Çayeli’nin düşman işgalinden kurtuluşunun “Yıl Dönümü” saat 10.00’da “Kaymakamlık Binası” önündeki “Tören Alanında” bulunan “Atatürk Heykeline” çelenk sunma töreni ile başlayacak ve resmi kutlama programı ile devam edecektir, tüm Çayelililere duyurulur!

Belediye hoparlöründen bu bilgileri duyduğumuz andan itibaren “9 Mart Çayeli’nin Kurtuluş Törenlerinin” heyecanı tüm Çayelilileri sarmış olurdu.

Atatürk’ün Heykeline çelenk koyup saygı duruşunda bulunduktan sonra, bugün “Mesut Yılmaz Parkı” olan alanda törenler için tüm okullar ve Çayelililer akın akın gelmeye başlardı.

O günlerde hem Kaymakamlık binasının önünde hem de “Eski Caminin” önündeki alanda “Kurtuluş Törenlerinin” yapıldığına şahit olurduk.

Çayeli’nin kurtuluş törenlerinin günü geldiğinde, her evde olduğu gibi bizim evde de camlar ve tavanlar süslenir, bayraklarla donatılırdı.

Bu bizim çocukluğumuzda o kadar önemli bir şeydi ki; her düşündüğümde yeniden heyecanlanır ve “ne güzel bir çocukluk geçirmişiz” diye hüzünlenirim!

Günler öncesinden törene giderken giyeceğimiz elbiselerin ve ayakkabıların bakımı yapılır ve tören günü geldiğinde tertemiz giyinerek okulun ve daha sonrada tören alanının yolu tutardık.

Çayeli’nde ki bütün okullarda tören alanında şiir okuyacak talebenin seçimi kurtuluş törenlerinden neredeyse bir ay önce başlardı.

Her okulun bando takımı, törende en güzel marşları çalmak için günler öncesinden hazırlanmaya başlar ve müzik öğretmenleri refakatinde günlerce okulların bahçesinde, bazen de tören alanına kadar yürüyerek alıştırma yaparlardı.

9 Mart günü gelip çattığı gün, Çayeli’nin bütün köyleri ve mahalleleri “Çayeli’nin Kurtuluş Günü” etkinliklerini izlemek için ilçeye akın ederdi.

Çayeli nüfusu adeta ikiye üçe katlanır, sokak ve caddelerinde insan yoğunluğundan neredeyse adım atılamazdı.

Erkenden tören alanına gelen insanlar, törenin yapılacağı alanın çevresinde bulunan apartmanların üst katlarına çıkıp en güzel seyir yerini kapmaya çalışırlardı.

Tören alanına, köylerden ve mahallelerden gelenlerle dolduktan sonra, sıra okul talebelerinin önlerinde yürüyen bando ekibinin çaldığı marşlarla tören alanına gelmesi ve belli bir düzen içinde yerlerini almasına gelirdi.

En sonunda Mehmetçiklerimiz askeri disiplin içinde tören alanına gelip yerlerini alırlardı.

Kalabalığın duyduğu silah sesleri ile birlikte  “Çayeli’nin Kurtuluş Törenleri” tam anlamıyla başlamış olurdu.

Pos bıyıklarıyla “Çayelili Milis kuvvetlerinin” önünde muhteşem heybetiyle yürüyen “Çetecibaşı Ferhat Karakaş Dayı” Çayeli Meydanını dolduran kalabalığın alkışıyla birlikte Çayeli’nin ara sokaklarında görülürdü.

Temsili “Rus İşgalci” askerlerini kovalayan “Çayelili Milis Kuvvetleri” tören alanının çevresinde tek tek işgalci askerleri öldürür, en son tören alanına girerek koynundan çıkardığı “Türk Bayrağını” havaya kaldırarak herkese selamlardı.

O sahne “Kurtuluş Törenlerini” büyük bir heyecanla izleyen Çayelilileri gururlandırır ve dakikalarca alkışlanırdı.

Daha sonra Kaymakam, Belediye Başkanı ve Garnizon Komutanı kürsüye gelerek günün anlam ve önemini anlatan konuşmalar yapardı.

Okullarında seçilen öğrenciler sırayla kürsüye gelerek kahramanlık şiirlerini okurlar ve çılgınca alkışlanırlardı.

Folklor ekiplerinin oyunları coşkuyu zirve yaptırırdı.

Tören bütün okulların ve askerin resmigeçidi ile biterdi.

Akşam karanlık çöktü mü bu defa okul öğrencilerinin elinde meşalelerle “fener alayı yürüyüşü” yapılır, bu coşkuya tüm Çayelililer pencerelerine çıkarak katılır ve sevgi gösterisinde bulunurdu.

Doğu Karadeniz’in ve Çayeli’nin Ruslar tarafından işgal edilmesi hadisesini yeni nesile anlatmak çok önemlidir.

Hopa’dan başlayan işgal hareketi, Arhavi, Ardeşen, Pazar ve Çayeli ile devam etmiştir.

Çocukluğumda işgali yaşamış insanları tanıdım ve anlattıkları birçok hadiseyi de zihnime yazdım.

Bir tanesi şuydu.

