Uzun diyebileceğim bir aradan sonra tekrar merhaba demek istiyorum. Bu güne kadar hep sağlıkla ilgili yazılar yazdım ve içerik olarak bilimsel olmalarına dikkat ettim. Bugün sağlığın tanımında var olan, olmazsa olmazlarından sosyal açıdan iyilik hali ve bununla alakalı bir yazı yazmak istiyorum. Bir yaşanmışlık, binlerce anıyı içeren bir anı.

Mart ayındaydı, duyduğumda büyük heyecan ve sevinç yaşadığım, katılmaktan büyük mutluluk duyacağım bir gece, mart ayındaydı. Daha üç ay vardı, ulaşabildiğim tüm arkadaşlara haber veriyor, katılmaları konusunda onları ikna etmeye çalışıyordum. Bende gitmeliydim, gidecektim ve nihayet ordaydım. Heyecanın yerini telaşa bıraktığı bir İstanbul sabahına günaydın dedim. Saat erken, ne yapmalı derken eski bir dost sesi ulaştı ‘ bir kahve içelim mi?’. Hemen çıktım, İstanbul burası, öyle her planın planladığın şekilde yürümediği bir yer. Yeni açılmış bir plazada zaman geçiriyorum ve bekliyorum. Derken gece hazırlıklarını aradan çıkarmak istedim (Teşekkürler Kemal Boz, Metroport).

Gönül muhabbet ister kahve bahane ve saat geldi, salona giriyoruz. Kapının ilk girişinde gecenin mimarlarından birkaç tanıdık isimle selamlaşıyoruz. Teşekkürler Mehmet Hüsrev, Cengiz Sofu, Mehmet Duysak ve şu anda adını hatırlayamadığım arkadaşım. Lobiye geçiyorum teşekkürler Neslihan, Hasan ve Hüseyin. Tanımadıklarımla da tanışıyorum teşekkürler Hasan Ali Mahrebel. Işıltılı bir gece, lobide birçok alanda hatırı sayılı kişiler, politikadan tıp dünyasına, hukuktan eğitime birçok sektörde başarılı isimler, İstanbul dışından gelen birçok misafir, bende dâhil, selamlaşarak muhabbette. Bu gece birçok aralanmış arkadaşlığın-dostluğun buluşma, öğretmen-öğrenci ilişkilerinin tazelenme, küçüğün büyüğe saygı büyüğün küçüğe sevgi gösterme zamanı. Hepimizin ortak noktası ise memleket sevdası ve Çayeli Lisesi. Çayelili olmak bir mühür gibidir, onur vericidir derlerdi duyardım ve bir gece daha bunu onayladı.

Düzenleyen Mehmet Hüsrev önderliğinde Çayelili Lisesi Mezunları Derneği yönetimi, katılan küçük büyük her dönemden, bir şekilde yolu Çayeli’nden geçmiş kişiler. Askeriyede var olan bir ifadeyle dede-torun hepimiz ordayız. Çayeli’nde okuduk hepimiz, aynı sıralardan geçtik, gün geldi ağladık gün geldi güldük. Bir zamanlar karşısında konuşamadığımız hocalarımızla bugün yemekteyiz. Her birimizin her bir hocayla yaşadığı farklı olaylar bugün hikâye gibi anlatılıyor. Benim Çayeli Lisesinde okuduğum dönemde okulumuzun müdürü olan Sn Haşmet Yahya Kartoğlu ile ağabeyimin bir diyalogunu aktarayım size. Ağabeyim dersine giren hocamızı görünce yanına gidip selam vermek elini öpmek istiyor. Haşmet Bey de hemen tanıyor onu. Hocalarımızın bu kabiliyetini hayranlıkla izlerim her zaman. Ve o dönemden, daha tecrübesizdik sizi çok kırdık, daha tecrübeli hocalar gelseydi şeklinde sözlerine devam ederken hocamız, ağabeyimde hocamızdan memnuniyetini ifade eden cümleler sarf ediyor. Hocamızın tabi sen akıllı uslu bir çocuktun, tabiî ki bizden memnun olacaksın, onu birde yaramaz olanlara sor derken kahkahalara boğuluyoruz hepimiz. Benim bilmediğim, şahit olmadığım nice anılar tazeleniyor salonda.

Haşmet beyden bahsetmişken diğer hocalarımızın da adını anmak isterim. Herkes tarafından fizik dehası olarak tanınan Taha hocamız, edebiyat denince ilk akla gelen isim Ahmet Yerebakan hocamız, bugün ismi değişse de aynı yerde eğitime devam eden lisemizin müdürlüğünü yürüten Cemil hocamız, dersine girmemiş olsam da ismini hep övgüyle duyduğum Ekrem hocamız, dershanede kimya derslerime giren Mustafa hocamız ve tabi benim yeni tanıdığım emeği geçen birçok değerli hocalarımız; Sn Nedret Köksal, Şükrü Beyaz, Necla Ketenci ve lisenin ilk müdürü olan İsmet Bakan hocamız hepinizin ellerinden öpüyorum.

Boğazımda bir kimlik kartı, elimde fotoğraf makinesi tüm masaları dolaşıyorum, haber yapacağım ya. Selam vererek tanıdığım tanımadığım herkesin fotoğrafını çekiyorum. Hocalarımızın dışında birçok alanda adı geçen değerlerimizden Sn. Durmuş Ali Torlak, Orhan Keçeli, Ahmet Güryüz Ketenci, Prof. Dr. Ahmet Çolak, Prof. Dr. Ercüment Çolak, Hüseyin Sarıibrahim, Mehmet Salih Sol, Burhan Karaloğlu, Selahattin Başar, Ahmet Ateş, cemiyetçiliği yanlarında öğrendiğim başkanlarım Ali Fuat Albayrak ve Yılmaz Hüsrev, spor hayatıma ilk adım atarken yüzüme gülen Sn Namık Şişman, Çayeli’nden katılan Belediye Başkanımız Rıza Çakır, Milli Eğitim Müdürü Bayram Bakır ve ismini sayamadığım değerli misafirler hepinize teşekkür ediyorum. Yoğun olan program akışınıza bizler için, bu gece, dur dediğiniz için teşekkür ediyorum. Artık ana salona giriliyor, yemek, plaket töreni ve eğlence derken tulum eşliğinde Hemşin horonu ile son bulan, ifade edilmesi oldukça zor yaşanması gereken bir gece. Tüm hocalar ve öğrenciler, orda bulunan herkes duygu dolu anlar geçiriyor. Herkes orda olmaktan mutlu, eminim ki bir sonraki programı iple çekiyor. Katılan, katılamayan ve emeği geçen herkese teşekkürü bir borç bilirim.

Sağlıklı olmak böyle bir şey. Fizyolojik ve ruhsal, tam bir iyilik hali. Her bireyin kendini, toplumdaki yeri ve önemini, yaptıkları ve yapabileceklerini değerlendirmesine imkân tanıyan sosyal kültür, sosyal sağlık. Her zaman söylediğim bir ifade, bir yere ait olmak güzel bir duygudur. Ve ben Çayelili olduğum, Çayeli Lisesi mezunu olduğum için büyük mutluluk ve onur duyuyorum. Bir İstanbul sabahıyla başladım, şimdide bir İstanbul akşamından selam ve saygılarımı göndererek sizleri selamlıyorum.

Editör: HABER MERKEZİ