Çay ve fındıkta iyi ürün alınabilmesi için yanlış ve fazla kimyasal gübreden kaçınılması, doğal gübreye ağırlık verilmesi önerisinde bulunuldu. 

Karadeniz Havzası Ortak Operasyonel Programı ECO -AGRI Proje Koordinatörü Fatma Sezen Katrancı, gübreleme sezonunda bulunduğumuz bu günlerde tarım sektörüne yönelik uyarılarda bulundu. Özellikle yanlış ve fazla kimyasal gübreden kaçınılması ve doğal gübreye ağırlık verilmesi önerisinde bulunan Katrancı, Doğu Karadeniz Bölgesi’nde çay ve fındık tarımın yapıldığını hatırlatarak “Her iki ürün için bitki beslenme programının uygulanması gerekmektedir. Fındık ve çay bahçelerinde halk arasında geleneksel olarak kullanılan çiftlik besin gübresi çok daha yararlı ve doğru bir uygulamadır. Nisan ayı başı bitki beslenme programının uygulanması için doğru zamandır” dedi.

Binlerce yıl doğal ortam koşullarında, doğayla uyumlu bir biçimde yapılan tarımsal faaliyetlerin çevreye zarar vermediğini ve çevre sorunlarına neden olmadığını kaydeden Katrancı “Ancak hızla artan nüfusun gıda ihtiyacını karşılayabilmek için tarıma dışarıdan giren yapay unsurlar, doğal ortamı bozan ve çevre sorunlarını yaratan bir sektör haline gelmiştir. Ayrıca, artan nüfusun gıda ihtiyaçlarını karşılamak için geliştirilen bazı yeni üretim modelleri, asla doğa ile bütünleşmeyecek inorganik maddelerin ortaya çıkışına yol açmaktadır. Üretim sürecinde ve bu süreç sonunda ortaya çıkan atık maddeler, çok yoğun bir biçimde çevre kirliliğine neden olmakta ve canlı varlıkların hayatlarını sürdürmesini tehdit etmektedir. Tarımın amacı öncelikle yiyecek ve hammadde gibi tarım ürünlerine olan talebi karşılamaktır. Her ne kadar tarımın asıl amacı değişmediyse de, gereksinimlere yönelik altyapı ve bunun sonucunda doğamız son yıllarda oldukça değişmiştir ve değişmeye devam edecektir. Geleneksel tarımda birim alandan yüksek verim almak, ürün kaybını en aza indirmek için tarımsal üretim alanlarına dışarıdan sentetik kimyasallar, enerji kaynakları ve değişik üretim materyalleri dâhil edilmiş, üretim açısından iyi sonuçlar alınmıştır. Geleneksel tarımda insan eliyle sağlanan bu başarı; kullanılan yapay gübre ve ilaçların toprak, hava ve su kirliliğine neden olması, canlılar üzerinde toksik etkiler göstermesi, toprak ve genetik kaynak erozyonuna yol açması ve doğal peyzajın bozulması gibi birçok çevresel sorun olarak karşımıza çıkmaya başlamıştır” diye konuştu.

BİTKİ BESLENME PROGRAMI İÇİN DOĞAL GÜBRE
Doğu Karadeniz Bölgesinde, mart ayından nisan ayına geçtiğimiz şu günlerde bitki yetiştiriciliği yapan çiftçilerimizin bahçe işlerinin yoğunlaştığını toprak işleme ve gübreleme yaptıklarını ifade eden Katrancı “Çay bitkisi toprak yapısı Ph 4.50-6.00 arasında uygun gelişme gösterir. Çay bitkisi Ph düşük olan topraklarda verim düşüklüğü gösterir. Kullanılan kimyasal gübrelerin önerilen dozların üzerinde verilmesi toprağın fiziksel yapısını bozarak verimsizleştirir. Çay bahçelerinde bitki besin elementi açığı doğal çiftlik gübresi kullanılarak giderilmesi uygundur. Çiftlik gübresi 3-4 yılda bir dekara 3-4 ton hesabı ile verilmelidir. Çiftlik gübresi kullanma imkânı olmadığı zaman kimyasal gübrelerden 25-5-10 özel çay gübresinin, çay bahçelerinde verilmesi önerilmektedir. Dekara 60-70 kilogram verilmelidir. Tavsiye edilen miktar dışında verilecek gübre fazla ürün alma anlamına gelmeyecektir. Paramızın boşa gitmesi, çevre ve su kaynaklarının kirlenmesine neden olacaktır. Gübrenin çay bahçelerinin üzerine serpme şeklinde verilmesinin, setlerin üzerinde kalan gübrelerin değneklerle vurularak silinmesinin yanlış olduğunu kaydederek, böyle uygulama yapılmasının çay bitkisinin zarar görmesine ve bitkinin gübreden faydalanmadan boşa gitmesine neden olmaktadır. Fındık için de yıllık azot gübreleme miktarının yarısının Mart ve Nisan ayı içinde yapılması gerektiğini belirtmek isterim” şeklinde konuştu.

Editör: HABER MERKEZİ