Türkiye Futbol Federasyonu Genel Sekreter Yardımcılığına görevine getirilen Mustafa Baltacı ile Rizespor’u ve Federasyondaki yeni görevini konuştuk.

 

 

-Başkanım öncelikle bu sıkışık zamanınızda bize de vakit ayırdığınız için teşekkür ediyorum.

-Rica ederim.

-Göreviniz hayırlı olsun diyebilir miyiz artık?

-Teşekkür ederim sağolunuz. Görevimiz kesinleşti doğrudur. Artık Türkiye Futbol Federasyonu çatısı altında Türk futbolunun daha iyi yerlere gelebilmesi için hep birlikte çalışacağız. Bu vesile federasyon başkanımız Sn. Yıldırım Demirören Bey'e, başkan vekilimiz çok değerli ağabeyim Servet Yardımcı ağabeyime ve kardeşim dediği onun kardeşi olmaktan gurur duyduğum çok değerli ağabeyim Hamdi Topçu Bey'e çok teşekkür ediyorum. Emeği geçen tüm dostlarıma çok teşekkür ediyorum.  Çok önemli bir göreve bizleri layık gördüler. Daha önce bize verilen görevlerde nasıl başarılı olduysak Allah’ın izni ile bu görevde de başarılı olacağımı düşünüyorum. Herşeyden önemlisi bize güvenen dostlarımızı mahçup etmeyeceğimizi söylemek isterim.

-Görevinizden bahsetmek gerekirse;  Federasyondaki göreviniz ne olacak? Tam olarak neleri kapsayacak?

-Federasyondaki görevimiz, federasyonun Türkiye çapında sahip olduğu tesisler ve yapacağı tesisleri kapsamaktadır. Örneğin henüz yeni hizmete açılan Riva tesisleri, Trabzon’da bulunan Haluk Ulusoy tesisleri ve Beylerbeyinde yapılacak olan yeni tesislerin koordinatörlüğünü yapmaya çalışacağız. Sayın Başkan vekilim Servet beyin bana söylediği görevler şimdilik bunlar.

-Sürekli bi seyahat halinde olacağınız kesin..

-Tabii ki görevimiz hasebiyle sürekli seyahat etme durumunda olacağız ancak Henüz yapılmakta olan Beylerbeyinde ve Somadaki tesislerimizin işleri dolayısıyla buralarda daha çok zaman geçireceğimi düşünüyorum. Soma tesislerimize Federasyon olarak çok önem veriyoruz. Oradaki madende rahmeti rahmana kavuşmuş madenci kardeşlerimizin aileleri başta olmak üzere tüm halkın faydalanabileceği bir tesis olacak. Beylerbeyi de yine aynı şekilde Federasyon olarak taşınacağımız tesis olacak biliyorsunuz şuan İstinye’de kiracı durumundayız. Bu tesislerimiz tamamlandığında inşallah Türk futboluna katkı sağlayan daha ileriye taşıyacak olan futbol vadileri olacak.

 

-Sürekli seyahat edeceksiniz dedik. Bu programınız içerisinde Rizespor da olacak mı? Yoksa artık Rizespor’a ara vermeyi mi düşünüyorsunuz?

-Sözlerimin başında söylemek isterim ki, Rizespor bizim için çok önemlidir. Her zaman baş tacıdır. Ancak bu yeni görevle birlikte Rizespor’la ilişkimizin hangi seviyede olması gerektiğini Federasyondaki görevimiz tamamen başlayınca Başkanımız ve Başkan vekilimizle görüşüp onların verdiği bilgi ve izinlerle öğreneceğim. Şimdiden bir yorumda bulunmak doğru olmaz.

Şunu da söylemek isterim Rizespor’da görev aldığım üç sene boyunca işimi keyif alarak yaptım. Takımımızı Süper Lige taşırken bizimde katkımız olduysa bundan onur duyarım. Rizespor’la birlikte tarifi imkansız mutluluklar yaşadık ve bu görevin bizlere verilmesinde katkısı olan değerli ağabeylerimiz başta bakan yardımcım sn. Kemal Yardımcı beyefendiye, sevgili başkanım güzel insan Sn. Metin Kalkavan'a, Sn. Halim Mete'ye de çok teşekkür ediyorum. Rizespor’da görev yapmanın bir ayrıcalık olduğunu düşünüyorum, bunu  yaşamak bizlere de nasip oldu. Görev yaptığım bu üç yılı her zaman onur ve gururla anacağım.

