Ankara Gülhane Askeri Tıp Akademisi’nde (GATA) tedavi gören 7. Cumhurbaşkanı Kenan Evren dün akşam saatlerinde, 98 yaşında hayatını kaybetti. Yaşlılığa bağlı çoklu organ yetmezliği nedeniyle sağlık durumu ciddileşen Evren, yoğun bakım ünitesine alınmış; ailesi, yakınları ve avukatları hastaneye çağrılmıştı. 

GENELKURMAY YOLU AÇILIYOR

TSK’da çeşitli görevlerde bulunan Kenan Evren, 1974 yılında orgeneralliğe yükseldi. 1977 yılında “Kanlı 1 Mayıs” olayı sonrasında, Başbakan Süleyman Demirel, Kara Kuvvetleri Komutanı Namık Kemal Ersun’u “darbe girişiminde bulunacağı” gerekçesiyle 1 Haziran’da görevden aldı. Bu süreçte Ersun ile birlikte 200 komutan emekli edilince Evren’in önü açıldı. Bir anda “en kıdemli orgeneral’ konumuna gelen ve Kara Kuvvetleri Komutanı olan Evren, 1978’de Semih Sancar’dan boşalan Genelkurmay Başkanlığı görevine atandı. 

DARBENİN AYAK SESLERİ 

Evren, hazırlandığı 12 Eylül darbesinin ilk sinyalini 27 Aralık 1979’da verdi. Kuvvet komutanlarıyla birlikte imzalayarak Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk’e gönderdiği mektupta, dönemin iki önemli siyasi partisi AP ile CHP’nin Türkiye’nin karşı karşıya bulunduğu sorunları “birlikte” çözmeleri gerektiğini vurguladı. Evren, 1980 yılındaki 30 Ağustos Zafer Bayramı konuşmasını da siyasi konulara ayırdı. Alınmasını istediği tedbirleri radyo ve televizyon aracılığıyla kamuoyuyla paylaştı. 

TANKLAR CADDELERDE 

Türkiye 12 Eylül sabahına darbeyle uyandı. Caddelere askeri araç ve tanklara kalırken, Kenan Evren saat 13.00’te televizyon ve radyodan yayınlanan ünlü konuşmasına şöyle başladı: “Yüce Türk milleti, 30 Ağustos Zafer Bayramı dolayısıyla sizlere radyo ve televizyondan hitap etmek imkanını bulmuş ve ayrılan kısıtlı süre içerisinde mümkün olduğu kadar, yurdumuzun içinde bulunduğu siyasi ve ekonomik durumu ile anarşik ve bölücü eylemleri; alınması gereken tedbirleri çok kısa olarak izah etmeye çalışmıştım.” Ülkedeki kaos ortamına, terörün aldığı canlara işaret eden Evren, darbenin gerekçesini de şu sözlerle izah etmeye çalışıyordu: “TSK ülkenin ve milletin bütünlüğünü, milletin hak, hukuk ve hürriyetini korumak, can ve mal güvenliğini sağlayarak korkudan kurtarmak, refah ve mutluluğunu sağlamak, kanun ve nizam hakimiyetini, diğer bir deyimle devlet otoritesini tarafsız olarak yeniden tesis ve idame etmek gayesiyle devlet yönetimine el koymak zorunda kalmıştır.” 

ANAYASASI KABUL EDİLDİ 

Aynı gün, TBMM ve hükümet feshedildi, tüm yurtta sıkıyönetim ilan edildi. 17 siyasi parti kapatıldı. Demirel ile Ecevit Gelibolu’ya götürüldü. Genelkurmay Başkanı Evren’in liderliğinde, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Nurettin Ersin, Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Tahsin Şahinkaya, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Nejat Tümer ve Jandarma Genel Komutanı Sedat Celasun’dan oluşan Milli Güvenlik Konseyi kuruldu. Evren Konsey Başkanlığını ve Devlet Başkanlığı’nı üstlendi. İl il dolaşarak mitingler düzenledi ve darbenin gerekçelerini anlattı. Yeni Anayasa için çalışma başlattı. 7 Kasım 1982’de halk oyuna sunulan yeni Anayasa, yüzde 91.37 oy oranıyla kabul edildi. 

