CHP İstanbul Milletvekili Mehmet Bekaroğlu, 2018 yaş çay sezonu yaklaşırken çay ve ÇAYKUR'un sorunlarının araştırılması için meclis araştırma önergesi verdi.
 
CHP İstanbul Milletvekili Prof. Dr. Mehmet Bekaroğlu, Çay ve Çaykur'un sorunlarının araştırılması hakkında meclis araştırma önergesi verdi. Türkiye’de ÇAYKUR, çay tarımı ve sanayisinde yaşanan sorunların araştırılması, çay üretiminin geleceğinin korunması, çay üreticilerinin yaşam koşullarının iyileştirilmesi ve göçün önlenmesi için gerekli olan tedbirlerin tespit edilmesi ve bu doğrultuda önlemlerin alınması amacıyla Anayasa’nın 98’inci, İç Tüzüğün 104’üncü ve 105’inci maddeleri gereğince Meclis Araştırması açılması teklifinde bulunan Bekaroğlu, araştırma önergesinde şunları kaydetti:

GEREKÇE

Çay tarımı ve sanayisi, Cumhuriyetin ilk yıllarında Doğu Karadeniz Bölgesi’nde yaşayan insanlara geçim kaynağı yaratmak ve ülke içi çay talebinin karşılanması amacıyla desteklenerek geliştirilmiş, devlet tarafından uzun yıllar teşvik ve destek uygulamaları ile bölge için en temel geçim ve istihdam kaynağı olmuştur. Bugün, Rize, Trabzon, Artvin ve Giresun olmak üzere Doğu Karadeniz Bölgesi’nde yaklaşık 830 bin dekar alanda yapılan çay tarımı yapılmaktadır. Tarım alanlarının artmasına paralel olarak yaş çay işleme fabrikalarının sayısı da çoğalmış, 2017 yaş çay sezonunda ÇAYKUR ve özel sektör fabrikaları tarafından toplam 1 milyon 271 bin ton yaş çay satın alınarak,  254 bin ton kuru çay elde edilmiştir.

Çay tarım ve sanayisinde yıllar itibarıyla uygulanan politikalar nedeniyle çay üretiminin ve bölge insanının geleceği açısından çeşitli sorunlar ortaya çıkmaktadır. Ne yazık ki her yaş çay sezonu döneminde bu sorunlar katlanarak artmaktadır.

2018 yaş çay sezonunun yaklaşırken, bölgede çay müstahsili, Ziraat Mühendisleri Odası, Ziraat Odaları, sendikalar ile diğer sivil toplum kuruluşları ve uzmanlarla yaptığımız görüşmeler sonucunda çay tarımı ve sanayisinin sorunlarının şu şekilde sıralanabileceğini gördük:

Çay tarımında 1970’lerden sonra kimyasal gübrenin kullanımının yaygınlaşması, çay yetiştirilen toprakların hem kimyasal içerik açısından kalıntılara maruz kalmasına, hem de üretim miktarının azalmasına bağlı olarak kalite düşmesi gibi sorunları ortaya çıkarmaktadır. Kullanılan kimyasal gübreler ve gübrelerin tavsiye edilenin çok üzerinde miktarlarda kullanılması nedeniyle toprakların büyük bir bölümü asitleşme tehlikesi ile karşı karşıya kalmış, bu durum çevre kirliliği ve toprak canlılarının azalması sonucunu ortaya çıkarmıştır. Gübrelerin yeraltı sularına ve derelere karışarak su kirliliğine neden olması insan sağlığı açısından da ciddi tehlike oluşturmaktadır. Kimyasal gübrenin yarattığı sorunlara karşılık olarak bir süredir dillendirilen zorunlu organik gübreye geçiş tartışmaları da ne yazık ki havada kalmıştır. Kimyasal ya da organik gübreden hangisi kullanılırsa kullanılsın çay tarım alanlarında kalite ve verim düşüşü yaşanılması kaçınılmazdır. Çözüm için gereken önlemlerin alınması ve plan ve program dahilinde bir düzenleme yapılması gerekmektedir. Aksi takdirde ülkemizde çay üretimi iç talebi bile karşılayamayacak noktaya gelecek, doğal olarak çay ithalatında artış yaşanacaktır. Bu durum üretim maliyetlerinin yüksek olduğu Türkiye çayının, daha ucuz olarak üretilen çaylarla rekabet edemeyerek yok olmasına ve dolayısıyla Türk damak tadının da bozulmasına yol açacaktır.

