Birçok kişinin hafızasındadır Servet Çomoğlu’nun Çayeli şiirindeki mısraları “Aş derdi ilim derdi bizi çok küçük yaşta gurbete itiverdi”. Bu mısralar sadece Servet Çomoğlu’nun duygularını atlatmadı. Bu mısralar Kaptantaoğlu, Ketenciler, Akçal’lar, Kazmazlar, Keçeliler, Albayraklar ve isimlerini burada yazamadığımız nice kişiler için yazıldı. İşte Ali Fuat Albayrak’ta aş derdi ilim derdi için Ruhunu Çayeli’ne bırakarak gurbete çıktı. İstanbul’da da birçok sivil toplum kuruluşlarında görev aldı birçoğunun kurulmasında öncülük etti. Özellikle son yıllarda yaz mevsimini ruhunu bıraktığı yer olan Çayeli’nde geçiriyor. Bizleri de şairler mahallesindeki evinde ağırladı.

 

Çayhaber: Sizi tanıyabilir miyiz?

 

A.F. Albayrak: 1938 yılında Çayeli Şairler Mahallesi'nde doğdum. İlk ve ortaokul tahsilimi Çayeli'nde, liseyi Haydarpaşa Lisesi'nde okudum. Ama Rize Lisesi'nden mezun oldum. Sonra İktisat Fakültesi'ne başladım fakat rahatsızlandığımdan dolayı bırakmak zorunda kaldım. Askere gittim. Askerlik dönüşü iş dolayısıyla Çayeli'nde kalmak zorunda kaldım. Çayeli'nde kaldığım süre içinde Ortaokul Koruma Derneği Başkanlığı, Ziraat Odası Başkanlığı yaptım. Bunun yanı sıra gençlerle tiyatro çalışmaları ve münazaralarımız oldu. İlerleyen yıllarda İstanbul'a gittim. Orada yine iş hayatının yanında cemiyet çalışmalarım devam etti. Çamlıca Kız Lisesi'nde uzun süre koruma derneği başkanlığı, Anadolu yakası inşaatçılar derneği başkanlığı ve Türkiye inşaatçılar federasyonu yönetiminde bulundum. Kadıköy belediyesi meclis üyeliği yaptım. Bunun yanı sıra Çayeli Derneği'nde uzun süre başkanlık, Çayeli Vakfı'nın kuruculuğunu ve yönetiminde bulundum. Halen daha Çayeli Vakfı Meclis başkanı, Çayeli Dernekler Federasyonu onursal başkanıyım.

Çayhaber: Rize ve Çayeli'nde dernekçilik denince ilk siz akla gelenlerdensiniz. Bir çok sivil toplum kuruluşunun kurulmasına öncülük ettiniz. Sizce dernekler neden kurulur?

A.F. Albayrak: Hizmet etmenin çok yönü vardır. Bunların biri de dernekler ve vakıflar vasıtasıyla olur. Aslında siyasi partilerde hizmet amacıyla kurulurlar. Her nedense bunu pek göremiyoruz. İnsan hayatının en onurlu yani insanlığa hizmet edebildiği kadar, insanlığa faydalı olabildiği kadardır. Dernekçilikte sadece insan olarak katkıda bulunmak değil, insanların maddi ve madeni dünyasını zenginleştirmektir. Biz gençlerimize ne kadar çok güzellikleri öğretebilirsek yüreklerine ne kadar çok sevgi koyabilirsek, yarınlara da en iyi şekilde hazırlamış oluruz. İşte dernekçiliğin birinci vazifesi ve Çayhabermluluğu budur.

Çayhaber: Dışarıdan bakıldığında dernekçilik mevki, makam gibi gözükse de; görünmeyen sıkıntıları nelerdir?

A.F. Albayrak: Dernekçiliği insanları Allah razı olsun dedirtmek, Allah indinde makbul işler yapmak için, hiç bir şey beklemeden insanların memnuniyetinden mutluluk duyabilenlerin işidir. İnsanın bu uğurda katlanacağı her sıkıntı, çekeceği her çile, mutluluğunu zenginleştirir. Hizmet ederken kimin ne hak ettiğini değil, bana ne yakışır diye düşünerek hareket edersen, hiç bir zaman pişmanlık duymazsın. Biz hep zenginliği maddi olarak ölçeriz. Asıl zenginlik insan sevgisidir. Ne kadar çok insan tarafından sevilirsek o kadar zenginizdir. Bunu kazanmak için dernekler en iyi vasıtadır.

Çayhaber: Çayeli'ne hizmet etmek için siyaseti düşündünüz mü? Siyasi teklif muhakkak almışsınızdır. Neden siyaset yerine bu sivil toplum kuruluşlarında olmayı tercih ettiniz?

A.F. Albayrak: Siyaset de insanlara hizmet etmek içindir. Hangi partiden olursa olsun siyasi görevi olanlar saygın ve değerlidir, eğer hizmet amacı insanlara faydalı olmak için görev almışsalar... Maalesef siyasette katıksız itaat, özgürce fikirlerin söylenebileceği, düşüncelerine saygınlık görebileceğin ortam olmuyor. Çayeli'ne hizmet etmek, her hemşerimizin olduğu gibi benimde en büyük idealim. Bunun için illa siyasi olmak gerekmez. En büyük idealim; İstanbul'da sivil toplum örgütlerini birleştirdiğimiz gibi, Çayeli'nde de bu birliği temin edip, Çayeli'ne hizmette bütünleşmektir. Ve çok yüksek hemşerilik duygumuzun, nefret duygusunu köreltip, sevgiyi bayraklaştırıp, birbirini alabildiğine seven bir toplum olabilmektir.

