Gazeteci Bayram Ali Kavalcı; Katılım Bankacılığı konusunda kamuoyunun öğrenmek istediği bilgileri, Kuveyt Türk Katılım Bankasının yeni ve genç Rize Şubesi Müdürü Bülent ÇAKIR’la yapmış olduğu röportajda okuyucularının bilgisine aktardı. 

            B.A.K; 2008 yılı sonlarına doğru patlak veren ve tüm dünya Ülkelerinin ekonomilerini sarsan Küresel Finans Krizinden en fazla etkilenen sektörlerin başında bankacılık sektörü gelmekteydi. Dünya genelinde birbiri ardına batan büyük bankalar ve 2009 yılı içerisinde Papa’nın Hıristiyan Batı dünyasına faizli bankacılık yerine faizsiz bankacılığı önermesi bir kez daha Katılım Bankacılığını gündeme taşıdı. Bizde Banka-Katılım Bankası, Faiz-Kar payı noktasında karşılaştığımız bazı soruları Kuveyt Türk Katılım bankası Müdürü Bülent Çakır’a yönelttik ve sorularımıza içtenlikle cevap bulduk.

B.A.K; Bülent Çakır kimdir?

BÜLENT ÇAKIR; 1977 yılında Trabzon Çaykara doğumluyum.Trabzon İmam-Hatip Lisesi ve sonrasında K.T.Ü. İşletme Bölümünden mezun olduktan sonra bir dönem babamın yanında ticaretle uğraşıp, 2003 yılı başında dahil olduğum Kuveyt Türk ailesinde halen çalışmaya devam etmekteyim.Evli ve iki çocuk babasıyım.

B.A.K; Faizsiz Bankacılık nasıl olur, ne tür işlemler yapar, nasıl para kazanırsınız?

BÜLENT ÇAKIR; Genelde iki tür sistem üzerine faaliyetimiz kuruludur. Emek sermaye (mudarebe) ortaklığı ile topladığımız mevduatı, çağdaş murabaha (peşin alım,vadeli satım) dediğimiz ticari sistemle kazanca dönüştürmeye çalışırız. Bu yöntemle müşteri satın almak istediği malı görür ve peşin fiyatını öğrenir. Sonrasında bize gelerek bu malın alınıp kendisine vadeli satılmasını talep eder. Bizde gerekli incelememizi yaptıktan sonra müşterimizle vade ve vade farkında anlaşarak peşin alım ve vadeli satış işlemini gerçekleştiririz.

Arada oluşan fark ta bizim karımız olur. Brüt kardan masrafları düştükten sonra kalan karı mevduat sahipleriyle bölüşürüz. Sistemimiz bu, böyle para kazanırız.

Burada önemli olan husus, müşterimizin satın alma işlemini yapmadan bizimle irtibat kurması ve sipariş yetkisi almasıdır. Aksi halde borcun finansmanı yapılmış olur.

B.A.K; Katılım Bankası kar oranları ile banka faiz oranları neden her zaman birbirine yakın olmaktadır?

BÜLENT ÇAKIR; Bizlerde mevcut ekonomik sistem içerisinde bankacılık sektöründe faaliyet gösteren kurumlarız. Hitap ettiğimiz pazar aynı pazar ve kar hadlerimizi belirlerken dikkat ettiğimiz en önemli kalemler arasında diğer banka kar ya da faiz hadleri yer almaktadır. iktisadi rekabet ve zorunluluk bunu gerektirmektedir. Biz kar/zarar durumunu kredilerden kazandığımız para ile belirliyor ve ortaklarımıza kar dağıtımında bulunuyoruz. Örneğin bankaların konut kredisi için uyguladıkları faiz oranının aylık %1 olduğunu farz edelim. Katılım bankalarının  da aynı pazarda iş yapabilmeleri için uygulayacakları murabaha işlemindeki vade farkı oranının da bu seviyelerde olması gerekmektedir. Aksi takdirde ya fon kullanan müşteri mağdur edilecek yada düşük maliyetli fon kullandırma işleminden elde edilen düşük kar rakamının dağıtıldığı mevduat müşterisi mağdur olacak.

Bu durumu dengelemek ve rekabet edebilmek adına zorunlu olarak banka faiz oranları ile katılım bankası kar oranları birbirine yakın seviyelerde seyretmektedir. Rakamların aynı seviyelerde seyretmesi ikisinin de aynı kefeye konmasını gerektirmez. Önemli olan rakamların birbirine yakın olması değil gelirin kaynağıdır.

B.A.K; Hep kar dağıtıyorsunuz, hiç zarar etmiyor musunuz?

BÜLENT ÇAKIR; Tabi ki ediyoruz, zararın söz konusu olmayacağı bir ticaret düşünülemez herhalde.Topladığımız mevduatı vade farklılıklarına göre farklı havuzlarda değerlendirmekteyiz ve faaliyetlerimiz süresince elde edilen tahsilatlardan gelen karlar bu havuzlara yansıtılmaktadır.Yüzlerce alışveriş işlemlerinin bir kısmından zarar ediliyor olması genel olarak vade sonlarında kurumun kar elde etmesini engellemez.Oluşan zararlar kardan mahsup edilir ve kalan karın bölüşümü gerçekleştirilir.Bu nedenle her zaman kar dağıtımı yapılmaktadır.