Son yıllarda ÇAYKUR’un uyguladığı politikalar, çay tarımı ve sanayisi üzerinde olumsuz etkiler yaratmaktadır. ÇAYKUR’un yaş çay taban fiyatını çay sezonu başladıktan sonra açıklaması, kota, kontenjan ve randevulu alım sistemini uygulamaya koyması müstahsili zor durumda bırakmış, bu nedenle müstahsil özel sektöre olumsuz koşullarda çayını satmak zorunda kalmıştır. Geçtiğimiz çay sezonunda ÇAYKUR yetkilileri günlük yaş çay işleme kapasitesinin yıllar itibarıyla arttırıldığını ve kapasitenin 9 bin ton/güne çıkarılacağını açıklamış olsa da, bu kapasite kullanılmamış, 2017 yılı yaş çay sezonunda ÇAYKUR’un aldığı yaş çay miktarı ve ürettiği kuru çay miktarı özel sektörün altında kalmıştır.

ÇAYKUR’un uyguladığı politikalar sonucunda çaya verilen devlet desteklerinin azaltıldığı, devletin bu alandan yavaşça çekilerek, çay müstahsilini özel sektörün insafına bırakacağı izlenimini ortaya çıkmaktadır. ÇAYKUR’un Türkiye Varlık Fonu’na devredilmesinden sonra ortaya çıkan belirsizlik hali, uygulanan politikalar ile birlikte okunduğunda ÇAYKUR’un tütün ve şeker fabrikaları gibi özelleştirileceği endişesine yol açmaktadır. Bu durum ne yazık ki, bölgede ana geçim kaynağı çay olan bölge insanının geçinemediği için göçün daha da artmasına neden olacaktır. 

ÇAYKUR’un uyguladığı politikalar, ÇAYKUR’da çalışan işçileri de olumsuz etkilemektedir. 24 Aralık 2017 tarihinde çıkarılan 696 sayılı KHK ile geçici işçi pozisyonunda çalışan işçilerin çalışma süreleri 5 ay 29 günden 9 ay 29 güne çıkarılmış, bu çerçevede 27 Mart 2018 tarihinde ÇAYKUR’da çalışan geçici işçiler için bir protokol imzalanmıştır. İmzalanan protokol ile işçilerin çalışma süreleri 120 günden 180 güne çıkarılmıştır. Ancak protokolde belirtilen ek şartlar ile o kampanya döneminde para cezası alanlar; o kampanya döneminde aldığı izin ve istirahatleri toplamı 15 günü aşan (İş kazası, meslek hastalığı ve analık nedeniyle alınan istirahatler ile heyet raporuna dayalı istirahatler hariç); teşekkülce, kampanya dönemi işçi alımı için tespit edilen süreden sonra işe alınan; verilen işi layıkıyla yapmayan ve hizmetinden yeterince yararlanılamayan işçilerin çalışma sürelerinin uzatılmayacağı belirtilmiştir. Ciddi mağduriyetleri bulunan ÇAYKUR’da çalışan geçici işçilerin daimi kadro ile özlük haklarının verilmesi yerine, imzalanan protokol ile işçiler arasındaki ayrım daha da derinleştirilmiş, keyfi davranılmasının önü açılmıştır. Mevsimlik geçici işçiler başta olmak üzere ÇAYKUR’da çalışan işçilerin sorunlarının araştırılması ve güvenceli istihdam koşulları çerçevesinde konunun değerlendirilmesi bölgedeki işsizliğin azaltılması yönünde önemli bir adım olacaktır.

Türkiye kuru çay piyasasında %60-65 Pazar payı bulunan ÇAYKUR, siyah çayın yanı sıra yeşil çay, beyaz çay, organik çay, aromatik çay yanında DİDİ ile soğuk çay pazarına da giriş yapmış, özellikle DİDİ ile birlikte zarar eden pozisyonundan kar eden bir konuma geçtiğini duyurmuştur. Ancak ÇAYKUR Faaliyet Raporu’nda satış rakamlarına bakıldığında DİDİ soğuk çay satışlarının başlıca satışlar içerisinde çok büyük bir paya sahip olmadığı görülmektedir. Haziran 2013’te piyasaya sunulan ve yüzde 35’lik bir Pazar payına sahip soğuk çay DİDİ, ÇAYKUR tarafından uzmanlık dışında bir alan olarak tarif edilerek, Balıkesir, İzmir, Adana ve Sakarya’da 4 ayrı yerde fason olarak üretilmiştir. ÇAYKUR’un uzmanlık alanı olan siyah çay piyasası dışında soğuk çay piyasasında faaliyet göstermesi anlaşılamamış, kendi bölgesinde faaliyet yürütmek yerine fason üretim yapması da ÇAYKUR’un kimin lehine çalıştığı sorusunu ortaya çıkarmıştır.

Tüm bu sorunlar ışığında ÇAYKUR, çay tarımı ve sanayisinde yaşanan sorunların araştırılması, çay üretiminin geleceğinin korunması, çay üreticilerinin yaşam koşullarının iyileştirilmesi ve göçün önlenmesi için gerekli olan tedbirlerin tespit edilmesi ve bu doğrultuda önlemlerin alınması amacıyla Anayasa’nın 98’inci, İç Tüzüğün 104’üncü ve 105’inci maddeleri gereğince Meclis Araştırması açılmasını teklif ederiz.

 
Editör: HABER MERKEZİ