 

-Rizespor demişken buradan devam edelim isterseniz. Rizespor’a yönetici olarak girişiniz nasıl oldu?

-Yönetici olma fikri tamamen Kemal Yardımcı beyefendinin. Sn. Bakan yardımcım beni aradı. 'Mustafa’cığım senin Rizespor yönetiminde olmanı istiyoruz. Ne dersin bu konuda.' dedi. 'sn. bakan yardımcım siz uygun gördükten sonra tatbiki her Rizeli gibi Rizespor’da görev almaktan onur ve gurur duyarım.' dedim. Neticede böyle de başlamış oldu. Daha sonrada yine Halim Mete abim ile görüştüm. Bunun yanında emeği geçen özel dostlarımız da var, onlara da teşekkür ediyorum.

Bizler belediyede görev yaparken imkanlarımız doğrultusunda ve karşılık beklemeden Rizespor’a hizmet etmeye çalıştık. Bize bu görevin layık görülmesinde bunun etkili olduğunu düşünüyorum. Yani bizim bu iyi niyetimiz dikkatlerini çekmiş olacak ki beraber çalışmak istediler. Görev teklif edilince değerli ağabeyim Hamdi Topçu’nun ve Başkanım Rıza Çakır’ında görüşlerini alarak teklifi kabul ettik. Böylece bu yola girmiş olduk.

 

-2012-2013 sezonunda yaşadığımız şampiyonluğa baktığımızda ilk yarı başka ikinci yarı ise bambaşka bir Rizespor izledik. Sezonun tamamını gözünüzün önüne alırsanız bizlere neler söyleyebilirsiniz?

-Sezona Engin hocayla çok iyi başlamıştık. Çok ta iyi giderken Jallow ve Calu’nun sakatlıkları bizim belimizi büktü. Bu sakatlıklar bizi çok enteresan yerlere götürdü. Daha sonra engin hocamın bırakmasıyla Mustafa hocayla olan serüvenimiz başladı. Mustafa hocadan çok şey öğrendim. Bir Mustafa Denizli’nin bugünlere kolay gelmediğini anladım. Dört gol yediğimiz maçtan sonra bile (Samsunspor-Rizespor) rakibin elini sıkmak onları tebrik etmek gerektiğini yine bu dönemde Mustafa Denizli hocamla öğrendim. Hakem hata yapsa dahi hakemi tebrik etmeyi öğrendim. Sporun barışla, kardeşlikle devam edebileceğini ve sahada olanların sahada kalması gerektiğini Mustafa hocamdan öğrendim. Kendisiyle de hala görüşürüm. Aynı şekilde İbrahim hocamın, Yusuf hocamın, Rıza hocamın, Uğur hocamın, Engin hocamın Mehmet hocamın dostu olmaktan da gurur duyuyorum. Daha nice ismini sayamayacağım arkadaşlarıma da bu vesile ile teşekkürü borç bilirim. İyi ki bu değerli hocalarımla çalışmışım diyorum.

Ligin ikinci yarısı bambaşka bir Rizespor vardı. Yaptığımız yerinde takviyelerle, Mustafa hocamın kişiliğini ortaya koymasıyla içerde dışarda kazanan bir takım olduk. Neticede şampiyonluğa da ulaştık. Güzel bir şampiyonluktu. Başkanımız Metin Kalkavan başta olmak üzere emeği geçen bütün arkadaşlarıma tekrar teşekkür ediyorum.

 

-Başkanım, herkes Mustafa Denizli ile süper ligde de yola devam edileceğini düşünürken bir anda yollar ayrıldı. Bu süreç nasıl gerçekleşti?

-Mustafa Denizli hocam her zaman hedefi şampiyonluk olan takımları çalıştırmak ister. Bugün bir 3. lig takımı çalıştıracaksa da bunun hedefi olmalı. Bu düşüncesini bize iletti. Bizde süper lige yeni çıkan bir ekip olarak bunun için erken olduğu kanısına vardık ve bu görüşümüzü ona ilettik. Medeni şekilde yollarımızı ayırdık ama asla dostluğumuz bitmedi halada devam etmektedir. 

 

-Mustafa Denizli ile yollar ayrıldıktan sonra yine Rizesporu çok yakından tanıyan Rıza Çalımbay hocamızı takımın başına getirdik. Lige adeta fırtına gibi bir giriş yaptıktan sonra 15 hafta üst üste kazanamadık, neticede yollar ayrıldı. Benim sorum ise şu olacak; bu 15 hafta üst üste kazanamadığımızda kulüpteki hava nasıldı? Siz bu süreci nasıl gözlemlemiştiniz?

