eğer bu konu Avrupa İnsan hakları mahkemesine havale edersek bakın görün o zaman, Senoz’ un bağımsızlığa giden yolunun önündeki engellerin nasıl bir bir yok olduğunu!

Bu bağımsızlık hareketinde, Senoz’un yetiştirdiği siyasetçilere de büyük görevler düşmektedir… kuşkusuz en büyük görevlerden biriside eski Başbakanlarız dan Çataldereli (ğağonç) Sayın Mesut YILMAZ’ a düşmektedir. “Avrupa Birliğinin yolu Senoz’dan geçer” sözünü hayata geçirmek için var gücüyle çalışmalıdır. Keza bugünkü hükümette görev alan, Başbakan Yardımcısı Biberozlu Sayın Hayati YAZICIda Senoz’un bağımsızlık yolundaki en önemli savunucularında olmalıdır!

Şimdi bağımsız Senoz’un sınırlarının nerden başlayıp nerede bittiğini sorduğunuzu duyar gibiyim sevgili Senozlular…Sizi merakta bırakmayayım. Bu sınırlar Madenköyden başlar, Senoz vadisi boyunca gider, Şemkehot’ un göllerinde biter! Ha bu arada sınırlarımızın etrafında akraba toplulukları da var tabi ki. Onlarda isterseler bu devlete “ referandum” yaparak katılabilirler elbette. Gerçi Senoz Cumhuriyetinin performansı bu akraba topluluklarının karar vermesinde önemli bir kilometre taşı olur kanımca. Burada geleceğe dair tek sorunumuzda eğer bağımsızlığımızı kazanırsak, Senoz devletini oluşturan köylerimizin ilerde otonomi istemeleri olabilir pekâlâ! Düşünebiliyor musunuz, Kaptanpaşa otonom bölgesi, Başköy otonom bölgesi, Yeşiltepe otonom bölgesi, Ormancık otonom bölgesi…vs.

Evet değerli Senozlular … Bağımsızlık yolu meşakkatlidir de aynı zamanda…. Bu yolda çok şey yapılabilir. Benim en önemli gördüğüm ve olmazsa olmaz diyebileceğim şudur; Türk basınını kafalamamız lazım. Eğer dünya kamuoyuna bağımsızlık arzumuzu duyurabilirsek inanın bana, biz elimizi sıcak sudan soğuk suya sokmadan dünyanın anlı şanlı kuruluşları, malum medyadaki malum kişilere para karşılığı, bizim bağımsızlığımızın elzem olduğu noktasında ki yazılarını yazdırarak kamuoyu oluşturabilirler…

Haini bol bir ülkede yaşıyoruz vesselam. Allah Vatansız, Bayraksız ve Dinsiz bırakmasın bu övülmüş büyük milleti…

Görüşmek dileğiyle; Allaha emanet olun… 16.11.2007