Kendimizi, kendi dışımızda anlamak ve anlamlandırmak derdindeyiz maalesef!

Bu durum doğal olarak her birimizin nefs muhasebesinden uzaklaşmasına vesile olmaktadır!

Özellikle her seçim dönemi bu durumu daha iyi gözlemlemek durumunda oluyorum!

İnsanın kendini inanmadığı şekilde tarif etmesi yada ifade etmesi, bana öyle geliyor ki , hayatımıza dair sıkıntılarımızın kaynağını oluşturuyor…

Bu girişten sonra asıl anlatmak istediklerimi yazabilirim artık!

Ben bu sayfalar aracılığıyla sizlere fikirlerimi sansürlemeden ulaştırmaya gayret gösteriyorum. Özellikle fikri konularda, kırmadan dökmeden hatır gönül dinlemeden inandıklarım etrafında yazı yazmaya gayret ediyorum…

Fakat bazı özel durumlarda yazdığım yazılar birilerini rahatsız ediyor, bunu da biliyorum!

Bu dertten mustarip olan büyük dava adamının bir anekdota yer vererek asil maksadımı izah etmeye çalışayım;

  “Necip Fazıl’a da ne oluyor?

Her hangi bir partinin dar ve hasis dediği çerçevesin de nasıl oluyor da boy gösterebiliyor?

Diye hayıflanacaklara da cevabım;

Aldanıyorsunuz!

Ben bir parti çerçevesinde boy göstermiyorum. Ne kütüğüne adımı yazdırıyorum, ne de listesin de yer alıyorum! Ben Büyük Doğu İdealinin ilerde ki boyunu gösterebilmesi için yetiştirdiğim gençliğe yol açmaya ve köprü kurmaya çabalıyorum…” 

Yeni bir seçim arifesindeyiz. Partilere aday müracaatları başladı ve bitti. Şimdi tüm aday adayları bir bekleyişin içindeler…

Bu isimlerden iki tanesini çok yakından tanıyorum…

Birisi İzmir’den aday adayı olan değerli abim Nazmi Kalyoncu, diğeri Rize’den aday adayı olan Hüseyin Kaya dostum…

Her ikisi de bugüne kadar kendi çizgilerinden taviz vermemiş “idealist “ ve ufku olan insanlar.

Nazmi Abim ve Hüseyin kardeşimle aday adaylığı sürecinde sürekli görüşüp fikir teatisinde bulunuyorum… Yıllardır partiler vatandaşın önüne kendi tercih ettiği isimleri koyarak “adaylarınız bunlar buyurun seçin” demektedirler!

Bu durum dünden bugüne değişmeyen Türk siyasi hayatının müzmin hastalığı!

Ben şahsen vatandaşın bu sıradanlığa daha ne kadar tahammül edeceğini merak ediyorum! Her iki isim daha önce de aday adayı olmuş ve fakat yukardan aşağıya gelen dayatmalar sonucu hak ettikleri şekilde vatandaşın teveccühüne mazhar olamamışlardı…

Nazmi Kalyoncu abim, Ak Partinin İzmir İl kurucularından. İl Başkan yardımcılığı, Konak İlçe Başkanlığı ,İzmir İl Genel Meclisi Ak Parti Grup başkanlığı ve en sonda Karabağlar ilçesi meclis grup başkanlığı görevini deruhte ederken milletvekilliği adaylığı için istifa etti…

Hüseyin Kaya kardeşim daha önce de Rize’den milletvekili adayı olmuş ve hatta ben dört yıl önce kendisiyle ilgili bir yazı yazmış ve demiştim ki; “Ben bugün Rize’mizde her dönem adayım diye orta yerde caka satıp beyzade muamelesi görenlere rağmen, Hüseyin Kaya Kardeşime hak ettiği değeri Ak Parti yetkililerinin vereceğine olan inancımı koruyorum!”

Maalesef yanılmışım! Hüseyin Kardeşim o seçimlerde aday gösterilmedi tek seçiciler tarafından!

Bu seçim de yeniden aday olan Hüseyin Kaya, inanıyorum ki vatandaş nezdinde ki teveccühü sayesinde muktedirler tarafından aday gösterilmek suretiyle hak ettiği milletvekilliği adaylığına ulaşacaktır!

Ben diğer adaylarla ilgili olumlu yada olumsuz bir şey demeden şunu rahatlıkla Hüseyin Kaya kardeşimin nezdinde diyebilirim; bu genel seçimlerde bizim de adayımız olsun diyen Çayelili çok önemli bir sınavın içindedir!

Nazmi Kalyoncu abim için de aynı şey İzmir’de söz konusudur…

Makama, paraya, şana şöhrete değil, insanı değerlere sahip olan, kendi milletvekilliği için değil, halkın vekili olmak için yola çıkmış bir değer, mutlaka hak ettiği milletvekilliğini bu defa almalıdır!

Siyasetin ayak oyunları dün olduğu gibi bugün de en yukardan en aşağıya doğru oyun kurmaya ve hakkı olanların hakkını gasp etmeye devam ediyor!

Partinin isteği üzerine Karabağlar Belediye başkanlığı için aday adayı olan ama son günün bitimin de aday adayı dahi olmayan bir kişinin aday gösterilmesi sonucu; yerel seçimlerde belediye meclis aday olmak istemeyen ama partinin üst kademesinin” size İzmir’de ihtiyacımız var ,genel seçime kadar bu görevi yapın, o gün geldiğin de tasarrufunuza saygı göstereceğiz” diyen üst yönetim bugün gereğini yapmak zorundadır!

Aslında bu zorunluluktan ziyade, Nazmi Kalyoncu için bir vefanın karşılığıdır da!..

Sonuç olarak şunu yeniden ifade etmek isterim;

Oylarınızı çilesiz, samimiyetsiz, sahtekar, riyakar, sömürücü ve çıkarcı şahıslara değil, saf ve masum fikre ve o fikri taşıyabilen, sizden olduğuna inandığınız kişilere  veriniz…

Bunun için partinin karar vericilerine demokratik tavrınızı koyun ve onların gereğini yapması noktasında ki uyarılarınızı eksik etmeyin…

Nazmi Kalyoncu ve Hüseyin Kaya sizin bu çabanızı hak eden iki değerdir benim gözümde…

Görüşmek üzere, Allah’a emanet olun…

 

Editör: HABER MERKEZİ