B.A.K;Her türlü mal alım/satım işlemleri yapabiliyor musunuz ?

BÜLENT ÇAKIR; Katılım Bankaları sadece kendi ilkelerine yani fıkha göre alınıp satılması mümkün olan her türlü malın yanı sıra, hizmet ve bazı hakların murabahasını da gerçekleştirebilir. Eğer bir mal, hizmet yada hakkın satın alma özelliği yoksa, kamu zararı taşıyorsa, faizsiz bankacılık ilkeleri ile çelişiyorsa, örneğin alkollü içecekler, sigara ve benzeri zararlı maddelerin alım satımını gerçekleştirmiyoruz.

B.A.K; Alım Satım diyorsunuz, satıcıdan alım işlemini bizzat gerçekleştiriyor musunuz?

BÜLENT ÇAKIR; Aslında satıcı ile bizzat görüşüp malı/hizmeti satın almak en emin yoldur. Burada kurum personeli olarak bizler satıcı ile görüşerek satın alma işlemini gerçekleştirmemiz gerekiyor.

Ancak satıcı ile her zaman görüşme imkanı mümkün olmayabiliyor. Bu durumda müşteriye vekalet vererek işlemlerimizi gerçekleştiriyoruz. Örneğin bölgemizde çalıştığımız çay fabrikalarının yaş çay alımlarını bizatihi satıcı (müstahsil) ile görüşerek alma şansımız olmamaktadır. Bir firmanın binlerce müstahsili bulunmaktadır,takdir edersiniz ki hepsine tek tek ulaşamayız.. Biz de firmanın uygun gördüğü üçüncü bir kişiyi vekil tayin ediyor ve müşterimizin satın almayı planladığı yaş çayı satıcılardan bankamız adına almasını mümkün kılıyoruz. Tabi bu vekil tayin etme işlemi kurumun belirlemiş olduğu şartlar doğrultusunda yazılı olarak gerçekleşmekte ve kayıt altına alınmaktadır.

Şunu da belirtmekte fayda var. Katılım Bankaları arasında uygulama farklılıkları olabiliyor.Yukarıda bahsettiğim sistem bizim uyguladığımız sistemdir.

B.A.K; Ödemelerini geciktiren müşterilerinize ne tür bir uygulamada bulunuyorsunuz Fark aldığınız zaman bu faiz olmuyor mu?

BÜLENT ÇAKIR; Gecikmişe düşen taksitler için baştan belirlenmiş bir farkın,fazlalığın alınması, yada geciken her gün için faiz şartı koşmak faizsiz bankacılık ilkelerine aykırıdır. Örneğin nakden verilen bir borç yada satılan bir malın bedeli vade sonunda ödenmediği zaman %.. faiz uygulanacağına dair anlaşma yapmak elbetteki uygun değildir. Müşteri borcunu gününde ödemezse de bankamız ve mal alırken parasını kullandığımız ortaklarımız yani mevduat müşterilerimiz zarar görmektedir.

 Ne olacak peki? Nasıl çözeceğiz bu işi?

 Bu durum aslında bizi en çok rahatsız eden, meşgul eden bir olgudur. Tabi ki en önemlisi murabaha yaparken müşterileri özenle seçmek olacaktır ancak günümüzde hiç gecikme olmadan iş yapmak mümkün değildir. Geçmiş dönemlerde farklı yöntemler kullandık ancak şuandaki uygulamamız proje maliyeti oranında gecikme cezası almak şeklinde. Adı üstünde gecikme cezası alıyor ve kar havuzlarına kesinlikle karıştırmadan doğrudan ceza havuzuna aktarım yapıyoruz. Bizler de bu gecikme bedelleri ile tarihi çeşme ve şadırvanların restorasyon işlerini yapmaktayız. Tekrar ediyorum bu bir cezadır, kazanç vesilesi yapılmamaktadır ve bu bedeller kesinlikle bankamız karına ilave edilmemektedir.

B.A.K;Vermiş olduğunuz bu aydınlatıcı bilgiler için teşekkür ederim.

BÜLENT ÇAKIR;  Son olarak şunu ilave etmek istiyorum. Katılım bankaları reel ekonominin temel taşlarındandır ve her geçen gün sektördeki payları artmaktadır. Dünyanın küçüldüğü 2009 yılında katılım bankacılığı %30 lar seviyesinde büyüme gerçekleştirmiştir. Dünyanın bir çok ülkesinde özellikle büyük ölçekli bankalar bünyelerinde faizsiz bankacılık uygulamaya başlamıştır ve Türkiye model olarak alınmaktadır.Sizin de ifade ettiğiniz gibi Papa bile faizsiz bankacılığı finansal sektörün kurtuluşu olarak görmektedir.Tabi biz bunu sadece finansal sektörle sınırlamıyoruz. Ülkemizin %11 ler seviyesinde ciddi bir büyüme oranı ile başladığı 2010 yılı, ümit ediyorum ki bizler için de altın bir yıl olacak. Bende bana bu fırsatı verdiğiniz için sizlere teşekkür ederim.

Editör: HABER MERKEZİ