Araştıran Derleyen ve Yazan: Adem İmdat Kesici

SELAHATTİN KESİCİ HOCA (Merhum) KİMDİR?

Çayeli'mizin Güllerinden, Gönül Adamı Eskicami İmamı Hafız Selahattin Kesici Hoca, Çayeli’nin Çataklıhoca Mahallesi Şişmanlı Mevkii’ndendir.

Arnavutoğulları'ndan, Çayeli Eskicami (Hacıbaşı Camii) İmam-Hatibi, Hafız Hacı Merhum Selahattin Kesici Hoca, Müderris Abdullah Çakır'ın talebesidir.

Hafız İmam (Hacı) Selahattin KESİCİ Hoca, 15.12.1933 yılında Çayeli Çataklıhoca Mahallesi’nde doğmuştur. Baba adı Davut, ana adı Zehra’dır. İlkokulu Çataklıhoca Mahallesi’ndeki Karaömerli Okulu’nda okumuştur. Hafızlığını Hafız Sefer Hoca’dan yapmıştır. 19 yaşında Perkam Camii’nde imamlığa başlamış ve orada iki yıl imamlık yapmıştır.

     21 yaşında askere gitmiş ve iki yıl askerlik yapmıştır. Askeri görevinde iken hem vatanı görevini tam olarak yapmış, hem de dini görevlerini tam olarak yerine getirmiştir. Öyle ki; kendisi askerde;“Bütün namazlarımı kıldım ve oruçlarımı tuttum” demiştir.

29.11.1950 yılında evlenmiştir. 29.04.1957 yılında Çayeli Büyüktaşhane Camii İmamlığına atanmıştır. 01.06.1960 yılında ise Çayeli Müftülüğünde dini ve resmi hizmetlerine kâtip olarak devam etmiştir. Abdullah Hoca’nın talebelerindendir. Abdullah Hoca kendisi emekli olduğunda; “Benim yerime ancak Selahattin Hoca İmamlık yapabilir” diyerek onun Eski Cami’ye imam olmasını sağlamıştır. Selahattin Hoca 16.08.1962 tarihinde Çayeli Merkez Camii (Eski Cami/Hacıbaşı Camii) İmam-Hatipliğine başlamıştır. 07.07.1973 tarihinde Merkez Hacıbaşı Camii ve daire mutemedi olmuştur. 04.09.1986 yılında emekli olup, fahri olarak bu göreve devam etmiştir.

           Sesi ve talimi çok güzel olan Hafız Selahattin Kesici’nin kıldırmış olduğu namazların huşu içinde eda edildiği cemaati arasında söylenmektedir. Kendisi zaman zaman güzel şakalar, latifeler ve nükteler yapardı. 1986 tarihinde Hac farizasını yerine getirmiştir. 1993 yılında yine vekâleten Hac görevi için gittiğinde Medine’de 19.05.1993’te hac görevi esnasında vefat etmiştir. Kabri Medine’deki Cennet-ul Baki dâhilindedir.

 Hafız İmam Selahattin Kesici Hoca’nın latife ve nükteleri halk arasında zaman zaman nakledilip anlatılmaktadır. Latife, nükte ve şakalarında ana tema düşündürmek, ikna etmek ve karşısındaki kişinin gönlünü almak idi. Güldürürken düşündürürdü. O, Çayeli’nin Nasreddin Hocası idi. Medine’de Cennet-ul Baki Kabristanlığı dâhiline defnedilmiş olan Selahattin Kesici’ye Yüce Allah Rahmet eylesin. Âmin.

HAFIZ SELAHATTİN KESİCİ HOCA’NIN ŞAKA, LATİFE VE NÜKTELERİNDEN BAZILARI

DOĞRİ DEMİŞUM

Selahattin Kesici Hoca, bir gün Eski Cami’nin yanında bulunan imamlar lojmanının kapısında balık pişiriyordu. Bu esnada lojmanın altında bulunan şadırvanda abdest almakta olan bir zat (avantacı, beleşçi diye bilinen) balık kokusunu alarak, abdestini aldıktan sonra merdivenden yukarı çıkmaya başlar ve merdiven başında Selahattin Hoca’yla karşılaşır. Şöyle der:  — Selamun aleyküm hocam. Tanri misafiri geldum.

