Hamsisi, ekmeği, köftesi, sütlacı ile adından söz ettiren Trabzon’un Hamsiköy’ünü bugün sadece sütlacı ve ekmeği ayakta tutuyor. Yolu Trabzon’a düşüp de Maçka’dan, Hamsiköy’den geçenler sütlacı tatmadan edemiyor.
Tadı damakta kalan meşhur Hamsiköy sütlacının hikayesi ise çok eskilere dayanıyor. Öncesi sütlü ilaç, şimdi sütlaç olan, süt, pirinç ve şekerden yapılan tatlı, bölgenin vazgeçilmez gelir kaynağı olmuş. Maçka ilçesine bağlı Gümüşhane il sınırına yakın Zigana Dağı eteklerinde 1600 metre yükseklikteki bu dağ köyü sadece sütlaçla değil, ürettikleri peynir, tereyağı ve taş fırın ekmekleriyle de adlarından söz ettiriyor. Taşımacılığın, develerle yapıldığı zamanlardan bu yana, bir dinlenme yeri olarak önemini hep koruyan Hamsiköy, adını Karadeniz’le özdeşleşen ‘hamsi’den almamış. Köyün adı, Arapça ‘hamse’den gelmekte. Çevredeki dört köyle birlikte anıldığı için, daha önce ‘Ciharlı’ olan adı, ‘beş köy’ anlamına gelen Hamseköy / Hamsiköy olarak kayıtlara geçmiş. Hamsiköy sütlacı yapıp satan Kardak Dinlenme Tesisleri sahibi Hakan Pervanlar, dedesi Hamdi Ali Konak’ın midesi ağrıyan arkadaşına ilaç niyetine verdiği sütlü pirincin, sonrasında günümüzdeki tatlıya dönüştüğünü söylüyor: “Hamsiköy’de dedem Hamdi Ali Konak ile Ahmet Efendi adında iki tane lokanta işletmecisi varmış. Büyüklerimizden dinlediğimize göre; Ahmet Efendi bir gün midesinden rahatsızlanır. Hamdi Ali dedem, mideye iyi geldiği için süt ile pirinci kaynatıp, şekerle tatlandırıp kendisine içirmiş. Bu ilaç yapımı için yapılan karışımdan güzel bir tatlı ortaya çıkmış. Ama dedem, bu tatlının bir eksiği var deyip, bir tutam tuz ilave etmiş. Bu şekilde bugün iştahla yenilen sütlaç tatlısı ortaya çıkmış.”
‘Boynuz kulağı geçti’ diyen Hakan Pervanlar sütlacın en önemli özelliğinin bu yörenin sütünden kaynaklandığını belirtirken sütlaç tatlısı ustası Hanım Alkurt (38) ise sütlaç yapmayı dedesinden öğrendiğini, 7 yaşından beri aralıksız sütlaç tatlısı yaptığını ifade ediyor. Alkurt her gün ortalama 40 kilo sütten tatlı yaptıklarını belirtiyor.
zaman.com.tr
