Ankara Rizeliler Derneği Çay Çiçeği Kültür ve Sanat Grubunun hafta sonu düzenlemiş olduğu Mevlana haftası kapsamında yapılan Konya gezisi hemşehrilerimizin yoğun ilgi katılımıyla gerçekleştirilmiştir.

Çay Çiçeği Kültür ve Sanat Grubunun başarılı çalışmalarıyla yapılan günü birlik gezi için hemşehrilerimiz sabahın erken saatinde Ankara’dan hareket ederek Mevlana şehri Konya’ya hareket etmiş ilk önce İSTİKLAL HARBİ ŞEHİTLERİ ABİDESİ ziyaret edilerek ardından ŞEMS-İ TEBRİZİ CAMİİ ve TÜRBESİ” ziyaret edilmiş öğlen namazını bu camiide kılan hemşehrilerimiz öğlen yemeği sonrası günümüzde en çok ziyaret edilen müzelerden biri olan Hz.Mevlana Celaleddin-i Rumi türbesi ve Müzesi ziyaret edilmiş müzede en ilgi çeken parçalar, Mevlana Celaleddin Rumi’nin Kubbe-i Harda (Yeşil Kubbe) olarak anılan türbesi, dergâh eşyaları, değerli elyazmalarının dışında bugünkü kemanların öncüsü olarak kabul edilen sekiz telli keman, sabır taşları ve Galileo’nun asıldığı dönemde astronomi dersleri vermek için kullanılmış olan küre hemşehrilerimiz tarafından ilgiyle karşılanmıştır.

Ardından Selçuklu ilçesinden bulunan Sille köyüne gidilerek ilk Hıristiyan Bizans imparatoru Konstantin’in annesi Helena tarafından Michael Archangelos adına MS. 371’de inşa edilmiş olan Aya Elena kilisesi ziyaret edilmiştir.

Akşam yemeğinden sonra Konya Büyükşehir Belediyesi Mevlana Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen sema proğramı ve gösterisi seyredilerek geç saatlerde Ankara’ya dönülmüştür.

Geziye Ankara Rizeliler Derneği Başkanı Fatih İslam Karaoğlu, Güneyce Derneği Başkanı Kamil Günaydın, Ankara Rizeliler Derneği Yön. Kur. Üyesi ve Hemşin Sosyal Sorumluluk ve Gelişim Derneği Başkanı Metin Aydın, Ankara Rizeliler Derneği Yön. Kur. Üyesi ve Haçapit Derneği Başkanı Turgay Şanal, Ankara Rizeliler Derneği Yönetim Kurulu Üyeleri Hulusi Nurhan Bulak, Hanefi Günaydın, Nermin Kömürcü, Çay Çiçeği Kültür ve Sanat Grubu Başkanı Güldü Güldü, Başkan Yardımcısı Demet Aydın ve diğer yönetim kurulu üyeleri ile 80 kişi hemşehrilerimiz katılmıştır.

İSTİKLAL HARBİ ŞEHİTLERİ ABİDESİ: (Mimari yapısı ve manevi iklimiyle dikkat çeken İstiklal Harbi Şehitleri Abidesi’nde başta İstiklal Savaşı olmak üzere Kore Savaşı, Kıbrıs Barış Harekatı ve iç güvenlik sırasında vatan uğruna canını feda eden şehitlerin isimlerinin yer aldığı iç avlu, Konya’nın İstiklal Savaşı dönemindeki sosyal yapısını anlatan müze)

ŞEMS-İ TEBRİZİ Kimdir: Şems-i Tebrîzî ya da tam adıyla Şemsüddîn Muhammed bin Alî bin Melikdâd Tebrîzî (1185-1248), İranlı Azerbaycan Türkü İslam alimi ve mutasavvıf. Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî‘nin gönül dünyasında büyük değişikliklere sebep olan ve Mevlânâ tarafından yazılan ilâhî aşk şiirlerinden oluşan “Dîvân-ı Şems-î Tebrîzî” adındaki nazım eser sayesinde tanınan çok kuvvetli bir din âlimidir.Şems-i Tebrizi künyesinden de anlaşılacağı üzere, günümüzde İran’ın Doğu Azerbaycan Eyaleti’nin yönetim merkezi olanTebriz şehrinde m. 1185yılındaMelik Dad oğlu Ali adında bir zatın oğludur ve Şemseddin yani dinin güneşi lâkabıyla anılmıştır.Daha küçük yaşlarda, mânevî ilimleri tahsilde gösterdiği kabiliyetle dikkat çeken Şems, din ilimleri tahsilden sonra, genç yaşlarında TebrizliEbubekir Sellaf‘a mürid olmuş, ününü duyduğu bütün meşhur şeyhlerden feyz almaya çalışmış ve bu sebeple diyar diyar dolaşmıştır. Bu gezginliğinden dolayı kendisine “Şemseddin Perende” (uçan Şemseddin) denilmiş, ayrıca Tebriz’de tarikat pîrleri ve hakikat arifleri ona “Kâmil-i Tebrizî” adını vermişlerdir.)

