Rizespor şehrimizin takımıdır. Onun başarısı ilimizin başarısıdır. Bu başarının gelmesi için herkes elini taşın altına koymalıdır. Biz zamanında bunu yaptık. Günümüz yöneticilerine ışık olacak işlere imza attık. Takımımızın durumu, konumu ne olursa olsun asla onu yalnız bırakmayalım.

Fatih Sultan Kar

Trabzonspor’lu Ali Kemal Denizci’nin kardeşi Osman’a sayısız kulüp talipti. Onu kaldığı otelin lavobosunun camından kaçırarak transfer ettik.

Nuri Akbulut ismi Rizespor için farklı bir önem taşımaktadır. 1968 yılında kurulan Rizespor Futbol Kulübü kuruluşundan on bir yıl sonra Nuri Akbulut başkanlığında birinci ligle tanışmış, birinci ligdeki ilk sezonu beşinci olarak tamamlamış ve Türk futboluna damgasını vurmuş futbolcular onun döneminde Rizespor formasını giymişlerdir.

Bir dönem varını yoğunu, bütün mesaisini Rizespor’a adayan Nuri Akbulut’la oğlu Raşit Bey’in İstanbul Perpa’da bulunan işyerinde buluştuk. Rizepor’a verdiği hizmetler üzerine konuştuk.

Rizeliler yaptığınız çalışmalardan dolayı sizi tanıyorlar. Biz yine de sizi sizden dinlemek isteriz.

1939 yılında Rize’de doğdum. Rize Pehlivantaşı’ndanım. On yaşında Trabzon’a gittim. Askerlik dönemime kadar Trabzon’da kaldım. Futbola ilgim alakam burada başladı. 1969 yılında Rize Şoförler Derneği Başkanı (Merhum) Yakup Cengiz beni yönetimine aldı. Beş yıl kendisiyle çalıştıktan sonra 1974 yılında başkanlığı bana bıraktı. Tam on sekiz yıl Rize Şoförler Derneği Başkanı olarak Rize’ye hizmet verdim.

Rizespor başkanlığı görevine gelişinizin hikayesini anlatır mısınız?

Ben İstanbul’da bulunuyordum. Dönemin Rize Valisi Muammer Bartın, “Sen Rizespor Başkanı olacaksın” dedi .Ben de “Ben gelirsem yönetimimle görev alırım.” dedim. 3 Temmuz 1978 tarihinde yapılan olağanüstü kongre sonrası başkanlığa seçildim. Yönetim Kurulu’mda Başkan Nuri Akbulut, Asbaşkan Paşali Alaman, Genel Sekreter Avukat Sedat Bıçakçı, Genel Kaptan Hasan Kemal Yardımcı, Genel Kaptan Yardımcısı Kemal Özkan, Muhasip-Veznedar Dr. Hüseyin Akyıldız, Amatör ve Genç Takımlar Şube Başkanı Nail Can, İdare Amiri Ali Rıza Feyzioğlu, İrfan Akaslan, Mustafa Rakıcıoğlu, İstanbul Temsilcisi Alaattin Tüylüoğlu, Mehmet Turgut Kartal, Kayhan Karahasar, Alibaba Çillioğlu, Mahmut Hacıömeroğlu yer alıyordu.

Başkanlık süresince kaç kongre yaşadınız ?

Başkanlığım süresinde iki kongre yaşadım. İkinci kongrem 23 Haziran 1981 tarihinde gerçekleşti. Bu kongre sonrası seçilen başkanlığımdaki yönetim kurulunda Başkan Nuri Akbulut, Asbaşkan Ali Rıza Feyzioğlu, Genel Sekreter Dr. Hüseyin Akyıldız, Genel Kaptan Dr. Aslan Özer, Muhasip-Veznedar Dursun Naiboğlu, Amatör ve Genç Takımlar Şube Başkanı Nail Can, Kamplar Müdürü Ali Baba Çillioğlu, Federasyon Bölge Temsilcisi Hüseyin Turan, Üyeler: Hasan Kemal Yardımcı, Orhan Kanburoğlu (görevinden istifa etti), yedek üye İsmail Mahmutoğlu, Yılmaz Telatar, Paşali Alaman, Cesur Karaca, Reşat Uçak (görevinden istifa etti) Av. Recep Ali Kaya, Metin Akmehmet, Şevket Kambur görev almışlardı. Hepsini sevgiyle anıyorum. Hepsi Rize ve Rizespor sevdalısı isimlerdir.

Yıllarca birinci lig için mücadele eden Rizespor, bu hayaline sizin başkan olduğunuz sezon ulaşıyordu. Bu başarının altında yatan neydi?