Bu sözün üzerine Selahattin Hoca şöyle bir mukabelede bulunur: — Ve aleyküm selam. Burasi Selahattin hocanun lojmanidur. Tanrinun evi camedur. O zaman camiye gideceksun.  Adam bakar ki Selahattin Hoca pek taviz vermez. Hemen der ki: — Selahattin Hocam! Hani sen demeyidunmi ki “musafir on rizikla gelur, dokuzini birakur, birini alup gider…”

Bu sözün üzerine Selahattin Hoca şöyle cevap verir:

— Doğri demişum, git on kilo baluk al, dokuz kilosini birakup, bir kilosini alup gidersun”.

BEN ATEŞE DAYANAMAM

Selahattin Kesici Hoca, bir namazı müteakip Eski Cami’nin kapısında dururken, namaz kılmayan, oruç tutmayan ve dini vecibelerini yerine getirmeyip din adamlarının arkasından sürekli konuşan adamın biri yanına gelmiş ve aralarında şöyle bir konuşma geçmiş:  — Hocam! Seni çok severum bilursun. İnşallah öteki dünyada da beraber oluruz. Selahattin Hoca tedirgin bir halde itiraz etmiş: — Yok yok öteki dünyada beraber olmiyalum. Adam sormuş; — Niye Hocam? Selahattin Hoca cevap vermiş; — Çünki ben ateşe dayanamam!

DİBİNDEN AŞAĞA GİT DA GİT…

Selahattin Kesici Hoca, arazisinde çalışırken, nazar etmesiyle bilinen bir kişi onu görmüş ve selam verdikten sonra şöyle demiş: — Hocam! Senun ne kadar malun, mülkün, arazin var?

Selahattin hoca adamın tamahçı olduğunu iyi bildiğinden dolayı şöyle bir cevap vermiş: — Öyle enine boyine fazla yok ama dibinden aşağa git da git…

BAŞUMUN ÜSTİNDE YERİ VAR

Hafız-İmam Selahattin Kesici Hoca, bir grup imamlarla Din Görevlileri Lokalinde çay içiyorlardı. Bu arada bir imam Selahattin Hoca’ya diyor ki: — Nevzat Hoca Çayeli Müftisi oldi. Bu sözün üzerine birkaç imam memnuniyetlerini belirtiyorlar. Birkaç kişi de bazı eleştirilerde bulunuyorlar ve Selahattin Hoca’ya bu konu hakkında görüşünü soruyorlar. Selahattin Hoca da diyor ki: — Nevzat Müftinun başumun ustinde yeri var. Bu ifadeyi anlamayan bir imam: — Ne demek istedun hocam?  diye sorunca Selahattin Hoca şöyle izah ediyor:

— Müftiluk Makami bizum üst katta değil midur? Başumun üstinde yeri var dedum, yanlış mi dedum?

NEZLE OLDUĞUMİ ANLADİ

Selahattin Kesici Hoca’nın en küçük oğlu Yahya, Trabzon Tıp Fakültesinde okuyordu. Cemaatten birisi bir gün Selahattin Hoca’ya şöyle sormuş: Hocam! Senun uşak nasi, hepeyi doktorluk öğrendi mi?

Selahattin Hoca da gülerek şöyle cevap vermiş:             

Öğrendi, öğrendi. Geçen güni hasta olduğumi anladi. Dedi bağa ki: “Baba sen nezle olmisen”…

BEN SİZE DESAM Kİ

Selahattin Kesici Hoca, Çataklıhoca Mahallesi Şişmanlı Mevkii’nde bir cenazeye iştirak etmişti. Definden sonra birkaç hacı ile beraber eve doğru gitmeye başlamışlar. Muhabbet ede ede Selahattin Hoca’nın evinin yanına gelmişler… Fakat! Hoca’nın evinde o gün hiç kimse yokmuş.

