Belki de üzerine yazı yazılması en zor kelime cehalet. Hiç kimse kabul etmedi cehaleti Fenerate’nin oğlu Sokrates dışında. Herkes tarihçiden daha iyi tarih bildiğini iddia eder sadece sosyal ortamda ilkokul öğrencileri tarafından hazırlanmış fiş dosyalarını okuyarak. Kimseyi kurbandan anlamam dediğini gördünüz mü? Sanki herkesin atası Orta Asya’dan gelirken kasaptı?

Ve en çok bilgi sahibi olduğumuz konuların başında da, anason kokulu masalarda konuşulan “din” geliyor. Mübarek herkes orta çağ kilise görevlileri gibi kendi düşüncesine ters düştüğün an seni ya dinden çıkartıyor, ya da kendi partisine oy attığında sana cenneti müjdeliyor, o zaten bambaşka bir konu. Ve herkes o kadar çok siyasi bilgiye sahip ki 7 günde ülkeyi dünyanın süper gücü haline getireceğini iddia eden bir amcayı soğuk bir odada dinlediğimi hatırlıyorum. Ve bu muhabbetler ya Lozan’da ya da Bor madenlerinde bitiyor ya o da işin komik tarafı.

Peki, madem bu kadar bilen bir toplumuz, neden her şey günü kurtarırcasına yapılıyor bu ülkede?

Neden bu kadar siyasi gücümüz olduğu halde; bir bakan, üç dört vekil, bir belediye başkanı, bir de ilçelerin tapularının kendilerine verildiğini iddia eden teşkilat mensuplarının paylaşım resimleri 4 kornişon turşusu paylaşımından daha az beğeni alıyor.

Peki, madem herkes Kurban Bayramının bilincinin bu kadar farkındaysa, neden donduruculara eti yığmanın vakti olarak bakıyoruz Hz. İbrahim‘den kalan bu ibadete? Neden küs olan kardeşler bu bayramı Ümmet Paygamberi ahlakı gereği birbirlerini affetmenin bahanesi olarak görmüyor? Neden bayramlar samimiyetin göstergesi olmaktan çıkıp, bu güzel günler sanal dünyanın soğuk sosyal iletilerine kalıyor ki?

Ve en çok bilgi sahibi olduğumuz ve zora kaldığımızda “benim dedem hacı” deyip olayı kapattığımız din bilgisine ne demeli. Saçı kapalıysa cennete, açıksa belirsiz yorumunu yapan toplumda, bir seçimin abdestsiz kılınan namazlarla kazanılmasına sebep olan ve yanlış düzen adamlarına yapılan her eleştiriyi dinden çıkma olarak gören DİN hangi köyün dini? Oysa ki inandığımız din bizlere iyiliği, güzelliği, yanlışa yanlış, putlaşan düzene itirazı ön görmez mi?

Evet her şeyi biliyoruz, neden bu kadar ölürken cümle kuramıyoruz peki? Neden bu kadar tarih bilgimiz varken her geçen gün çocukların büyüyemediği ülkeler olmamak için mücadele etmiyoruz? Neden milliyetçiliği Para ile satın aldığımız Kolayı Logar kapağına dökmekten ibaret sayıyoruz? Neden şarkıları, insani değerleri, sahip olduğumuz kahramanları, ideolojileri ayrışmak olarak kullanıyoruz. Oysaki Allah bize “Ey Müslümanlar” olarak seslenmiyor mu?

Ve şunu belirtirim ki, bilmek, inanmak, değerlerimize anlam katabilmek, yarınların plan ve projelerini bugünden hazırlayabilmek için okumak gerekir. İlmi sosyal medyada, politikayı kahvede, dini içki masasında konuştuğumuz sürece torpil çocukların masum eğlencesi değil, yeni dünya düzenindeki ülkemizin vazgeçilmez gerçeği olarak kalacaktır.

 

Editör: HABER MERKEZİ