-Biz çok iyi giderken bile benim söylediğim bir şey vardı; biz ilk 10 un içerisinde olsak bize yeter. Burdan İstanbuldaki  Erdal kardeşimin de kulaklarını çınlatayım ona her zaman diyordum, “Erdal abartmayalım. Biz ilk 10 içerisinde kendimize yer bulalım bize yeter”.  Neticede süper lige yeni çıkan bir takımsın, alttan getirdiğin birçok oyuncun var kadron yeterli değil sakatlıkta olabiliyor buna hocayla oyuncuların iletişim sorunu eklenince biz bir bocalama dönemine girdik. Devre arasında da ayrılık oldu. Çok iyi gittiğimizin farkındaydık ancak o hızımızla devam edemezdik. Futbolun o inişli çıkışlı grafiğinde kurmamız gereken dengeyi kuramadık buda bizi alt sıralara doğru itti. Ancak şanslı olduğumuz konu şu; biz kaybederken alttaki rakiplerimizde kaybetti buda bizi bir nebze çemberin dışında tuttu.

 

-Rıza Çalımbay’ın ayrılığından sonra takımın başına getirilen Uğur hoca takımı ligde tutmayı başardı. herkes yine onun devam edeceğini düşünürken yine bir ayrılık oldu ve Mehmet Özdilek ile Şifo Mehmet’le anlaştık. Hazırlık dönemini tamamladık, ligde başladı. Sizce Şifo hocamızla birlikte bu sezonki hedefimiz ne olmalı? Yine ligde kalmak mı? ilk on mu ? yoksa artık avrupa kupalarını hedeflemeli miyiz?

-Öncelikle Uğur hocamdan ve ekibinden Allah razı olsun. Bugün bu takım ligde kalmışsa bunda uğur hocamın çok büyük emeği vardır.

-Uğur hocayla neden yola edilmedi?

-Tabi Uğur hocamın belli çalışma prensipleri vardı, Metin başkanımızın da aynı şekilde kendine göre  prensipleri vardı. Bir masanın etrafında oturup anlaşılması beklenirken olmadı. Uğur hocamızla da medeni şekilde yollarımızı ayırdık. Kendisiyle de hala görüşürüm. Sonra Şifo hocam geldi. Kendisi dünya tatlısı çok sıcak bir insan ben bile bu kadarını tahmin etmiyordum. Takıma müthiş pozitif enerji veriyor. Hocamızla birlikte çok başarılı olacağımızı düşünüyorum. Geçen seneki korkuyu bir daha asla yaşamayacağımızı düşünüyorum. Kendisiyle üç yıllık bir anlaşma yaptık, ben daha fazla olmasını isterdim. Çünkü uzun yıllar beraber çalışacağımızı düşünüyorum. Kendisi de Karadenizli. Bizim insanımızı yakınen tanıyor ne istediğini biliyor ve bizim taraftarımızın özlediği beklediği Avrupa kupalarında oynayan o Rizespor’u sahaya taşımak için var gücüyle çalışacağına ben canı gönülden inanıyorum. Yeter ki futbolcu kardeşlerimiz Şifo hocamızın düşüncelerini sahaya yansıtabilsin. Gelecek yıl atmaca arenada avrupa kupası maçı izleyeceğiz bunu da buraya not düşüyorum.

 

-Sizce kadro bizi ligin sonuna kadar taşıyacakmı?

-Benim görüşüm geçen seneden çok iyiyiz. 6 tane arkadaşımız takıma katıldı. Hepsi de mevkisinde parmakla gösterilen isimler. O bahsettiğimiz kadro derinliğini de bulduk. Bu sene bu takım çok iyi şeyler yapacak. Yeter ki Rize şehri takımına sahip çıksın, hemşerilerimiz memleketinin takımına sahip çıksın. Ancak hep beraber başarabiliriz biz buna inanıyoruz.

 

-başkanım yeni görevinizle ilgili birkaç sorum olacak.

-Tabiki...

-Öncelikle e-bilet, passolig sistemini sormak isterim. Tribünlerde ciddi boşluklar gördük. Sizce taraftarlarımız sisteme karşı bir tepkimi koydu yoksa sistemin oturamamasından dolayımı stadyumlar dolmadı?

