İlk olarak HES’ lere karşı vatandaşların uyanık olmasını ve harekete geçmesini isteyen Fırtına Vadisi Avukatlarından Remzi Kazmaz Karadeniz’de derelerin gürül gürül aktığı ve yeşilin her tonunun bulunduğunu ifade etti. Kazmaz “ Dünya emperyalistleri emellerine kavuşmadan bizim ünlü siyasetçilerimizle, müteahhitlerimiz elele vererek bin bir canlının yaşadığı Karadeniz’i yaptıkları beton erme sahil yoluyla öldürdüler. Şimdi de gürül gürül akan dere sularına göz diktiler Bir kanser mikrobu gibi bu bela vadilerimizi sardı. Cebine bir HES Projesi koyan birde CED raporu uyduran bu kişiler, buldukları en yakın derenin başına oturup bir santral kurma sevdasıyla çevredeki ormanları temizliyorlar.

Ardından da ağır makineleriyle bu orman güzergâhında kocaman yollar yaparak yıllardır el değmemiş doğayı kirletiyorlar yarın bu yollardan bu bölgeye geleceklere bu doğanın nasıl talan edileceğini öğretiyorlar. Şimdi sıra derenin temiz suyuna gelmiştir artık. Debisi-yüksekliği ne olursa olsun bunu dinleyen yok. Zaten Enerji Bakanlığı'ndan bir yakınını bularak cebine CED raporunu koymuştur bir kere. Bir tarafta yeşili katlediyor bir tarafta yeşil dolduruyor cebine.

Bu hikaye son günlerde Karadeniz kıyılarında geçiyor. Rize İkizdere, Çayeli Çataldere, Hemşin Çamlıhemşin, Fındıklı Çağlayan Dereleri üzerinde oynanan bu oyunun adı elektrik üretimi. Evet bir avuç elektrik uğruna doğayı akıl ve vicdan almaz şekilde katledenler ve onlarla işbirliği yapanlar bu ülkeyi çok sevdikleri için, elektrik enerji ihtiyacını karşılamak için baltalarını sırtlamışlar, yollara düşmüşler. Ürettikleri elektriği sözüm ona çok ucuza üretip! yine çok ucuza devlete satacaklar. Milli ekonomiye katkı sağlayıp Türkiye bütçesini delecekler pardon destekleyecekler. Çünkü bir çoğunun Dünya Bankası'ndan Hükümet aracılığı ile sağladığı kredileri sonunda ya Hükümet geri ödemek zorunda kalıyor, ya da santraller çalıştırılmazsa bile yapımcı firmaya devlet belli bir tazminat ödemek zorunda kalıyor.

Dere yataklarında kurulan taş ocaklarına hiç değinmeye gerek yok. Dere yataklarından alınan taşlarla deniz dolduruluyor, çakıllarla temeller dolduruluyor. Olan derelerimize, ormanlarımıza oluyor. Bu tahribat sorumsuz bir şekilde devam ediyor. Bu ülkede bağımsız mahkemeler var. Şu an bunların karşısında tek kurum olarak duruyor. Çünkü bu bezirgânlar Radyo-TV-basını bir şekilde arkalarına almışlar.

Bu tefeci zihniyet köy muhtarını satın almış, halka şirin gözükmek için akla gelmeyecek yöntemlerle halka ulufe dağıtmış. Bizim insanlarımız iyi niyetle kurulacak olan santrallerin ülkeye ve özellikle kendi yörelerine faydalı olacağına inandırılmış. Ama kazın ayağı öyle değil. Dünyada kuraklık yaşanıyor. Bu bir gerçektir. Akdeniz-Ege kısa bir süre sonra çölleşecek. Dünyanın bir çok yerinde şu anda baş gösteren bu kuraklık, suya olan ihtiyacın doruk noktasına çıktığı bir dönemde bütün sermaye gruplarının dikkatini Karadeniz'e çevirmesine neden oluyor. Bu nedenle kurulacak santrallerin o yöreye bırakın katkısını, zararı var. Hem de çok vahim bir zararı var.

Telafisi olmayan ve geri dönülmesi zor olan zararlar. Çataldere-Çayeli'nin değişik yerlerinde HES kuracağım diye büyük bir katliam yapan bu zihniyet bu gücü nereden alıyor? Bu sorumsuzca davranışların kaynağı nerededir? İkizdere'de santral kuruldu da İkizdere'nin başı göğe mi erdi? Hayır! O zaman neden başka santraller kurulmak isteniyor? Birileri bizi kandırıyor.Gerçek şudur: Bir avuç yeşil dolar uğruna Karadeniz'de bir doğa katliamı başladı. Birileri düğmeye bastı. Bu Karadeniz'in bütün derelerine sıçrayacak, bir kanser gibi tüm Karadeniz'i saracak.İş işten geçmeden , bu doğa katliamına dur demek gerekiyor. Ama geç kalmadan. Çünkü Çataldere Çayeli'nde binlerce ağaç kesildi. Hem de yüzyıllık ağaçlar. Sırada İkizdere var.

Sırada Hemşin var. Çünkü onlarca HES projesi var. Trabzon'da, Giresun'da, Sinop'taki derelerde zaten çalışmalar başladı.Bu katliamı durdurmak sadece bağımsız yargıyla olmaz. Sivil Toplum Örgütlerine çok iş düşüyor. Hukuk ve halk bir araya gelerek doğamızı, derelerimizi, geleceğimizi kurtarabiliriz. Öyleyse haydi ayağa kalkalım. Bir araya gelelim, elele verelim. Gelecek kuşaklara, çocuklarımıza yaşanabilir bir dünya bırakmak için herkes üzerine düşeni yapsın.Alternatif mi? Evet bu doğaseverlerin en çok konuştukları biz elektrik üretiyoruz. Bizler laf üretiyoruz. Hayır biz laf üretmiyoruz; daha baştan beri söylediğimiz hem de her alanda bağırarak söylediğimiz alternatifimiz var. Ama bazıları sağır olmuşsa, Hükümetimiz duymazlıktan geliyorsa suç bizim mi? Evet hem de elektrik üretiminden daha çok az masraflı hatta sıfır masraflı” dedi

Bağımsız Rize Milletvekili Mesut Yılmaz ise HES santrallerinin bir derede birden fazla kurulmasının derenin katliamına yol açacağını ifade ederek, “Bizim hükümetimiz döneminde Fırtına Vadisinde bir tek HES santrali kurulmasının bölgeye fazla zarar vermeyeceği kararı verip izin vermiştik. Ancak daha sonra bu karar yargıya götürülmüştü. Ama şimdi çataldere’ de yapılmak istenen bu değil. Çataldere’ yi katletmek istiyorlar. Küçük bir derede 5 santral kurmanın peşindeler. Çataldere’ ye beş santralın kurulması o derenin suyunun yok olması, derede yaşayan balıkların yok olması. Doğanın yok olması demektir. Buna izin verilmemelidir. Çataldere’ de eğer 5 HES kurulursa 5-10 yıl sonra köyüm yaşanmayacak hale gelir. Bu nedenle bütün Çayeli el ele verip bu santrali durdurmalı” dedi.

Santral yapım çalışmalarının Çataldere’de vatandaşlar kendilerini konuşmamaları konusunda tehdit ettiklerini belirterek, “Eğer santral yapımına karşı çıkarsak sonumuzun kötü olacağını bize söylediler” dedi.


senozderesi.com







Editör: HABER MERKEZİ