Hz.Mevlana Celaleddin-i Rumi kimdir:Mevlana’nin asıl adı Muhammed Celaleddin’dir. Mevlana ve Rumi de, kendisine sonradan verilen isimlerdendir. Efendimiz manasına gelen Mevlana ismi O’na daha pek genç iken Konya’da ders okutmaya basladığı tarihlerde verilir. Bu ismi, Semseddin-i Tebrizi ve Sultan Veled’den itibaren Mevlana’yi sevenler kullanmış, adeta adi yerine sembol olmuştur. Rumi, Anadolu demektir. Mevlana’nin, Rumi diye taninmasi, geçmis yüzyillarda Diyar-i Rum denilen Anadolu ülkesinin vilayeti olan Konya’da uzun müddet oturmasi, ömrünün büyük bir kisminin orada geçmesi ve nihayet türbesinin orada olmasindandir.

Mevlâna 30 Eylül 1207 yılında bugün Afganistan sınırları içerisinde yer alan Horasan yöresinde, Belh şehrinde doğmuştur. Mevlâna’nın babası Belh şehrinin ileri gelenlerinden olup sağlığında “Bilginlerin Sultanı” ünvanını almış olan Hüseyin Hatibî oğlu Bahaeddin Veled’dir. Annesi ise Belh Emiri Rükneddin’in kızı Mümine Hatun’dur. Sultânü’l-Ulemâ Bahaeddin Veled, bazı siyasi olaylar ve yaklaşmakta olan Moğol istilası nedeniyle Belh’ten ayrılmak zorunda kalmıştır. Sultânü’l-Ulemâ 1212 veya 1213 yıllarında aile fertleri ve yakın dostları ile birlikte Belh’ten ayrıldı.

Sultânü’l-Ulemâ’nın ilk durağı Nişâbur olmuştur. Nişâbur şehrinde tanınmış Mutasavvıf Ferîdüddin Attar ile de karşılaşmıştır. Mevlâna burada küçük yaşına rağmen Ferîdüddin Attar’ın ilgisini çekmiş ve takdirlerini kazanmıştır.

 Mevlâna 15 Kasım 1244 yılında Şems-i Tebrizî ile karşılaştı. Mevlâna Şems’te “mutlak kemâlin varlığını” cemalinde de “Tanrı nurlarını” görmüştü. Ancak beraberlikleri uzun sürmedi. Şems aniden öldü. Mevlâna Şems’in ölümünden sonra uzun yıllar inzivaya çekildi. Daha sonraki yıllarda Selâhaddin Zerkubi ve Hüsameddin Çelebi, Şems-i Tebrizî’nin yerini doldurmaya çalıştılar.

 Yaşamını “Hamdım, piştim, yandım” sözleri ile özetleyen Mevlâna 17 Aralık 1273 pazar günü Hakk’ın rahmetine kavuştu. Mevlâna’nın cenaze namazını vasiyeti üzerine Sadrettin Konevi kıldıracaktı. Ancak Sadreddin Konevi çok sevdiği Mevlâna’yı kaybetmeye dayanamayıp cenazede bayıldı. Bunun üzerine Mevlâna’nın cenaze namazını Kadı Siraceddin kıldırdı.

 Mevlâna ölüm gününü yeniden doğuş günü olarak kabul ediyordu. O öldüğü zaman sevdiğine, yani Allah’ına kavuşacaktı. Onun için Mevlâna ölüm gününe düğün günü veya gelin gecesi manasına gelen “Şeb-i Arûs” diyordu ve dostlarına ölümünün ardından ah-ah, vah-vah edip ağlamayın diyerek vasiyet ediyordu.

“Ölümümüzden sonra mezarımızı yerde aramayınız! Bizim mezarımız âriflerin gönüllerindedir”

Mevlana’nın Yedi Öğüdü

1. Cömertlik ve yardım etmede akarsu gibi ol.
2. Şefkat ve merhamette güneş gibi ol.
3. Başkalarının kusurunu örtmede gece gibi ol.
4. Hiddet ve asabiyette ölü gibi ol.
5. Tevazu ve alçak gönüllülükte toprak gibi ol.
6. Hoşgörülülükte deniz gibi ol.
7. YA OLDUĞUN GİBİ GÖRÜN, YA GÖRÜNDÜĞÜN GİBİ

ANKARA RİZE DERNEĞİ (8) ANKARA RİZE DERNEĞİ (9) ANKARA RİZE DERNEĞİ (10) ANKARA RİZE DERNEĞİ (11) ANKARA RİZE DERNEĞİ (12) ANKARA RİZE DERNEĞİ (13) ANKARA RİZE DERNEĞİ (14) ANKARA RİZE DERNEĞİ (15) ANKARA RİZE DERNEĞİ (16) ANKARA RİZE DERNEĞİ ANKARA RİZE DERNEĞİ (1) ANKARA RİZE DERNEĞİ (2) ANKARA RİZE DERNEĞİ (3) ANKARA RİZE DERNEĞİ (4) ANKARA RİZE DERNEĞİ (5) ANKARA RİZE DERNEĞİ (6) ANKARA RİZE DERNEĞİ (7)

 

Editör: HABER MERKEZİ