Birlik beraberlik ve tek amaç için verilen mücadele. Yönetimimde yer alan her isim Rize ve Rizepor için elini taşın altına koyuyorlardı. Güzel bir ortam oluşturmuştuk. O kadar çok işlere kapılmıştım ki evimi ihmal ettiğim zamanlar çok olmuştur. Rizespor’da çeşitli zamanlarda başkanlık yapmış olan Paşali Alaman, Hasan Kemal Yardımcı, Ali Rıza Feyzioğlu, Mustafa Rakıcıoğlu ve Ali Baba Çillioğlu yönetimimde yer almışlardı. Refah (kaleci), Metin (kaleci), Öner (kaleci), Hüsnü, Levent, Muharrem, Kahraman, Fuji Mehmet (kaptan), Oktay, Ahmet, B. Kenan, Hüseyin, Erol, Haldun, Burhan, Turgay, Müfit, Edip, Arif, K. Hüseyin, Haluk, Memiş, K. Kenan, Aydın, K.Turgay, Sebahattin, Hasan, İsmail, Fikret, Hasan Fehmi, Ali Rıza, Ziya, Coşkun, Gürbüz, Temel, Cesarettin, Musa, Bekir, Tuncay, Mehmet, Haydar, Mustafa, Sinan’ın yer aldığı güçlü bir futbolcu kadrosu oluşturduk.

Bu muhteşem kadro başarıdan başarıya koşuyordu...

1978-79 sezonunun ilk yarısında evinde şans tanımayan, deplasmanda da rakiplerine kök söktürdük. Başkanlığın yanında basın sözcülüğünü de yürütüyordum. Rizespor iki ay süren bunalımlı bir dönem geçirdi. Bu devre yönetici, futbolcu ve taraftarlar el ele verince en az zararla atlatıldı. Antrenörümüz Gürsel Aksel’i kaybetmemiz futbolcularımızı ve bizi olumsuz yönde etkilemişti. Takımı bir ay süre ile futbolcumuz Fuji Mehmet çalıştırdı. Daha sonra antrenör sorununu Turgut Kafkas’la çözümleyen ve mali hiçbir problemi olmayan Rizespor’un tek hedefi vardı, o da yıllardır özlediği birinci lige kavuşmak. Rizespor’un şampiyonluğu için bizler yönetici olarak hiçbir fedakarlıktan kaçınmıyorduk. Futbolcu ve taraftarlarımız da Rizespor’un başarısı için hiçbir fedakarlıktan kaçınmıyordu. El birliği ile Rizespor’u layık olduğu Birinci Lig’e çıkartıyorduk. Yirmi dört saat mesaisini kulübüne adayan bir ekiple çalışıyorduk.On bir yıldır özlemi çekilen şampiyonlukla neşenin mutluluğun doruklarına varmıştı.Ligin başından sonuna kadar bir çok şanssızlıklarla karşılaşmıştık. Fakat mücadelemizden vazgeçmedik ve maraton sonunda ipi göğüsleyerek grubumuzda şampiyon olmuştuk.

Şampiyonluk coşkusu nasıl yaşandı ?

Yıllarca özlemini çektiğimiz Birinci Türkiye Ligi’ne yükselmenin mutluluğunu yaşıyorduk. Demirspor’u üç farkla devirdikleri şampiyonluk maçından sonra, boyunlarımızda çelenklerle sezon boyu ter akıtan futbolcular, teknik direktör Turgut Kafkas ve dönemin Rizeli Gümrük ve Tekel Bakanı Tuncay Mataracı, taraftar ve yöneticililerimle birlikte şeref turu atmıştık. Güzel günlerdi. Yalnız Gürsel Aksel’in yanarak ölümünü unutamam. Merhum Aksoy, 12 Ekim 1978 tarihinde bana “ Başkan gaz almaya gidiyorum’ dedi. Hoca birini gönderelim sen gitme” dedim. “Yok bi hava alayım, değişiklik olur” dedi ve gitti. Gidişinden on dakika sonra felaket bir patlama ile irkildik. Patlamanın olduğu petrol ofisine gittiğimde Merhum Gürsel Aksel’i perişan halde yerde gördüm. Kalabalığı yararak “Dur ne yapıyorsun” sesleri arasında ona sarıldım. O örnek kişiliğiyle hep yüreğimizde yaşayacak.

Birinci lig için ne tür çalışmalar yaptınız ?