Çayeli’ni işgal eden Rus kuvvetleri Senoz Vadisi boyunca işgale devam ederek Başköy’e gelmişler.

Köyün girişinde askerlerini mevzilendiriyor ve köylüden yiyecek içecek temin etmelerini istemişler.

O yıllarda Gürcistan, Rusya ve Kırım’a çalışmaya giden insanların bir kısmı savaş nedeniyle köyüne geri dönmüşlerdi. Bu insanlar Rusçada bildikleri için rahat diyalog kurabilmişler ve niyetlerini tam anlamıyla öğrenmişlerdi.

Madenköy’de bulunan maden ocağı ilk defa Rusların işgali sırasında maden tüneller açılarak işletilmiş olması o işgal günlerinin bir gerçeğidir.

Başköy’de  Rusya’da çalışmış olan insanların sayesinde kimseye dokunmamaya çalışan Rus askerleri, Çayeli’nin hemen hemen her köyünde bir çok acının yaşanmasına sebep olmuştur.

Rusların Karadenizi işgal etmeleri aslında biraz az yazılmış ve konuşulmuştur kanaatımce.

Rus işgali sırasında Doğu Karadenizin hemen hemen her bölgesinde çok çileler çekilmiştir.

Bu işgal, Çayeli’nin her köyünde ve her insanında derin yaralar açmış tamiri zor acılar yaşanmasına sebep olmuştur.

Çayeli kıyılarını topa tutan Rus Savaş gemileri, Çayeli merkezde yaşayan insanların dağlara doğru kaçmasına sebep olmuştur.

İşgalden sonra Rus ordusunda bulunan “Türkistanlı ya da Azerbaycanlı” askerlerden şu hatıra nakledilir.

“Sizin bayırlardan yukarı hep kaçtığınızı görürdük, ama, üzerinize ateş etmezdik! Mermileri, size gelmeyecek şekilde atardık.

Yoksa hepiniz ölürdünüz!”

İşgalde, insanlar öldürülmüş evler yağmalanmış ve ormanlar yakılmıştır.

Rusya’da yapılan “Bolşevik İhtilalı” sonrası, Rus askerleri Karadeniz’den geri çekilmiş, daha önce tutsak alarak Rusya’ya götürdükleri insanları serbest bırakmışlardır.

Rusların Çayeli’nden çekilişi büyük bir sevince sebep olurken “İstiklaline” yeniden kavuşan Çayelili, “9 Mart 1918 yılında” ilçelerine gelip güvenliği sağlayan Mehmetçikleri coşkuyla karşılamış onları bağırlarına basmıştır.

Rus işgali nedeniyle bir kısım Çayelili başta İstanbul olmak üzere batı illerine göçmüştür.

Bu göçenlerin bir kısmı işgalden sonra geri dönmüştür.

Çayeli ve köylerinde Rus işgali sırasında yaşanan acılara bir nebze olsa da değinmek istedim.

Bu konuda en doğru ve en geniş bilgileri merhum “Süleyman Kazmaz’ın” “Geçmiş günler ve halk kültürü” isimli kitabında, “işgalin şahitlerinin” ağzından öğrenmek mümkündür.

Maalesef her geçen gün kurtuluş ruhu yok ediliyor.

Eskiden geçit törenleri olur, milis kuvvetleri kurtuluş gününü canlandırır, şiirler okunur, akşam fener alayı yapılır ve Çayeli büyük bir gururla “Kurtuluş Gününü Kutlardı.”

Bir zamanlar tüm Türkiye’de olduğu gibi Çayeli’nde de , “9 Mart Çayeli’nin Kurtuluş Günü” “Bayram Havasında” kutlanırdı.

“2 Mart 1918’de,” “Yakup Şevki Paşa’ya” bağlı Türk Askeri, önce Rize’ye birkaç gün sonra 9 Mart’ta da Çayeli’ne girerken ebediyete kadar Çayeli’nin bağımsızlığını da ilan etmiş oluyordu.

Çayelili Mehmetçiklerimizi bağrına basmış, Çayeli Meydanında bayrağımızı göndere çekmişlerdi.

Yıllarca Çayeli’ni Rus İşgaline karşı savunan Dedelerimiz; “9 Mart 1918” tarihini bizim için sonsuza kadar bağımsız yaşayacağımız bir yurt köşesi bizlere armağan etmişlerdir.

Daha sonra Anadolu Coğrafyasında verilen “Kurtuluş Savaşımızın” kahraman insanları bizlere sadece bir toprak parçası bırakmadılar.

Özgürlüğümüzü, milli egemenliğimizi ve bağımsızlığımızı da bize armağan ettiler!

Türk Milleti, Anadolu Coğrafyasında son derece zorlu süreçlerin içinden sıyrılarak; Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşlarının canla, başla ve büyük fedakârlıklarla vermiş oldukları mücadele sonucunda bağımsızlığını kazandı.

“Kurtuluş Savaşımızın” kahramanlarını rahmetle ve minnetle yâd ediyorum.

1918 yılındaki Rus işgali sebebiyle hayatlarını kaybeden; “Çayelili Şehitlerimizin Mekânları Cennet olsun.”

Görüşmek üzere; Allah’a emanet olun.