Selahattin Hoca, hacıları nezaketen eve yemek yemeye davet etmek istemiş ama evde kimse olmadığından dolayı onları eve davet edememiş ve demiş ki; Haci Efendiler! Ben şindi size desam ki; hayde inelum eve bi yemek yiyelum… Siz da diyecesiz bağa ki; bizum arkamuz terlidur, biz bir an evvel eve gidelum. Öyle ise ben sizi eğlemiyeyim. Hayde bir an önce gidun. Allah selamet versun…

BEN TANİRUM KAŞUĞUMİ

Selahattin Kesici Hoca ile İmam Yusuf Şuşoğlu, imamlar odasında yemek yiyebilmek için kaşıklarını aramaya başlarlar… Yemekler sofrada hazırdır… İki kaşık temiz bir gazeteye sarılı halde Selahattin Hoca’nın dolabında bulunur ve masaya konulur.

İmam Şuşoğlu der ki: Benum kaşuğum hangisi, senun kaşuğun hangisidur?

Selahattin Hoca cevap verir: Ben, benum kaşuğumi tanirum. Çok yemek yeduğum içun benum kaşuğum aşinmiştur. Senun kaşuğuni da tanirum. Sen cimrilukten fazla yemek yemedun. Senun kaşuğun da hiç aşinmamiş olan kaşuktur!

HALİLARİ SAYDUNUZ Mİ?

Selahattin Kesici Hoca, arkadaşlarıyla birlikte din görevlileri lokalinde çay içerlerken, sıra çay paralarını ödemeye gelmiş.

Selahattin Hoca, çay paralarını ödemek istemiş. Ancak! Orada bulunan hoca arkadaşları, Selahattin Hoca’nın, çay paralarını ödemesini istememişler. Selahattin Hoca yine ısrar edince arkadaşlarından birisi demiş ki; Senun ne zenginluğun var ki çay paralarını ödemek istersun?

Bu soru üzerine Selahattin Hoca şakayla karışık şu cevabi vermiş; Bi bakun ki benum kada halisi olan var mı? Siz hiç Eskicami’deki halilari saydunuz mi?

ALNUMUN TERİ

Selahattin Kesici Hoca, namaz kıldırırken de yemek yerken de çok terlerdi. Bir gün amcamın yemek yerken çok terlediğini gördüm. Onu biraz seyrettikten sonra dedim ki;Emice! Namaz kildururken terleyisen, çalişurken terleyisen, yemek yerken da terliyisen, bunun hikmeti nedu?

Amcam da bana şöyle dedi;Ben alnumun teriyle kazanup, alnumun teriyle ibadet edup, alnumun teriyle yeyirum…

O KADA HESABİ NASİ VERURSUN?

Selahattin Kesici Hoca, Eskicami’nin kapısındadır. Bir hamal, ona hal hatır sorar. Hoca da onun halını sorar. Hamal halinden şikâyet eder. Bunun üzerine Selahattin Hoca da ona der ki;Hiç sesuni çıkarma, bi hamal arabasından o kada hesap vereceksen, oni bile zor verursen. Ya evun, araban, yatun, katun olsa, sen o kada hesabi nasi verurusun?

BEN DA YAPARUM

Selahattin Kesici Hoca, senelik izninde köydeki inşaatında çalışır ve tuğla dizerdi. Bir gün yine tuğla dizerken yoldan geçen birisi ona selam verir ve şöyle der;Selahattin Hocam! Sen imamsen, hocasen, sen ne anlarsun tuğla dizmaktan, inşaat ustaluğundan?

Bu sözün üzerine Selahattin Hoca da der ki;                 

Usta tutsam, çaliştursam gene ona ben nasi ev yapacağini, tuğla dizeceğini anlatacağum. Oki ben tarif edeceğum o yapacak, o zaman ben kendi tarifumi kendum yaparum…

DUMAN ÇİKEYİ!

Selahattin Kesici Hoca, Ramazan ayında fitresini bir fakire verirken; yanında bulunan başka bir çocuğa da biraz fitre vermek istemiş. Fakat! Hoca, çocuğun elinde oldukça pahalı bir sigara olduğunu görünce şöyle demiş; — Senun başunden duman çikeyi, sağa fitre olmaz!