-Tabiki insanlar tepki gösterebilir neticede demokratik bir ülkede yaşıyoruz. Ancak bu konularda malesef üzülerek söylüyorum Avrupanın çok gerisindeyiz ve yeni yeni bir şeyler yapmaya çalışıyoruz. tekrar Rizeye dönüş yapacağım ama Rize’nin rakiplerine göre sattığı passolig sayısı da yeterli olmadığını düşünüyorum.

-İlerleyen zamanlarda ilgi artacak mı?

-Artacağını düşünüyorum. Artması da gerekiyor.

-Bu konuda yönetimimize ve taraftara ne gibi işler düşüyor?

-Bence yönetimimiz taraftara karşı sorumluluğunu yerine getirmiştir. Mevcut takıma takviyelerle güzel bir takım kurdu. İyi de bir hoca getirdi, bir yönetimin yapması gerekenleri yaptı. Taraftar da buna kayıtsız kalmayacak, Passoligini çıkartacak, biletini alacak maçlara gelecek, o da kendi görevini yapmış olacak.

 

-Sizce yönetimle taraftar arasında iletişim kopukluğu mu var?

-Bakın bunlar olabilir. Her takımda karşımıza bu tip sorunlar çıkar. Ancak bizim Rizespor’dan başka ikinci bir şansımız yok. Böyle bir düşüncemizde olmaması gerekiyor. Biz Rize sevdalısı olmamız gerekiyor.  Bu herşeyden öte memleket meselesidir. Rizemiz için takımımıza sahip çıkmamız gerekiyor. Kimse yanlış anlamasın ama gidip maçlarını tv lerden izlediğimiz takımların formasına 120 tl verip alabilirken, Atmaca spor mağazamızdan bir forma alıp 60 tl veremiyorsak. Maç biletine 2 tl veremiyorsak bence o Rizesporluluğumuzu sorgulamamız gerekiyor.

Çünkü bu işler kolay olmuyor. Bu ailenin her ferdi elini taşın altına sokması gerekiyor. Metin başkanımız Halim Başkanımız kapı kapı dolaşıp Rizespor için yardım istiyorsa, Koray Deniz ağabeyimizin bunca sıkıntılar çekerek transferler yapmaya uğraşıyorsa.. Ömer Ofluoğlu’ndan tutun, Mehmet Erdoğan’a, İmdat Sütlüoğlu’na herkes bir şekilde katkı sağlamaya çalışıyorsa, taraftar da üzerine düşeni yapması gerekiyor. Burada bizim tek bir ortak paydamız var, O da Rizespor’umuz. Bu yüzden bir aileye yakışır şekilde kenetlenmeliyiz ve Sadece Rizespor’un menfaati için hareket etmeliyiz.

 

-Federasyon bu sezon farklı bir uygulamaya gitti, yakın tarihte kaybettiğimiz değerli büyüğümüz Süleyman Seba’nın ismini sezonun ismi yaptı. Süleyman Seba sezonunda fair-play noktasında sizce futbol ailesinin fertlerine düşen görevler nelerdir?

-Bu sezon artık birşeylerin değişmesi gerekiyor. Bu sezon o beklediğimiz sezon olması gerekiyor. Yakın zamanda oynanan süper kupadaki çirkin olayları gördük. Türk futbolu bunları hak etmiyor. İsim noktasında bir iki kelam etmek isterim. Allah mekanını cennet eylesin. Süleyman Seba nın nasıl bir fair play ruhuna sahip olduğunu, nasıl kişilikli bir abimiz olduğunu ben çok yakinen biliyorum. Bir anımızı da anlatmak isterim bu vesile ile; Süleyman Seba’nın daire başkanı olduğu yerde ben çavuştum 15 ay beraber çalışma fırsatımız oldu. Burada 3-1 lik bir skorla Beşiktaş’ı yendiğimiz bir Rizespor maçından sonra, ben dedim ki sayın başkanım çay içermisiniz? Rize çayı! Göndereyim size 3-1 üzerine bir bardak çay için diye bir espri yaptım kendisine. O bana çavuş sen görürsün dedi. Bu seferde İstanbul’da karşılaştı takımlar ve Beşiktaş 5-1 kazandı. Başkan da bana o Rizeli çavuşu bulun dedi. Beni buldurttu. Sana beş bardak çay ikram edeceğim dedi. Teskereyi aldıktan sonra akaretlerdeki makamında oturup sohbet ettik. Çok sıcak, çok sevecen bir insan. Kendisini yakinen tanıma fırsatım olmuştu. Cenazesine de katıldım. Allah nur içinde yatırsın. Süleyman Seba’nın isminin ligimize verilmesi başlı başına bir şereftir. Bunun fikir babası olan federasyon başkanımız sn. Demirörene de ayrıca teşekkür ediyorum. İnşallah artık bazı şeyler değişecektir. Zaten federasyon olarak çok kararlı olduğumuzu da belirtmek isterim. Artık kimsenin gözünün yaşına bakılmayacak. Huzuru bozan kim varsa cezasını çeker. Türk futbolu için gerekenleri yapacağımızdan şüpheniz olmasın...

