Haber: Tuncer KUŞ

RTE Üniversitesi Çayeli Eğitim fakültesi  Sergi Salonu’nda Hocalı katliamına ait resimlerin yer aldığı “Hocalı katlıamı unutulmaz Resim Sergisi” açıldı.

Serginin açılış törenine RTE Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mehmet KÜÇÜK  ve  Üniversitesi’nin akademik ve idari personelinin yanı sıra öğrenciler ve sanatseverler katıldı.
Hocalı Katliamı için Hazırlamış olduğu resimleri sergileyen Üniversite öğrencisi Muhammet Şahinbaş katılımcıları bir konuşma yaptı konuşmasında Takvimler 26 Şubat 1992’yi gösteriyordu. Daha sonradan ‘Hocalı Katliamı’ diye anılacak olan ve tarihe kara bir leke olarak düşecek olan olay tam da o gün yaşandı. Katliamın üzerinden yıllar geçti fakat unutulmadı. Hocalı Katliamı’nın yıl dönümünde, tüm öldürülenler tekrar hatırlanıyor. Peki, Azerbaycan’ın Dağlık Karabağ bölgesindeki Hocalı kasabasında 23 yıl önce bugün neler yaşandı?

 

1988'de başlayan Azeri ve Ermeni halkı arasındaki Karabağ Savaşı devam ediyordu. Azerbaycan Cumhuriyeti'nin Dağlık Karabağ bölgesinin en önemli tepelerinden birisindeki Hocalı kasabası Ermeni güçleri için önemli bir askerî hedef niteliği taşıyordu. 
Azeri resmî kaynaklarına göre, 1992 yılında Ermeni güçleri 25 Şubatı 26 Şubat'a bağlayan gece Hocalı kasabasının giriş ve çıkışınıkapadılar. 83 çocuk, 106 kadın ve 70'den fazla yaşlı dahil olmak üzere toplam 613 Azeri vahşice  öldürüldü, toplam 487 kişi ağır yaralandı.
Sekiz aile tamamen yok oldu, 487 kişi sakat kaldı ve 1275 kişi esir alındı. Esir alınanlardan 68’i kadın ve 28’i çocuk toplam 150 kişinin yaşayıp yaşamadığı belli değildir.

“Bilindiği gibi Ermeniler, başta Rusya olmak üzere İngiltere ve Fansa gibi devletlerin destekleriyle Hınçak ve Taşnaksütyun olmak üzere çeşitli partiler ve örgütler kurmuşlardır. Osmanlı Devleti'nin topraklarında yaşayan Ermeniler'e sözde özgürlük sağlamayı hedefleyen bu partiler, aslında sâdece Ermeniler'in özgürlüğe kavuşmasına değil, Rusya'nın Doğu Anadolu Bölgesi'nde bir Ermenistan kurdurmak sûretiyle Bağdat Demiryolu'nu ele geçirme ve İskenderun'a kadar inen bir Ermenistan ile sıcak denizlere çıkma politikalarına da hizmet etmişlerdir. Yine aynı şeklide İngiltere'nin Uzakdoğu'daki sömürgelerinin ürettiği mamûl ve tekstil ürünleri için bir güzergâh oluşturma düşüncesine, Fransızlar'ın ise rekabet hâlinde bulunduğu devletlerin Osmanlı Devleti üzerinde kurmaya çalıştığı bu hâkimiyetten pay almak şeklinde özetlenebilecek emellerine hizmet etmiştir. Yâni bu devletlerde kendi çıkarları için Ermeniler'i desteklemişlerdir. Bu komiteler İstanbul ve diğer Anadolu şehirlerinde önemli merkezler meydana getirmişler, kırsal alandaki eşkıya örgütlerini de buralardan sevk ve idare etmişlerdir. Bu durum Osmanlı Devleti tarafından teşhis edilmişti.

 

Bu yıllarda yine Rusya, İngiltere, Fransa ve Almanya Osmanlı Devleti üstünde ıslahat yapması yolunda baskı kurmuşlardır. Bu baskılar sonucunda Osmanlı Devleti 8 Şubat 1914'te Rusya ile Islahat Anlaşması yapmak zorunda kalmıştır. Bu anlaşma uyarınca Doğu illerinden Van, Erzurum, Bitlis, Trabzon, Elazığ, Diyarbakır ve Sivas gibi şehirlerde Ermenice resmî dil olarak kabul edilecek, bu bölgeden askere alınacak Ermeniler'in başka bir bölgede askerlik yapmalarına müsaade edilmeyecek ve bu vilâyetlerin yönetimi Batılı devletlerin, tabiî Rusya'yı bunun içerisine katıyorum, tespit edecekleri üç gayrimüslim müfettişten birisi arasından seçilmek sûretiyle yapılacaktı. Bu âdeta bağımsız Ermenistan'ın kuruluşu anlamına gelmektedir.

Tam bu sırada, I. Dünya Savaşı'nın çıkmasıyla birlikte, Osmanlı Devleti zorla kabul ettiği bu anlaşmayı uygulamamıştır. 18 Mart 1915'te başta İngiltere ve Fransa olmak üzere Batılı devletlerin donanmalarının Çanakkale'ye gelmesi ile başlayan savaş sırasında, Ermeniler de Anadolu'da isyanlara başlamışlardır. Nitekim 17 Nisan'da Van'da başlayan isyan kademeli olarak bütün Anadolu'ya yayılmış, bunun üzerine Osmanlı Devleti Ermeni ileri gelenlerini İstanbul'a davet ederek bir araya getirmiş ve onlara bu hareketlerin devam etmesi hâlinde sert tepkiler uygulayacağını bildirmiştir. Buna rağmen Ermeni isyanları durmayınca Osmanlı Devleti, 24 Nisan'da, yâni Ermeniler'in soykırım günü olarak andıkları günde, bir gece içerisinde bu parti ve örgütlerin ileri gelenlerinden 2345 kişiyi tutuklamıştır. Bu tutuklananlar Ankara ve Çankırı cezaevlerine gönderilmiştir. Hiçbir kimsenin burnu bile kanamamıştır ve hatta bir kısmı sonra serbest kalmıştır. Ancak bu hamle ile birlikte Ermeni hareketinin de beli kırılmıştır. İşte Ermeniler'in bu tarihi soykırım günü olarak anmalarının asıl nedeni, Ermeni hareketinin bu tarih ile birlikte sona ermiş olmasıdır. Yâni 24 Nisan bağımsız bir Ermenistan kurma hayâllerinin sona erdiği tarihtir. İşte bundan dolayı Ermeniler bugünü farklı olarak nitelemişler ve soykırım günü olarak anmaya başlamışlardır.  ve konuşmasına son verirken biz türkler varoldukça hocalı katliamını unutmayacağız diyerek konuşmasını noktaladı.

Editör: HABER MERKEZİ