Her şeyden önce, Geçtiğimiz hafta sonu yapılan, 24 Haziran 2018 seçimlerinden çıkan sonuçların; Vatanımıza ve milletimize hayırlı olmasını, Yüce ALLAH’ tan temenni ediyorum. Bu seçimlerin, bundan öncekilerden ayrı bir önemi vardı. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk defa, “Cumhurbaşkanlığı Hükümet sistemine” geçildi. Bu sebeple milletvekilleriyle birlikte, yeni sistemin Başkanını-Cumhurbaşkanı’nı da seçmek için, ayrı bir pusulada oy kullanıldı.

Her seçimlerde olduğu gibi, bu seçimde de aziz milletimiz; sandıkta çeşitli mesajlar vermiştir. Özellikle siyasiler için, çok daha önemli olan bu mesajları, iyi okumak lazımdır. Şimdi çıkan bu seçim sonuçlarını sırayla açıklamaya çalışalım.

1- Cumhurbaşkanlığı seçimini % 52,6 lık bir oranla 2. kez kazanan Cumhur Başkanımız Sayın R. Tayip ERDOĞAN, gerçekten bu seçimlerin en büyük kazananıdır. 16 yıllık yıpranmasına rağmen hala % 50 nin biraz üzerinde halk desteğine sahip olduğunu bir kez daha göstermiştir.

2- Bu seçimlerde % 42,5 oy alan AK Parti için aynı şeyleri söylemek mümkün değildir. Bana göre Ak Parti’ nin normalde, ortalama % 48 oyu vardır. Bu hesaba göre yaklaşık % 6 oy kaybına uğradılar. Yine benim kanaatime göre, bu oyların yarısı veya yarıdan biraz fazlası yanı 3-4 puanı MHP ye, 2-3 puanı ise İYİ Partiye gitmiştir. AK Parti kurmayları bu giden oyların sebeplerini iyi düşünüp taşınmaları lazımdır. Bu konuyla ilgili gerekenleri yapmasalar, AK Parti’ deki düşüş devam edebilir.

3- Bütün ülkelerde ve özellikle bizim gibi Milliyetçilik damarı ve mili duyguların yüksek olduğu ülkelerde, İktidarlar, zaferle sonuçlanan bir savaş veya kısmı bir askeri operasyon yaptıktan sonra; Yapılan ilk genel seçimlerde O iktidarın oyları artar. 1974 de yapılan Kıbrıs Barış harekâtında iş başında Olan Ecevit’ ın sonraki seçimlerde oylarının artması gibi. 1973 seçimlerinde % 33 oy alan CHP ve genel Başkanları Bülent Ecevit; Kıbrıs Barış harekâtını yapan bir Başbakan olarak katıldığı 1977 seçimlerinde partisinin oylarını % 41,4 e kadar çıkartmıştır.

Sayın Erdoğan ve AK Parti iktidarında, kısa zaman önce tamamlanan Zeytin Dalı askeri operasyonu ve Afrin’ in ABD’ nin hamiliğini yaptığı bir terör örgütünün elinden alınmasına rağmen, bu başarılı askeri harekâtın; Sayın Erdoğan’ a fazla bir oy getirisi olmadığı gibi, AK Parti’ ye de bu anlamda hiçbir katkısı olmamıştır. Benim şahsı kanaatim bu operasyon daha çok MHP ye yaramıştır.

4- AK Parti’ nin MHP ile yaptığı CUMHUR İTİFAKI, Sayın ERDOĞAN ve MHP ye yaramasına rağmen, AK Parti’ ye zarar vermiştir. Tabanları bir birlerine yakın olan partilerin yapacakları ittifaklarda, her zaman küçük partiler daha karlı çıkarlar. Bu siyasetin bir doğasıdır. Eğer ittifak olmasaydı, Bu seçimde AK Partiden MHP ye geçen seçmenler, “oylarımız MHP de pek bir işe yaramayacaktır” düşüncesiyle yine AK Partiye vereceklerdi. Şimdi ittifak olduğu için, bu endişe ortadan kalktığından, rahatlıkla MHP ye oy verdiler.

5- Pek çok kimsenin dile getirmediği böylece gözden kaçan önemli bir sonuç ortaya çıktı. AK Parti 295 Milletvekili kazanarak; TBMM’ nin 600 sandalyeli yeni yapılanmasında 300 olan salt çoğunluğun altında kaldı. Yanı mecliste tek başına iktidar olamadı. Böylece tek başına kanun çıkartması mümkün değildir. Ancak 49 Milletvekili olan MHP ile iş birliği yaptığı sürece istediği kanunları TBMM’ den geçirebilir.

Bu da demek oluyor ki; 24 Haziran seçimleri, Başkanlık sisteminden sebep YÜRÜTMEDE olmasa da YASAMA da yeni bir KOALİSYON doğurdu. Seçimlerden 2 gün geçtiği halde, bu durumu şu ana kadar kimse gündeme getirmedi. Bana göre çok önemli bir olay.