-Birazda siyaset konuşmak isterim, zira ciddi bir siyasi geçmişe sahipsiniz.

ilk sorum şu; size göre yeni cumhur başkanımız eski başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan’la birlikte hem Türkiye ölçeğini hem Rize ölçeğini düşünecek olursak nasıl değişiklikler oldu.

-En basit tabirle Türkiye’nin vizyonu değişti. Bunu da yakın coğrafyamızdaki ülkelere bakarak daha iyi anlayabiliriz. Yani bugün bir Suriye, bir Irak, bir Libya, Gazze hangi durumda biz hangi durumdayız. Allah bu ülkeyi bayraksız vatansız bırakmasın. Kardeşlerimizin hangi durumda olduğunu çok iyi görüyoruz. Allah’ımıza şükürler olsun Başbakan’ımız bizi kimseye muhtaç etmedi. Gerçekten güçlü bir ülke olduğumuzu dışardan bir gözle bakınca daha iyi anlayabiliyorsunuz.

 

-10 senelik yerel yöneticilik tecrübeniz var. Rizeli başbakanımız ve Rizeli Bakanımızla beraber ve sizlerle beraber Rize’deki değişimi nasıl görüyorsunuz?

-Rize siyasetine sn. Başbakanımız yön veriyordu. Biz de buradan onun bize söylediklerini uygulamaya çalıştık. Yanlışlıklar yapılmadı mı? Yapıldı. Ancak kimseye kırgın değilim, küskün değilim. Sadece üzüldüğüm konular oldu. Bir kısım insanların dedikodu yapmaları beni üzdü. Zaman dedikodu zamanı değil hizmet zamanıdır. Çayeli olarak cevaplayacak olursam güzel hizmet vermeye çalıştık, Verdik te. Milletimizle her zaman iç içe olmaya çalıştık. Onların bizden ne istediğini anlamaya çalıştık. Düğün olsun cenaze olsun onlar için önemli günlerinde yanlarında olduk. Sevinci de hüznü de beraber yaşadık. Yine bakanımız bizim için bir şanstı, O’nun da çok desteği olmuştur. Allah ondan da razı olsun. Bundan sonraki hayatında da başarılar diliyorum. Tekrar söylüyorum; Rizede siyasi anlamda yanlışlıklar yapılmıştır. Yanlış yapanları artık tarih yargılayacak diye düşünüyorum. Yanlış yapan cezasız kalmaz, iyilik yapan ödülsüz kalmaz bizim inancımız bunu gerektirir. Tekrar söylüyorum; zaman hizmet zamanıdır. Treni kaçırmayalım. Geç kalmadan bir takım şeyleri yapmak zorundayız. Baktığımız zaman Cumhurbaşkanımız Rizeli ancak bir tane Rizeli bakanımız yok! Bence düşünmemiz gereken konular bunlardır. Nerede yanlış yaptığımızdır. Bu yanlışlarımızdan dönmezsek ilerde siyaseten daha geri planda kalabiliriz. Bunu da Cumhurbaşkanımıza anlatamayız. 10 yıl Çayeli belediyesine aslanlar gibi hizmet ettim. Kimseyi bilerek kırmadım, üzmedim. Sadece hizmet için, Allah’ın rızasını kazanmak için çalıştım. Her zaman insanımızla sokakta olsun evlerinde olsun hep iç içe olduk. Çünkü Rize’yi sevdik Çayeli’ni sevdik. Sağolsunlar  onlar da bizleri sevdi, bağrına bastı. Bana bu şansı tanıyan, Çayeli’ne hizmet yapabilmemin önünü açan değerli başkanım çok sevdiğim ağabeyim Sn. Rıza Çakır Beyefendiye buradan sizlerin aracılığıyla çok teşekkür ediyorum.