FARZ KAÇAYİ!

Selahattin Kesici Hoca, arkadaşlarıyla birlikte yemek yerken, yemeğini acele yiyenler baklavaya doğru bakmaya başlamışlar. Masanın ortasında bulunan muhlamanın, yarısını bırakan arkadaşları;Hocam! Muhlamayi sen sünnetle, demişler. Baklavadan birkaç dilim almışlar. Bu arada masada bulunan böreklerden birkaç tane alan arkadaşı da;              

Hocam! Böreği de sünnetle, deyince; Selahattin Hoca artık dayanamamış ve şakayla karışık şöyle demiş;

Muhlamayi sünnetle, böreği sünnetle dedunuz, baklavayi götürmağa başladunuz. Ben da biraktum sünneti, farz kaçayi farz!

YASTUĞUMİ ALMAYUN

Çayeli Çataklıhoca Mahallesi’nden, Hafız İmam Selahattin KESİCİ’nin büyük kızının düğünü olacakmış. Nihayet “oda donağı” günü gelmiş ve kızı, evdeki eşyalarını, çeyizlerini ve götüreceklerini toplamaya başlamış. Selahattin Hoca da ateşliğin başında oturmuş ve çayını içmektedir…

Hoca, bu arada evdeki eşyaların büyük bir çoğunluğunun hazırlandığını ve bohçalara konulduğunu görmüş. Kızının çeyiz toplama telaşı üzerine ateşliğin başından içeriye doğru şöyle seslenmiş; Kizum! Evde ne var ne yok topladunuz, bari benum yastuğumi almayun ki akşam rahat yatayim...

BORCUM NE KADA?

Selahattin Kesici Hoca, devamlı bir lokantada yemek yemektedir. Fakat her hafta yemeklerin fiyatları değişmektedir. Tabii ki hoca bundan rahatsız olmaktadır.

Bir gün yine yemek yemiş ve borcum ne kadar diye sormuş. Bunun üzerine lokantacı yine zamlı fiyat söylenince; Selahattin Hoca, bu lokantanın kapısına çıkmış ve şöyle demiş;

Ya Rabbi! En pahali lokanta ……….’un  lokantasidu. En ucuz lokanta da Ali Bakir’un lokantasi idi. Bu ikisi ve bu ikisi arasinda her ne kada lokanta varsa haktur ve gerçektur. Ben onlarun hepsini bilurum. Ama bundan sonra bu ikisi ve bu ikisi arasinda bi daha yemek yemiyeceğuma azmu cezmu kastu musemma eyledum…

EN BEYÜK KAZALAR YASTUKTA OLİYİ

Selahattin Kesici Hoca’nın yanında, Trafik kazalarından bahsediliyormuş… Arkadaşlarından birisi şöyle demiş;

— Arkadaşlar! Yollarda çok kaza oliyi. Hergün arabalar kaza yapayi, her gün elenler var. En beyuk kazalar habu yollarda oliyi. 

Bu sözün üzerine Selahattin Hoca da konuya dâhil olarak demiş ki; — İnsanlarun çoği yatakta eliyi. Demak ki en beyuk kazalar yastukta oluyi...

CENABİ HAKKUN PARTİSİ

Çayeli Merkez Hacıbaşı (Eskicami) önünden geçmekte olan CHP İlçe Teşkilatı Başkan ve Yönetim Kurulu Üyeleri, Selahattin Kesici Hoca’ya hal hatır sorduktan sonra şaka ile karışık şöyle bir soru sormuşlar; “Hocam sen hangi partiye oy veriyorsun?”

Selahattin Hoca da bakmış ki bu şaka ile karışık soruyu soranların hepsi CHP Çayeli İlçe Teşkilatı Yöneticileri! Onları kırmak istememiş ve şöyle ehli politik bir cevap vermiş;

 “Ben da CHP’liyim, CHP’ye oy veriyorum.”…

Bu sırda Selahattin Hoca’nın yanında bulunan hoca arkadaşlarından biri merak etmiş ve Selahattin Hoca’ya demiş ki;  “Hocam! Gerçekten sen CHP’li misun? CHP’ye mi oy veriyisun?”

