Şevket Kazan'dan Tayyip Erdoğan'a fısıldanan ağır sözler? 

Geçtiğimiz hafta.
Yer: Türk İş Genel Kurulu’nun yapıldığı salon.
İktidarla muhalefet mensupları ön koltuklarda yerini almış.
Başbakan salona giriyor ve kürsüye çıkıyor.
Uzun konuşmasında konu IMF’ye geliyor.
Erdoğan IMF bağlamında partisine yöneltilen eleştirileri cevaplarken şu sözleri ediyor:
- “IMF ile ilişkiyi sürdürüyoruz diye bizi topa tutuyorlar. Söyler misiniz bugüne kadar hangi iktidar, hangi hükümet bundan kaçındı? IMF kurulalı beri Türkiye’de hükümet olan bütün siyasi kadroların bu kurumla ilişkisi olmuştur. Hal bu iken şimdi hiç sıkılmadan bizi eleştiriyorlar.”
Başbakan konuşmasını bitiriyor ve kürsüden inerek protokoldekilerin ellerini tek tek sıkarak salonu terke hazırlanıyor.
El sıkma sırası Saadet Partisi Genel Başkanı Recai Kutan’ın yanında oturan Adalet eski Bakanı Şevket Kazan’a gelince Şevket Bey aynen şu sözleri ediyor:
- “Sayın Başbakan size bir şey söylemek istiyorum. Sözümü bitirmeden de elinizi bırakmayacağım.”
Erdoğan: “Buyurun Şevket Bey sizi dinliyorum.”
Kazan: “Sayın Başbakan konuşmanızda bize çok haksızlık ettiniz. Yüreğimizi kanattınız.”
Başbakan: “Ne demişim?”
Kazan: “Önünüze konan camdan okuduklarınızda bize büyük haksızlık yaptınız..”
Başbakan: “Eleştiriniz hangi konuda?
Kazan: ” Bugüne kadar iktidar olan herkesin IMF ile ilişkisi vardı dediniz. Siz de o zaman bizimle beraberdiniz. İnsaf ile iz’an ile söyleyin, 1996 yılında Hocamızın Başbakan olduğu Refahyol iktidarında IMF ile zerre bir ilişki kurulmuş mudur? Hayır kurulmamıştır. Ama siz tersini söylüyorsunuz. Bu haksızlık değil mi?
Erdoğan bozulur ve şu karşılığı verir.
“Söylediğiniz bitti ise elimi bırakır mısınız.”
Kazan:
- “Elbette bırakacağım sayın Başbakan. Ama biliniz ki yüreğimizi kanattınız.”
Evet yaşanan sahne aynen böyledir.
Yani aktardıklarımız tiyatro değil, bire bir yaşanmıştır.
Bunu bize anlatan da olaya şahit olan ve önceki gün Ankara Büromuzda bizi ziyarete gelen Saadet Partisi’nin Genel Başkanı Sayın Recai Kutan’dır.
Bu hadisenin yorumunu size bıraktıktan sonra Recai Bey’le yaptığımız sohbetten bir kesit sunmak isteriz. Diyalogumuz şöyle:
- Sayın Kutan, Sayın Erdoğan siz eski siyasi büyüklerini hiç aramıyor mu?
- Hayır bir kez olsun aramadı.
- Peki ya Sayın Erbakan’ı bayramlarda falan aramıyor mu?
-Hayır hayır, 5 yılda hanımefendinin vefat taziyesi dışında bir kez olsun aramadı.
- Peki siz bunu vefasızlık olarak görüyor musunuz?
- Bunun takdirini milletimize bırakıyorum. Ama bir şeyi söylemeliyim.
- Nedir o?
-Recap Tayyip Bey, Erbakan Hocamız olmasaydı şimdi Kasımpaşa’da hâlâ muhasebecilik yapıyor olurdu.. Sadece o da değil, diğerleri de öyle. Mesela Sayın Gül, Hocamız elinden tutmasayd hâlâ İslam Kalkınma Bankası’nda dördüncü seviyede bir kâtipti.
- Tayyip Bey neden muhasebeci olarak kalırdı?
- İşi oydu da ondan. Belki muhasebe bürosunu genişletir ve esnaf olabilirdi. O kadar. Hocamız onu elinden tuttu ve buralara geldi. Bu hepimiz için geçerlidir. Hal bu iken senede bir kez olsun, sizi bu noktalara getiren ya da sebebi vesileniz olan birine bayramınız mübarek olsun hocam demek yok mu?. Yazık çok yazık.
Recai Bey’in anlattığı diğer ilginç anekdotları başka bir yazımızda sunacağız.

Editör: HABER MERKEZİ