Son olarak eklemek istediğim konu  Dış işleri bakanımız sn. Ahmet Davutoğlu’nun başbakanlığını memnuniyetle karşıladım. Bakanlığı döneminde önemli hizmetlerde bulunmuştur. Yeni makamının da hakkını vereceğini düşünüyorum. Ancak artık Rize siyasetinin de yeni isimler çıkararak bu vitrinde daha önlerde yer bulmasını temenni ediyorum.

 

-Sn. Başkanım tam bu noktada sözünüzü kesmek istiyorum.  Sn. Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı seçilmesiyle birlikte Parti ve hükümetle organik bağını kesmiş oldu. Bu yeni dönemde Türkiye genelini ve yerel olarak düşündüğümüzde teşkilatlarda bir değişme olmasını bekliyor musunuz?

-Ben olması gerektiğini düşünüyorum. Teşkilattaki bir takım arkadaşlarımızın yıprandığını, miadını doldurduğunu düşünüyorum. Artık ayrılma vakitlerinin geldiğini düşünüyorum. Çünkü insanların o mevkilere kendi çıkarları için değil de vatandaşların çıkarlarını düşünerek gelmesi gerektiğini düşünüyorum. Allah’ıma şükürler olsun Rıza başkanım ve ben 10 yıl boyunca insanımızın çıkarları için çalıştık. Hiç bir zaman kendi çıkarlarımızı ön planda tutmadık. Allah nasip ederse bundan sonrada tutmayacağız.

 

-Başkanım şöyle geçmişe baktığımızda bize anlatacağınız unutamadığınız bir anınız var mı?

-Sayabileceğim birçok anım oldu ama size iki konudan bahsetmek isterim beni gerçekten mutlu eden iki anım var. Birincisi eski başbakanımız hemşerimiz sn. Ahmet Mesut Yılmaz, TT Arenadaki maçta Abdurrahim Albayrak aracılığıyla benimle görüşmek istedi. Yanına gittiğimde sarıldı ve teşekkür etti. Başta sebebini anlayamadım ve kendisine sordum. İlçemizde bulunan kendisine ait büyük boy resimler vardır. Çayeli’ne gelenler bilir. Onlar tabi yıllar geçtikçe deforme olmuştu. Biz de buna kayıtsız kalamadık ve yenileriyle değişmiştik. Meğer bunu benim yaptığımı duymuş ve yanına çağırıp teşekkür etmek istemiş. Bende kendisine sn. Başbakanım, siz Çayeli’ne hizmetleri tartışılmaz bir insansınız biz sadece fotoğrafınızı yeniledik, yapmamız gerekeni yaptık, dedim.

Bir diğer anımda deplasmanda 1-0 kazandığımız Erciyesspor maçından sonra soyunma odasındayken sn. Başbakanımız benim telefonumu aradı galibiyet için kutladı ve Mustafa hocamızla görüşmek istedi. Başkanımızın beni arayarak hocamızı kutlamak istemesi beni mutlu eden anılardan biridir.

 

-Pişmanlıklarınız var mı? Şunu yapmasaydım daha iyi olurdu dediğiniz oldu mu?

&Hiç pişmanlık duymadım. Görevim neyi gerektiriyorsa onu yapmaya çalıştım. Bu konuda son derece vicdanım rahat. Bir tek pişmanlığım aileme daha fazla zaman ayırmak isteyip ayıramamam. Onları ihmal ettiğim zamanlar oldu. Bir pişmanlığım olacaksa, budur herhalde.

 

-Başkanım yavaş yavaş sohbetimizi nihayetlendirmek isterim. Sizinle sohbet gerçekten büyük bir zevkti. Son olarak taraftara bir mesajınız var mı?

-Taraftara mesajım şu olabilir. Kısa ve öz konuşacağım.

Bu şehir, bu takım en iyisini hak ediyor. Bu takım en iyisini yapabilir. Eksiği sadece taraftardır. Başka eksiği yoktur. Bu takıma sahip çıkalım. Bu takıma sahip çıkalım. Bu takıma sahip çıkalım.

 

-Keyifli bir sohbetti teşekkürler

Ben teşekkür ederim. Sizlerin aracılığıyla dostlarımıza buradan selamlar be sevgiler yolluyorum.

 

Röportaj: Yusuf Ziya TAŞ

 

 

Editör: HABER MERKEZİ