Adana'nın Kozan İlçesi’ne on dört kilometre uzaklıkta olan Acarmantaş Köyü’nde ikamet eden Tevhide Kütük ilçe merkezindeki Kozan İmam Hatip Lisesi’nin 11. sınıfında okuyor. Bir genç kız. O da diğer yaşıtları gibi okumak, bilginin ışığında aydınlanmak istiyor. Bu çabasını değişik alanlarda yakaladığı başarılarla taçlandırıyor, aydınlanırken aydınlatmayı bir yol olarak seçiyor.

“Öğretmenler Günü” ile ilgili en güzel kompozisyonu o yazıyor Kozan’da. O kadar güzel tespitleri ve dilekleri var ki öğretmenleri için, yarışmada birinci oluyor. Ödül töreni günü diğer dereceye giren arkadaşları gibi sahnedeki yerini alıyor. Sahnedeki kız öğrencilerin başı açık sadece Tevhide örtülü. Bu O’nun ödülünü alamadan sahneden aşağıya indirilmesinin sebebi oluyor. Kendimizi onun yerine koyalım. Düşünelim biraz. Kim bilir neler hissetti? Ne büyük bir duygusal yıkılış yaşadı. Biz aynı şeyi yaşamak ister miyiz? Düşünelim ama bunu en çok O’na bunu yaşatanlar düşünsün. Tevhide’nin adına onlara şöyle diyelim;

İnsanlar onlara ne söylediğinizi unutabilirler.

İnsanlar onlara ne yaptığınızı da unutabilirler.

Ama insanlar, onlara kendilerini nasıl hissettirdiğinizi asla unutmazlar.”

Bir başka boyutta, bir başka zamanda ve bir başka mekanda yine bir genç kız olan Devrim, geleceğine bilgi ile donanmış olarak ulaşmak, çeversine faydalı bir insan olarak yaşamak istiyor. Lisede okuyor. “Osmanlı Mimarisinde Cami” konulu bir resim yarışmasında birinci oluyor. Ödülünü almak üzerere sahneye çıkıyor. Yine kendi gibi dereceye giren arkadaşları var sahnede. Kız öğrencilerin hepsinin başı örtülü yalnız Devrim’in değil. Başı açık olduğundan ötürü sahneden indiriliyor ve hıçkırıklar içinde uzaklaşıp gidiyor. Devrim’in böyle bir şey yaşamasını kimse istemez değil mi? Tevhide de istemez.

Daha sonra benzer iki olayda tıpatıp aynı duyguyu yaşayan Tevhide ve Devrim buluşuyorlar her nasılsa. Dertleşiyorlar. Bir türlü bu yaşadıklarına anlam veremiyorlar. Sebepler anlamsız olduğu için kızamıyorlar da aslında. Belki bu denli dar bakış açılarına sahip olan insanlara acıyorlar. Yine de onlar için dua ediyorlar, doğru düşünebilmeleri adına.

Tevhide birinci olan kompozisyonun bir yerinde şöyle diyor;

Fakat ülkeler değil, gönüller fethetmelisin. 'Dünyanın her yerinde öğretmenler, toplumun en fedakâr ve saygı değer insanlarıdır. ' diyen Başöğretmen'in duyduğu saygı kadar saygı duyuyorum sana.

İnsanın kendisine saygı duyulduğunu bilmesinden kaynaklanan mutluluğu, çok güzel bir duygudur. Herkesin sahip olması gereken bir özelliktir saygın olmak. Saygın olmak hak etmeyi gerektirir. Hak eden öğretmenler gibi. Yüksek rütbeler veya yüce makamlara sahip olabilir insanlar. Ama saygın olmak? İşte bunu ne yazık ki herkes beceremiyor.

 

Editör: HABER MERKEZİ