Rize ili Çayeli ilçesi Senoz vadisinde,  Karadeniz sahil yolu yapımı için 1998 yılında  işletilmeye açılan taş ocakları  ardından 2006 yılında vadideki dereler üzerinde yapılmaya başlanılan  HES’lerin   vadi  doğasında meydana getirdiği tahribat, fotoğraflanarak ulusal basında defalarca yer almış,  Bölge halkının Rize İdare Mahkemesinde açmış olduğu 12 davadaki  bilirkişi raporlarına yansımış,  mahkeme kararlarında yer bulmuştu.

 Bölgedeki aynı HES projesi için 3 ayrı dava açılıp,  her seferinde mahkemeden iptal kararı çıkmasına rağmen inşa çalışmaları engellenememişti.  Mahkeme süreçlerinde HES  tamamlanarak üretime geçmişti.  Son 8 yılda açılmış 12 ayrı davada mahkeme kararlarının tümü Senoz doğasını koruma yönünde olmasına ve uygulamalara bölge insanı defalarca tepki göstermesine rağmen,  Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın hukuk kararlarını gözetmeden sürekli şirketlerin önünü açmak üzere yeni idari işlemler tesis etmesi, bölge insanının yeni arayışlara girmesine neden oldu. 

 Vadideki Kayalar HES projesi için 2008 yılında verilen ÇED gerekmez onayı Mahkeme sürecinde iptal edilmiş,  karar Danıştay tarafından da onaylanıp kesinleşmişti. Hatta projenin  su kullanım anlaşması ve enerji lisansı  Danıştay tarafından iptal edilmişti. Buna rağmen Kayalar HES projesi için Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca yeniden ÇED olumlu kararı verilmesi  ve sonrasında HES firması  İyon Enerji Üretim San.Tic. A.Ş, tarafından bölgede iş başı yapmak üzere girişimlerde bulunulması tepkiye neden oldu.

Vadideki;   Çukurlu Hoca, Gürpınar, Kaptanpaşa, Yeşiltepe, Buzlupınar ve Seslidere köylerinin muhtar  yada temsilcileri Muhtar Adnan Karal’ın ev sahipliğinde  Kaptanpaşa köyünde bir araya gelerek, durum değerlendirmesi yaptılar.

Kayalar HES projesi için açılan davada,  davacılardan olan Çayeli TEMA ilçe sorumlusu Ahmet Ali Kork toplantıya katılarak sürece ilişkin yaptığı değerlendirmede; “Kayalar HES projesi için Rize İdare Mahkemesi  30.06.2010 tarihindeki iptal kararı verdi.  Temyiz sonrası Danıştay 14. Dairesi  28.12.2011 tarihinde bu kararı onayladı. Mahkemenin iptal gerekçelerinden  olan ve  Danıştay’ın onama kararında da yer bulan   “uyuşmazlığa konu proje ile aynı vadide planlanan diğer projeler  birlikte değerlendirilerek çevreye vereceği zararın kapsamlı bir Çevresel Etki Değerlendirmesi çalışması ile tespit edilmesi gerekirken, bu hususlar göz ardı edildiği.. “  tespiti vardır. İdarenin   işlemlerini denetleyen en üst yargı mercii olan Danıştay’ın bu  kararının  gereğini yapmadan maalesef Çevre ve Şehircilik Bakanlığı yeniden ÇED olumlu kararı vermiştir.

Bu anlayış, hukuka bağlı idare ilkesi ile hiçbir şekilde bağdaşmayan, yargı kararlarını etkisiz kılmaya dönük açık bir anayasa ihlalidir. Mevcut yasalara göre Bakanlık yetkilileri suç işlemektedir.

 Bakanlığın Kayalar HES projesi için verdiği yeni  “ÇED olumlu” kararını  da mahkemeye götürdük. Bugüne kadar hukuk hep bizleri haklı buldu. İnanıyorum ki bu davada lehimize sonuçlanacaktır. Geçmişte yaşadıklarımızı göz önüne alarak düşünüp karar vermeliyiz“ dedi.

Kaptanpaşa Köyü Muhtarı Adnan Karal yaptığı konuşmada;  “ Bizler ülkemizin, bölgemizin insanına hayır getirecek her çalışmaya canı gönülden destek vermeye hazırız. Bunu,  verim düşüklüğü, dolayısıyla gelir kaybını bilerek,  organik çay ve organik arıcılık uygulamalarında verdiğimiz destekle gösterdik.  Ancak vadimizde yürütülen taşocağı ve HES lerde neler yapıldığını,  ortaya çıkan olumsuzlukları yaşayarak gördük.    Beni Muhtar seçen Kaptanpaşa köylülerinin %51 inden çok daha fazlası böyle bir çalışmaya hayır diyor. Vatandaşımızın karşı çıktığı bir uygulamaya benden kimse onay beklemesin.  Devlet den onay aldığını söyleyip gelip burada çalışma yapmak isteyen firma yetkililerine sesleniyorum.  Duyuyorum ki,   Senoz köylülerine  maddi menfaatler sağlayacaklarını ifade ediyorlarmış. Bu anlayışı şiddetle kınıyorum. Parayı bastıran, vatandaşı dinlemeyecek, hukuk tanımayacak,  keyfine göre iş yapacak !  Senoz  orta malı değildir. Burası bizim yaşam alanımızdır. Gelecek nesillerin bize lanet okuyacağı hiçbir işe evet demeyiz. Gelsinler halk oylaması yapalım” dedi.

   Seslidere köyünden Mahmut Tarlacı “kuyumcu vitrinindeki altın ne anlam ifade ediyorsa,  benim için deremdeki su, vadimdeki taş, toprak, ağaç, hayvan aynı anlamı ifade ediyor. Buranın kıymetini biz biliyoruz. Kimseden medet ummayalım. Vadimize sadece biz sahip çıkarız. ”  dedi.

Toplantıya katılan muhtar ve temsilciler sıra ile görüşlerini dile getirip ortaklaşa aldıkları kararla; 

 “Mahkeme kararlarında da açıkça ifade edilen;  bölgede yaşayanların  görüşlerine itibar edildiği, konunun uzmanı bağımsız akademisyenlerin yer alacağı, vadide halen yürütülmekte olan tüm çalışmaları  kapsayan, vadinin alternatif kaynak değerlerinin gözetildiği  bütüncül bir ÇED süreci  yürütülüp sonuçlanıncaya kadar her ne pahasına olursa olsun, bundan böyle  vadiye tek bir kazma dahi vurdurmama” kararlılıklarını ilgililerin duymasını ve anlayışla karşılamalarını dile getirdiler. 

 

 

 

Editör: HABER MERKEZİ