Çayhaber: Sizin gençliğinizle günümüz gençliğini karşılaştırdığınızda neler söylersiniz?

A.F. Albayrak: En büyük idealim genciyle-yaşlısıyla, kadınıyla-erkeğiyle, okumuşuyla-cahiliyle tam bir bütünlük içerisinde, birbirini seven bir toplum olabilmektir. Ben yaşımın gereğini değil, her yaşın gereğini düşünerek hareket etmeye çalışırım. Bugün ki gençlik bizden çok daha saygın, çok daha değerli... Biz gençliğimizi dünyaya örnek olarak gösteriyoruz. Gerçekten örnek gösterebileceğimiz gençlerimiz var, onlarla iftihar ediyoruz. Bu ne kadar gurur verici ise, o kadar da Çayhabermluluk ister. En büyük isteğimiz otokontrol olsun. Hiç bir gencimizin yanlış yapma şansı kalmasın.

Çayhaber: İstanbul'da dernek faaliyetleri daha düzenli ve şevkle yapılırken, bölgemizde neden oradaki gibi olmuyor?

A.F. Albayrak: Benim başkanlığımdan evvel de Çayeli Derneği vardı. Ama benim dönemimdekiler yapılamıyordu. Biz sayılamayacak çok ilklere imza attık. Örneğin; 9 Mart Geceleri, İftar Yemekleri, kadınlara yönelik kurslar, folklor çalışmaları, Çayeli Dergisi, tiyatro çalışmaları, müzik kursları, spor okulu ve daha sayamayacağım bir sürü ilkler. Bunların hiç birini tek başıma yapmadım. Benden çok daha özverili Yönetim Kurulum, Kadın Kolları, Gençlik Kolları, danışma kadrosu ve değerli üyelerimin katkısıyla yapıldı bunlar. Bir lokomotif gerekiyor. Çayeli hizmet için çok daha müsait, işlenmemiş maden gibidir. Çayeli'nde bugün elinden tutulması gereken çok büyük bir gençlik kitlesi var. Tabii bugüne kadar bütün Çayeli'ni kucaklayan ve bu ihtiyacı gideren bir kurum olmadı. Şimdi ümidimiz Çayeli Vakfı Temsilciliği... Vakıf temsilciliği bünyesinde çok değerli gençler, çok büyük özverilerle bu hizmetler için seferber olmuş durumdadırlar. İnşallah niyetleri kabul olur, istenen hizmeti verirler.

Çayhaber: Dernekçilik hayatınızda sizi etkileyen, unutamadığınız bir anınız var ise bizimle paylaşır mısınız?

A.F. Albayrak: İki örnek vereyim... Gençlerimizden birisi askere gitti. Bir gün bir mektup alıyorum. 'Dernek başkanım diyor; askerde dernek faaliyetlerimizi anlatıyorum. Bana herkes kahraman gibi bakıyor. Evime mektup yazmadan, derneğe mektup yazıyorum. Derneğimi çok özledim. Askerliğim bitince koşa koşa derneğime geleceğim...'İkincisi: Yine bir Ramazan günü, bir genç odadan içeri giriyor. Halinde bir tuhaflık var, şuur altı olmuş gibi. 'Başkanım ben intihar edeceğim ama inandığım için intihar edemiyorum.' Çok zor durumda olduğunu söylüyor, kendisine sahip çıkıyoruz. Kadın kolları ayrı ilgileniyor. Sonra kendisine işe başlatıyoruz. Bugün çok mutlu... O insanın bana yaptığı duyarlılığı hayatta hiç bir şeyden görmedim. Beni de en mutlu eden; o insanı öyle mutlu görebilmek, memnun edebilmek... Dernekçiliğin esasında binlerce insanla kazandığım sevgi ve saygıyı, biri için bir ömür bu hizmeti yapmaya değer.

Çayhaber: Son olarak; siz gençlerle türkü söyleyip, horon eden ender insanlardansınız. Gençlere ne tür mesajlar verirsiniz?

A.F. Albayrak: Yukarıda gençlere verdiğim değeri söyledim. Aklın adamı olmalarını, kumanda edilen değil, kendini kumanda eden, ufak şeylerle yetinmeyip hep büyük idealleri olmalarını söylüyorum. Her şeye ulaşabilecek akla ve zekâya sahip olan bu gençlerimiz asıl başarının azimde olduğunu, ne kadar çok azimli olabilirlerse o kadar çok başarılı olurlar. Bizim kuşağın 70 sene içinde kazandığımız tecrübelerimizden, aynı bedeli ödemeden bizim tecrübelerimizden yararlanmayı bilsinler. Gençlerimiz bu web siteler vasıtasıyla, diğer vasıtalarla muhakkak birbirlerini tanımalı ve birbirlerini tanıyacak bir simge oluşturmalıdırlar.

Röportaj : Hatice Kübra YELKENCİ

 

 

Editör: HABER MERKEZİ