Şampiyonluk coşkusunun hemen ardından “ Birinci lige hazırlık komitesi” oluşturduk. Takımın başına basında ‘on dokuz bin lira maaşla Türkiye liglerinin en pahalı antrenörü’ olarak gösterilen Zeynel Soyuer’i getirdik. Transfer ayında Galatasaray’dan kaleci Bahattin’i, Zafer’i, Erzurumspor’dan Osman’ı, İzmirspor’dan Arif’i, Adanaspor’dan Burhan’ı, Adana Demirspor’dan Sinan’ı, Elazığspor’dan Naim ve Orhan’ı, Diyarbakırspor’dan Faruk’u ve Beşiktaş’tan Yaşar’ı alan Rizespor’un futbolcularının yaş ortalaması yirmi üçtü. Ali Kemal Denizci’nin kardeşi Osman’a başka kulüpler de talipti. Onu kaldığı otelin lavobosunun camından kaçırarak transfer ettik. Transferde 25 milyon lira gibi o dönemler için dudakları uçuklatacak bir rakamı harcamamıza karşın kurulan kadronun Birinci Lig’de nasıl bir iş yapacağı net bir biçimde kestirilemiyordu. O sezon Trabzonspor 39 puanla bir kez daha şampiyon olurken, üç büyüklere karşı flaş sonuçlar elde eden Rizespor, topladığı 32 puanla 16 takım arasında ligi 5. sırada tamamlıyordu. Yeşil mavililer, 30 maçta 14 galibiyet, 4 beraberlik ve 12 yenilgi alırken, attığı 37 gole karşılık kalesinde 34 gol görmüştü.

İstanbul takımlarına karşı alınan sonuçlar göze çarpıyor...

Birinci ligde artık Rizespor fırtınası esiyordu. Fenerbahçe ile yaptığımız maçı Hürriyet gazetesi manşetine astığı “Rizespor Fenerbahçe’yi çökertti: 2-1” başlığı ile veriyordu. Rizespor, İstanbul’da Maçka Oteli’nde kalıyor ve kötü hava koşulları ile otel çevresinde yalnızca yarım saat bir ter idmanı yapıp Beşiktaş’ın karşısına çıkıyordu. Yeşil mavililer bir şok da şampiyonluk kovalayan Beşiktaş’a yaşatıyordu. İnönü Stadı’nda yoğun kar yağışı ile futbolcular birbirleri kadar doğaya karşı da savaş vermişler ve sahadan 2-1 ayrılan Rizespor olmuştu. Siyah beyazlılara şampiyonluk yolunda ağır darbe vuran maç, Milliyet’in manşetinden “Rizespor lapa lapa yağan kar altında Beşiktaş’ı devirdi” başlığıyla yansıtılıyordu. Birinci ligde rüzgar gibi esiyorduk. Her yanda “Trabzon, Ordu, Rize, İstanbul’a yok vize” sloganları hakimdi. Fenerbahçe ile yaptığımız maçlarda (Fenerbahçe – Rizespor : 1 - 2 ) - (Rizespor – Fenerbahçe : 0 - 0 ) , Beşiktaş ile yaptığımız maçlarda (Rizespor – Beşiktaş : 1 - 0) – (Beşiktaş - Rizespor : 1 - 2) , Galatasaray ile yaptığımız maçlara (Rizespor - Galatasaray : 1 - 0) – (Galatasaray – Rizespor : 3 - 0) gibi sonuçlara imza atıyordu. Bu sezon elde edilen başarı, Rizespor’un liglerdeki en büyük başarısıdır. Biz bu başarılara imza atarken yarınları da düşündük ve Rizespor alt yapısını asla ihmal etmedik. Bizim tespit edip transfer ettiğimiz futbolcular daha sonra yıldızlaşarak Türk futbolunda önemli noktalara geldiler.

Son olarak ilave etmek istediğiniz bir şey var mı?

Rizespor şehrimizin takımıdır. Onun başarısı ilimizin başarısıdır. Bu başarının gelmesi için herkes elini taşın altına koymalıdır. Biz zamanında bunu yaptık. Günümüz yöneticilerine ışık olacak işlere imza attık. Takımımızın durumu, konumu ne olursa olsun asla onu yalnız bırakmayalım.

Fotoğraf ve belgeler Nuri Akbulut ve Fatih Sultan Kar koleksiyonundan alınmıştır.

 


Nuri Akbulut başkanlığındakı Rizespor yönetimi, dönemin Rize Valisi İlhan Sözgen ile toplantı halinde.

 


Rizespor Başkanı Nuri Akbulut futbolcusu ve takım kaptanı Hüseyin Hamşinlioğlu’nun düğününde.

 

Başkan Nuri Akbulut ve Yönetim Kurulu Üyeleri
Soldan sağa : Başkan Nuri Akbulut, Hasan Kemal Yardımcı, İrfan Akaslan, Ali Rıza Feyiz ve Doktor Hüseyin Akyıldız

 


Rizespor Başkanı Nuri Akbulut ve Teknik Direktör Suat Mamat.

Basında yer alan Nuri Akbulut kareleri

 

1 : Başkan Nuri Akbulut, futbolcumuz Tuncay ve dönemin Gümrük ve Tekel Bakanı Tuncay Mataracı.2 : İki Başkan yan yana : Ali Baba Çillioğlu ve Nuri Akbulut.

3 : Rizespor Yöneticisi Ali Baba Çillioğlu, gazeteci Hayri Hiçler ve Başkan Nuri Akbulut.

 

 

Editör: HABER MERKEZİ