ÖZAL’A KAYBETTİ 

Takvimler 6 Kasım 1983’ü gösterirken, Türkiye çok partili siyasi düzene dönüş için sandık başına gitti. Seçime katılacak partiler ise Milli Güvenlik Konseyi’nin izniyle belirlendi. Seçimde Evren’in desteklediği asker kökenli Turgut Sunalp’ın partisi Milliyetçi Demokrasi Partisi (MDP) yüzde 23 oyla ancak 3. parti olabildi. Zafer ise Evren’in seçime 2 gün kala televizyondan eleştirdiği Turgut Özal’ın Anavatan Partisi’nin (ANAP) oldu. Seçimin ardından Milli Güvenlik Konseyi’nin görevi son bulurken yeni Anayasa’nın 1. geçici maddesi uyarınca, 7 yıllık bir süre için Türkiye’nin 7. Cumhurbaşkanı sıfatını kazanan Evren, 1 Temmuz 1983’te Genelkurmay Başkanlığı görevini Kara Kuvvetleri Komutanı Nurettin Ersin’e devrederek askerlikten emekliye ayrıldı. 

SİYASETTEN UZAK DURDU

Evren, Cumhurbaşkanlığı görev süresini tamamladığı 9 Kasım 1989’a kadar Başbakan Özal ile uyum içerisinde çalıştı. Koltuğunu Özal’a bırakan Evren, emekli olduktan Marmaris’e yerleşti ve siyasetten uzak durdu. Evren, sağlık durumu nedeniyle yaklaşık 3 yııldır hastanede tedavi görüyordu. Son dönemde durumu ağırlaşan Evren, solunum cihazına bağlı olarak tutuluyordu. 

 KURULLARI HÂLÂ GÖREVDE

Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK): 12 Eylül darbesinden sonra 1981 yılında kuruldu. Bu kurul sayesinde askeri nitelikte hemen her faaliyet yargı denetimi kapsamı dışında tutuldu. 

Yükseköğretim Kurulu (YÖK): 2547 sayılı kanunla 1981 yılında kuruldu. YÖK üyeleri, Cumhurbaşkanı tarafından atanıyor. Cumhurbaşkanı tarafından atanan bu kurul, rektörlük için Cumhurbaşkanı’na 3 aday sunuyor, rektör bu 3 aday arasından Cumhurbaşkanı tarafından seçiliyor. 

Askeri Yargıtay, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi: 1961 Anayasası’na, “Askeri Yargıtay” adıyla yüksek bir mahkeme dahil edildi. 1982 Anayasası, bu mahkemeyi aynen muhafaza ederken, mahkemenin yanına, bir de “Askeri Yüksek İdare Mahkemesi” eklendi.

32 YIL SONRA MÜEBBETE MAHKÛM OLDU

İnsan hakları açısından karanlık bir dönemin kapısını açan 12 Eylül darbesi, yargı koridorlarına uzun yıllar sonra taşındı. Adana Savcısı Sacit Kayasu 2000 yılında Kenan Evren hakkında iddianame hazırladı, ancak iddianame kabul edilmedi. Savcı Kayasu ise meslekten ihraç edildi. 12 Eylül 2010 tarihli Anayasa değişikliği referandumuyla, 12 Eylül Darbesinin sorumlularının yargılanmasını engelleyen 1982 Anayasası’nın geçici 15. maddesi yürürlükten kaldırılınca, ikinci kez yargı süreci başladı. Evren ile hayatta kalan tek MGK Üyesi Tahsin Şahinkaya “sağlık sorunları” gerekçesiyle duruşmalara katılmazken, savunmalarını hasta yataklarından görüntülü olarak yaptılar. Ankara 10. Ağır Ceza Mahkemesi kararını 2014 yılının 18 Haziran günü açıkladı. Evren, “Başbakan’a muhtıra vermek, Anayasa ve TBMM’yi ortadan kaldırmaya teşebbüs” suçundan müebbet hapis cezasına çarptırılırken, ‘orgeneral’ rütbesi alınarak ‘er’ rütbesine düşürüldü. Davayla ilgili Yargıtay süreci ise henüz başlamadı.

 

Editör: HABER MERKEZİ