Üniversitelerde başörtüsü serbestisi için yapılacak olan Anayasa  değişikliklerine geri sayım sürerken herkesin dilinde şu soru var:
- “Peki ya değişiklikleri Anayasa Mahkemesi geri çevirirse ne olacak?”
Böyle bir ihtimalin yüzdesini mi soruyorsunuz?
Zerre abartmıyorum, iki gündür dinlediklerimden hareketle bu ihtimalin yüzde 70’in üzerinde olduğunu söyleyebilirim.
Diyeceksiniz ki o zaman AKP’nin yaptığı üzüm yemek değil, bağcıyı kandırmak!
Aynen öyle.
Bırakın onu bunu AKP adına yeni Anayasa taslağını hazırlayan Prof.Ergun Özbudun bile yapılacak değişikliğin Anayasa Mahkemesi’nden döneceğini söylüyor.
 Hal bu ise AKP’nin yaptığı ne midir?
Tabanına, biz elimizden geleni yaptık ama görüyorsunuz laikçiler engelliyorlar diyebilmeye zemin hazırlamaktır.
Başka bir ifade ile varlık nedenlerinden biri olan türban istismarı kartını  bu şekilde yine elinde tutmaya devam edebilmek.
Buradan hareketle MHP’nin başörtüsüne verdiği desteği ve AKP’nin elinden bu istismar oyuncağını almak istemesi politikasının puanlama olarak on üzerinden on olduğunun tescillendiği de ortaya çıkmış oluyor..
Bazıları AKP bundan başka ne yapabilirdi ki diyebilir?
Düzenleme ise düzenleme, yasa ise yasa, Anayasa değişikliği ise Anayasa değişikliği her şey yapılmadı mı diye sorabilir!
Amaç uğraşıyor, çabalıyor, çırpınıp yırtınıyor görünmek değil de gerçekten çözüm olsaydı AKP her türlü açığı ve gediği kapatabilirdi... Oysa bugün böyle bir şey söz konusu değildir... AKP adeta düzenlemeyi, bakın ben elimden geleni yaptım demek için yapıyor gibidir. Ümid etmeyiz ama görülecektir ki oylama sonrası süreçte Anayasa Mahkemesi, CHP’nin başvurusu ile değişikliği geri çevirecektir.
Böyle bir şey de başörtüsünün üniversiteye girme teşebbüsünün bir bakıma sonu anlamına gelecektir.
Peki serbesti için başka bir yol ya da metot vardı da bu yapılmadı mı sorusuna gelince?
Evet böyle bir yol vardı ve bunu teklif eden de eski Başbakan Mesut Yılmaz’dır.
Başörtülü öğrencilerin üniversiteye girmelerini savunan ve bunu NTV’deki canlı yayında da bir kez daha açıklayan Mesut Yılmaz’ın teklifi şudur:
- Düzenlemenin Anayasa Mahkemesi’nden dönmemesi için türbanın ilk ve ortaöğretime girmeyeceği ve kamu çalışanları için de geçerli olmayacağı  Anayasa güvencesine alınmalıdır. Bu şekilde garantiler konularak türbanlı kızlarımızın üniversitede okuma engeli kaldırılabilir. Aksi halde hiç arzu etmem ama Anayasa Mahkemesi, değişikliği kuvvetle muhtemeldir ki iptal edecektir. Dolayısı ile AKP’ye bugünden çağrım, Anayasa değişikliklerine bu hususların da ilave edilmesi olacaktır. Bu yapılırsa türban ilk-orta öğrenimi ve kamu çalışanını da kapsayacak diyenlerin argümanları elinden alınacaktır. Görüldüğü gibi Mesut Yılmaz’ın teklifi baştan savmaya değil, sonuç almaya yani sorunu çözmeye matufdur.. Problemin aşılmasını samimi olarak isteyen herkesin de bu teklifi desteklemesi gerekiyor.
Peki AKP bu teklife nasıl mı bakıyor ya da bakar?
Olması gereken AKP’nin makul olan bu teklifi değerlendirmeye alması ve ona göre davranmasıdır.
Olması gereken bu ancak kanaatimizce olacak olan şudur:
AKP bu teklifi umursamayıp MHP ile beraber kamuoyuna deklare ettikleri değişiklikleri yapacak.. İptal olursa da, eskisi gibi yine istismara devam edecek.
AKP’nin derdi, sorunu çözmek değil, ondan siyasi olarak yararlanmaktır. Türban, AKP için sorunları örten, toplumu manipüle eden bir araç konumundadır. Haksızlık mı ediyorum?
O zaman iptal edilmesi kesine yakın olan bir düzenleme yapmak yerine  Mesut Yılmaz’ın önerdiği türden bir düzenleme yapsınlar..

Yeniçağ 

Editör: HABER MERKEZİ