Selahattin Hoca tebessüm ederek ona da şöyle bir cevap vermiş; “Ben CHP derken; Cenabu Hakkun Partisi, demek istedum. Baş harflerine göre böyle dedum ki niyetumi anlamasunler diye. Onlar da CHP’ye oy verduğumi sandiler. Öyle soruya böyle cevap verilur. Cenabi Hakkun Partisi derken kalbumden Kur’an ve İslam demek istedum, anladun mi?”

           OYİ SANDUĞA ATUN

          Cemaatten birkaç kişi kendi aralarında anlaşarak Selahattin Kesici Hoca’nın hangi partiye oy verdiğini ve yaklaşan Genel Seçimlerde hangi partiye oy vereceğini anlamak için ona bi soralım, bi nabız vuralım diye aralarında anlaşmışlar. Namazdan sonra Selahattin Hoca, camiden çıkıp lojmana (imam odasına) doğru yürürken şadırvan yanında ona şöyle sormuşlar; “Hocam! Seçim yanaşti, hangi partiye oy verelum, sen hangi partiye oy verecesun? Biz da o partiye oy verelum. Oyi nere verelum?” Selahattin Hoca bu duruma ehli politik bir cevapla karşılık vermiş; — Oyunuzi mutlaka sanduğa atun, sanduğun içine atun, sakin dişari atmayun, oyunuzi sanduğa verun, ben da sanduğa vereceğum…

15 LİRAYA KURTARDUM

Selahattin Kesici Hoca’dan bir delikanlı 5 Lira istemiş. Hoca da 5 lirayı vermiş ve ona sormuş; — Ne zaman verursun? Delikanlı cevap vermiş; — Ancak bi hafta sonra verurum, demiş. Delikanlı 2 gün sonra (sözünden 5 gün önce) 5 lirayı getirip Selahattin Hoca’ya teslim etmiş. 2 gün sonra yine Selahattin Hoca’ya giderek 15 lira istemiş. Hoca güvenip 15 lirayı vermiş. Delikanlı güveni sağlayıp 15 lirayı alınca bir daha Hocaya gözükmemiş. Bu durumu bilen biri Selahattin Hocaya, delikanlının 15 lirayı getirip getirmediğini sormuş. Selahattin Hoca şöyle cevap vermiş; — Parayi geturmedi ama 15 liraya o delikanlidan kurtardum.

NACİ TOPRAK BİR ANISINI ANLATIYOR

(Çayeli İmam-Hatip Lisesi Meslek Dersleri İlk Öğretmenlerinden) Bir Hatırasını Anlatıyor: — “1980–1984 yıllarında, namaz akabinde Yalı Kıraathanesi’nde (Din Görevlileri Lokali) ıhlamur ve çay içerken biz genç (Stajyer) öğretmenler bir masaya ilişir çekingen çekingen dururduk. Nevzad Sağlam Hocam dönemi…”

         “Öğrencilerimizin bile önemli bir kısmı Hafız-ı Kelam, emsile bina okumuş olduğundan adeta diken üzerinde, tabir-i caizse imtina eder bir halde hoca efendilerin mekânını paylaşırdık… Tahsin Hocamın (Çataklı) neşeli hali, Selahaddin merhum hocamın sıcak güler yüzlü tavrı o mekândaki cesaretimizi artırırdı. Mevla şüheda ecri nasip etsin. Ne güzel akıbet ile göçmüşler. Hüsnü ahlaka da ancak hüsnü rıhlet yakışır. Allah rahmet etsin. Dostlara selam ve muhabbetler.”

_______________________________________

1- Çayeli Müftülüğü ve Nüfus Müdürlüğü Arşivleri,

2- Mapavri’den Çayeli’ne 1461-2013 Tarihi ve Kültürel Araştırma, Adem İmdat Kesici, 2013

3- Tarihi Olaylar ve Halk Edebiyatıyla Çayeli, Adem İmdat Kesici, Sayfa: 280-287

 

Editör: HABER MERKEZİ