6- İYİ Parti ve Genel başkanları umduklarını bulamadılar. Özellikle Genel Başkan M. Akşener, CB. Seçiminde partisinin de çok gerisinde kalarak, 10 - 7,3 yaklaşık 3 puana yakın, eksik oy alarak; Başkanlığını da tehlikeye atmıştır. İYİ Parti ve Meral Akşener olayı Göstermiştir ki;

a-     Bu ülkede Medya manipülasyonuyla (yönlendirmesiyle) kolayca siyası tercih yapabilen, % 7 ile 10 arasında bir kesim vardır. Hatırlayalım, Cem Uzan’ in Yeni partisi 2002 seçimlerinde % 7 oy almıştı.

b-    Bereket versin ki bu oran % 10 geçmemektedir. Çünkü bundan sonra da her dönemde benzer oluşumlar ortaya atılarak, oyların gereksiz yere bölünmesine çalışılacaktır.

7- İlk defa oy kullananların büyük kısmı, yanı yeni neslin çoğu AK Parti’ ye oy vermemiştir. Bu da gösteriyor ki, AK Parti yanlış veya yeterli olmayan Eğitim Sistemiyle; “AK PARTİ davasına inanan bir Nesil” yetiştirmede başarılı olamamıştır.

8- Bu seçimde CHP % 22,6 oy alarak, bana göre % 26 olan oy ortalamasının çok altında yaklaşık 3,5 puanlık büyük bir oy kaybına uğramıştır.

9- Buna Rağmen CHP’ nin CB. Adayı Muharrem İNCE, % 30,6 oy alarak, 41 yıl sonra ilk defa CHP’ nin % 30 bandını geçmesini sağlamış. Bu sonuçlarla; K. KILIÇDAROĞLU daha fazla CHP’ nin başına duramaz. M. İNCE’ de olduğu yerde boş boş durmaz. Eğer KILIÇDAROĞLU istifa etmese, ilk fırsatta yanı en kısa zamanda, M. İNCE olağan üstü kongreyi toplayarak CHP nin Genel Başkanlık koltuğuna oturmaya çalışacaktır.

10- Bu seçimlerin en kötü tarafı her halde, hiç kuşkusuz; Bazı CHP li seçmenlerin, Terör örgütü PKK nin partisi görünümündeki HDP ye oy vermiş olmalarıdır. Böylece yıllar önce, yanılmıyorsam 1991 genel seçimlerinde olduğu gibi, CHP (o zaman SHP vardı) bir kez daha PKK lıları meclise sokmuş oldu.

11- Cumhurbaşkanlığı Hükümet sistemi veya Kısaca BAŞKANLIK SİSTEMİ’ ne geçilmek üzere yapılan bu ilk genel seçimlerde görülmüştür ki; Milletimizin önemli bir kısmı Bu yeni sistemin, hala Fayda ve faziletlerini anlamış değildir. Bu sebeple muhalefetin tamamı, seçim kampanyaları boyunca eski sisteme geçecekleri vaadinde bulunmuşlardır. Maalesef yapılan bu vaatler karşılık bulmuştur. Rahmetli Özal’ ın devrinden beri, yanı yaklaşık 25 yıldır, Başkanlık sistemini savunan biri olarak bu durum beni çok üzmüştür.

Ama inanıyorum ki, 5 yıl sonra yapılacak önümüzdeki genel seçimlerde artık; geri kalmış ve köhne bir sistem olan Parlamenter sisteme geri dönmeyi, kimse pek dillendirmeyecektir. Söyleyenler de bugünkü gibi halk nezdinde karşılığını görmeyeceklerdir.

12- Gerek CHP partı olarak gerekse onların CB adayları M. İNCE, Seçim kampanyaları boyunca kayda değer bir; “Laiklik ve Atatürkçülük” teması işlememişlerdir. Bu durum Muhafazakâr biri olarak, şahsen beni ve benim gibi bu ülkenin ezici çoğunluğunu oluşturan; Milliyetçi (vatansever)-Muhafazakâr kesimi oldukça memnun etmiştir. İlk defa bu seçimde, bu büyük çoğunluğun değerlerine, kayda değer bir saygısızlık yapılmamıştır. Türk Demokrasi tarihinde önemli bir dönüm noktası olan, bu siyası hava İNŞALLAH hep böyle devam eder.

            Bu vatan hepimizin. Her şeyden önce kaybetsek te, Demokrasi ve Milli iradeye saygılı olacağız ki, yarın Milli irade; bizim lehimize tecelli ettiğinde, karşı taraftan saygı beklemeye hakkımız ve yüzümüz olsun. Yüce ALLAH, Vatanımızı ve milletimizi korusun, cümlemizin yar ve yarımcısı olsun… Âmin.

Alihan YILMAZ    

[email protected]